Gerçi şeytana intibâ ile dalâleti irtikâp edenler bazı eşhas ise de çok zaman o dalâletin şeâmeti ve belâsı umûma sirayet eder. Binâenaleyh, bu gibi umûma sirâyet edecek belâlardan sakınmak ve dalâleti işlememek ve işleyenleri menetmek lâzım olduğunu beyan etmek üzere Vâcib Teâlâ
Buyurmuştur.
Yani; Ey mü’minler! O fitneden sakının ki, o fitne, sizden yalnız zulüm edenlere ve günah işleyenlere isâbetle kalmaz, belki umûmunuza birden isâbet eder. İyi bilin ki, umûma zararı isâbet edecek Allah’ın azâbı şiddetlidir. (el-Enfâl: 25)
Bu âyette Vâcib Teâlâ, zararı umûmî olan günâhlardan her halde içtinâp etmek lâzım olduğunu beyân etmiştir ki, insanlar birbirlerine mazarrat verecek cürümde bulunmasın. Âlem mümkün olan intizâmını muhâfaza etsin. Çünkü zinâ ve livâta gibi, kilede ve vezinde noksan vermek gibi günâhları irtikâb; tâûn, vebâ, kıtlık ve harb gibi belâların gelmesine sebeb olur. Böyleleri günâhı işleyenlerin gayrısını da ihâta eder. Kezâlik haktan sükût etmek ve emr-i bilma’rûf ve nehy-i anilmünkerde müdâhene eylemek; vukû bulan fenâlıklara rızâyı müstelzim olduğundan, bunların dahî zararı umûmîdir. Çünkü bu bid’atlerin zuhûru; İslâmiyetin dağılmasını, sözlerin bir araya gelmemesini ve düşmanın galebesini mûciptir. Binâenaleyh, bunlardan ve bunların emsâli umûmi belâların isâbetine sebeb olacak günahlardan her mü’min sakınması lâzımdır. Çünkü sakınmadığı vakit; kendisi bilfiil günâhı işlediğinden ve diğerleri de men’e muktedir iken menetmediklerinden dolayı, dünyada o günâhın icâp ettiği belâya hepsi birden uğrarlar.
Şu halde o kimsenin işlediği günâhın zararı yalnız kendisine has değil, ebnâ-yı cinsini de ihata ile mutazarrır ediyor. Binâenaleyh nefsine ve ebnâ-yı cinsine insaf etmek her insan için bir vazife-i mühimedir. İşte yaşlar yanında kurular ve kurular yanında yaşlar da yanar; darb-ı meselenin mâsadakı budur, bu türlü belâlara hedef olan kimselerdir. Evet günah işleyenler günahından dolayı belâya müptelâ olduğu gibi, işlemeyenler de men’ine çalışmayıp sükût etmelerine müptelâ olurlar. Cenâb-ı Hak millet-i İslâmiyeyi, umûmî belâlardan muhafa buyursun. Amin!..
İşte; müdâhane, yani efendinin keyfi için hakikati örtbas etmekle zıddını beyân eylemek İslâm dininde haram ve umûmî belânın gelmesine sebebtir. Zira Vâcib Teâlâ
Buyurmuştur.
Yani; Habîbim, sen tekzip edenlere itâat etme. Zira sen onlara mülâyim bulunsan ve müdârâ etsen, onlar da sana mülâyim bulunmalarını isterler, buyurmuştur. (el- Kalem: 8-9)
Yani senin onlara müdâhane edip onların da sana müdâhane etmelerini isterler. İşte müdâhane demek; karşısında bulunan kimsenin keyfi için hakîkati terketmek, onun dediklerine, iyi veya kötü, eyvallah demektir. Efrâd-ı millet böyle müdâhaneye başlarsa o milletten bekâ beklenilmez. Zira bu hal, sebeb-i inkırazdır. Tarihte müdâhane ile münhariz olan bir çok millet buna şâhittir.
[ Ahkâm-ı Kur’âniye, Muhammed Vehbi Efendi, Sh: 468, 469 ]