[ Hattâ insan sinn-i rüşdolan on sekiz ve ba’dehû kırk yaşına bâliğ olduğunda:
«Yâ Rabb! Bana ve benim vâlidem ve pederim üzerine in’âm ettiğin ni’metine şükretmekliğimi bana ilhâm et»
demekle tazarru’ eder. ]
Ve bu kadarla iktifâ etmiyerek duâsına devâm eder ve der ki:
[ «Yâ Rabbî! Senin rızâna muvâfık amel-i sâlih işlememi bana ilhâm et, beni zürriyetim hakkında ıslâh et ki benim salâhım onlara da sirâyet etsin, ben senin rızâna muhâlif olan şeylerin cümlesinden tevbe ettim ve müslimler zümresinden oldum»
demekle degâh-ı ulûhiyete ilticâ eder. ]
(Hülâsatü’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân, C: 13, Sh: 5334)