“Her hangi bir kul bir hutbe îrâd etti mi, Allâhü Teâlâ ondan o hutbe ile ne murâd etmiş olduğunu mutlaka suâl buyuracaktır.”
(Beyhakî, Câmiu’s-Sağîr)
Îzâh: İnsan bir cemiyete nutuk îrâd ettimi, bir makâle neşir eyledimi, bir vaaz ve nasîhatta bulundumu bunu mahzâ rızây-ı Hakk için yapmış olmalıdır, yoksa gösteriş için veyâ onu bunu iğfâl için veyâ sâir gayr-i meşrû’ emelleri te’mîn için söylenilen nutuklar, îrâd edilen hutbeler, kaleme alınan yazılar sâhibleri hakkında mutlaka uhrevî mes’ûliyeti müstelzimdir. İmâm-ı Mâlik Hazretleri bu hadîs-i şerîfi okuyunca ağlardı. “Siz beni size karşı konuşmam ile iftihâr ediyorum sanarsınız, ben ise Allâhü Teâlâ’nın benden suâl buyuracağını bilmekteyim.” Derdi.
Artık insan sözlerini, yazılarını ona göre tanzîm etmelidir.
[500 HADİSİ ŞERİF, ÖMER NASÛHİ BİLMEN, 365. Hadîs-i Şerîf, Sh; 230, 231]