HAM YOBAZ VE KABA SOFTA

İbrâhîm Selçuk GÜLŞENÎ

Eli ve kalemi öpülesi, Merhum üstadım Necib Fazıl efendim, elini ve kalemini tekrar, tekrar ihtiramla, hürmetle öper, öperim. Siz hep öyle söylemiş, öyle yazmıştınız. Tanzimat’tan önce başlayıp Tanzimat’la beraber daha bir hız kazanan ham yobaz ve kaba softa elinde tahribata uğrayan canım İslâmiyet ve Müslüman millet. Bu günde yakasını bu tiplerden maalesef kurtaramamıştır.

Bu tipler dün olduğu gibi bu günde İslâmiyet’e zarar vermeye devam edip gitmektedirler.

Hilafetin gidişi ve cumhuriyetin gelişiyle, yahudisi başta olmak üzere kâfiri, müşriki, münâfığı ve mürteddi tarafından, İslâm’ın muazzez ve mukaddes saha ve arsası işgal edilmiş, Müslümanlara bin yılın hesabı sorulmuş kendilerine nâhakk yere işkence ve zulümler reva görülmüş, darağaçlarında ve zindanlarda nefes bile alamaz hale getirilmiş, öz yurtlarında garib öz vatanlarında parya muamelesi görmüşler ve dahi görmeye devam edile gelmiştir.

Bütün bu şartlarda Müslüman’a düşen vazife önce düşmanlarını, onların gücünü kuvvetini, hesap ve kitaplarını çok iyi tanımak, davası istikâmetinde Şeriat’ın verdiği ince ve hassas ölçülerle hareket etmesidir.

Sultayı ele geçirenler binlerce kelleyi aldıktan, harçlarına kan karıştırıp rejimlerini kurduktan sonra sana kolayca paçayı kaptırmazlar ve meydan yerini sana bırakmazlar.

Zaman zaman senin prangalarını gevşetirler, meydan yerine bırakırlar, boyuna posuna bakarlar hal ve ahvalini temâşa ederler ona göre sana balans ayarı çekerler.

Eğer sen bütün bunları hürriyet ve serbestlik olarak telakki eder, onların halâ işgali altındaki arsada ördekçe, kendini ne oldum delisi zannederek ulu orta konuşur; konuşurken de bütün çamları devirerek gider, canım Şeriattan da parçalar koparırsan işte o zaman zülfiyâre dokunur ve çarpılır gidersin.

Bu gün ne kadar cübbeli ve cübbesiz ham yobaz ve kaba softa varsa encâmlarını aynı akıbet beklemektedir, bu böyle biline.

(İntişârı: 21.03.2012)