(İRÂDE) Hakk Teâlâ’nın dilemesi olmak demekdir Cenâb-ı Hakk (MÜRÎD)dir ya’ni dileyicidir ki dilediği olur dilemediği hiçbir şey’ vücûda gelmez bu âlem anın dilemesiyle vücûda geldiği yerlerde, göklerde vücûda gelen ve yâhud yokluğa giden büyük, küçük, az, çok, ziyâde noksân, hayır, şerr, îmân, küfür, tâat, ısyân cümle hâdisât ancak Hakk Teâlâ’nın dilemesiyle olur Cenâb-ı Hakk dilemedikce bir sineğin kanadı bile kımıldayamaz.
Ibâdullâhın ef’âl-i ihtiyâriyyelerinden îmân ibâdet gibi hayır ve iyi işleri Cenâb-ı Hakk hem diler ve hem de andan râzı olur fakat küfür, zulüm, ısyân gibi şerr ve kötü işleri dilerse de andan aslâ râzı olmaz.
Bütün dünyâ halkı Hakk Teâlâ’nın fermân buyurduğu bir hükmü bozmak içün bir araya toplansalar bozmağa aslâ kâdir olamazlar hiçbir şey’, hiçbir kimse Cenâb-ı Hakk’a zor ile bir iş yapdırmağa kâdir değildir bizzât kendisi dilerse olur binâenaleyh Cenâb-ı Hakk ef’âlinde muztar ve mecbûr değildir.
Cenâb-ı Hakk’ın dilediği ve işlediği her şey’de fâideler, hikmetler vardır yılan, akreb, pire, tahta kurusu gibi zâhiren muzırr görülen şey’leri yaratmasında dahî nice hikmetler, fâideler vardır insanların aklı ana ermez iyice düşünürlerse belki ba’zı fâidelerini anlayabilürler.
Cenâb-ı Hakk’ın irâdesi kadîmdir, ezelîdir ya’ni sonradan olma değildir.
Hakk Teâlâ’nın (MÜRÎD) olduğunu isbât içün evvelâ bir misâl getirelim: Ustasını görmeksizin bir ibrik görsen kulpu el ile tutmağa, ağzı kolaylıkla su koymağa, emziği de hâcet miktarî su çıkarmağa elverişli olduğunu görünce bu ibriği yapan ustanın (irâde ve tedbîr) sâhibi olduğunu i’tirâfa mecbûr olacağımız gibi insanların a’zâlarını, hayvanları ve a’zâlarını yeri ve anda olan şeyleri gökleri ve anda bulunan şey’leri gözden geçirüb de her birisinin birer maslahata elverişli olduğunu görünce bunları yaradan zâtın (irâde, hikmet, tedbîr) sâhibi olduğunu i’tirâfa insan mecbûr olur.
[Büyük Şehîd İskilibli Muhammed Âtıf Hocaefendi, Mir’atü’l-İslâm, Baskı: 1332, sh:11-12]