1) Bu adam ve madam (Ruhban sınıflarının=Din Görevlisi) denen o resmî me’murların, hakîkatı 73 Fırka Hadîs-i Şerîfiyle “Benim ve ashâbımın üzerinde bulunduğumuz YOL” buyurarak ortaya koyan Rasûl-i Rusül Aleyhisselâm’a pazarlıksız “teslimiyetleri” bulunsa, yani “Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat=Sünnîlik Hattı” ile ZERRE KADAR alâkaları olsa, evvelâ HİCRÎ takvimi esas alır ve bütün mukaddeslerin zamana taallûklarını bu esas üzerinden yürütürlerdi…
2) Şa’bân-ı Şerîfi tesbît ile alâkalı hiçbir sancı ve gayreti olmıyan adamlar, meselâ 15 Şa’ban BERÂT gecesini hangi ölçü ile tesbit VE TA’YÎN ediyorlar?. Şehâdetlerinin mu’teberliğine (şer’î) hiçbir senet ve vesîka bulunmıyan VE HER SENE YANILMA VE SAPITMALARINA mutlaka şâhid olunan (hesab-rasat) beyinli adam ve madamları, şer’î bir şehâdete ihtiyâc olduğu hâlde (hüccet) kabûl etmeleri hem bâtıldır; hem de, bu adamların îmanlarının kaç paralık olduğunu göstermeye yetecekdir!
3) Bizim rü’yet ve tesbitimize göre, 1 Şa’bân, 7 Mayıs’a tekâbül etmektedir. 20 Mayısı 21 Mayısa bağlayan cumartesi gecesi Berât KANDİLİDİR. Bu bizi bağlar ve dışımızdaki hiç kimseyi bağlamaz!. Biz sadece kendi rü’yetimizin neticesiyle amel eder, hiçbir fâsık veya kâfirin tesbîtini (hüccet) kabûl edemiyeceğimizi söyleriz, o kadar!
4) Fitnevizyonlara çıkarak, “Falan yerin müftüsü veya filan ilâhiyatçı” diye takdîm edilen adam veya madam kim olursa olsun, bunların anlatdığı “mukaddes gece” denilen şeyler, adı geçen gürûhun yetiştikleri “laik dembokratik cumbokrasi” tedris müesseselerinin felsefelerine tâbi’ bâtıl müfredatların istikâmetinde tesbit edilmişdir… Bunların “berat” bahsini izah ediyor gibi yaparak “kader bahsini” mıncıklamaları; ve Cenâb-ı Hakk’ın (ilm-i ezelîsini) mitolojik basit bir keyfiyetmiş gibi takdîmleri, bu heriflerin İslâm tarafından reddedilmeleri içün kâfi ve vâfî bir sebebdir…
5) İki ilâhiyatçı zibidinin bilmem ne fitnevizyonunda, biribirlerinin (Berat kandili) izahlarını beğenmiyerek, bir yandan biribirlerine mürâice ve sinsice iltifat ediyor görünürken; diğer yandan da gayet şeytanca biribirlerini iğnelemeleri, hem gülünç ve hem de iğrenç bir manzara çizmekteydi… Çünki dillerine doladıkları mevzû’lar, tamâmen, yetiştikleri resmî ve laik müesseselerin ateist temelleri üzerinde kendilerine zerkedilmişdir…
6) Telkinlerinin temelsiz ve çürük zemînine bakınız:
“Kutsal Kitâbımızı sâdece ma’nâsını anlamadan okumak yerine, ma’nâsını yani mealini de anlıyarak ve bunları düşünenerek hayatımıza tatbik etmeliyiz!”
Böylece her câhil cühelâya kadar herkesi, bir (müctehid) salâhiyetine sâhib allâme gibi kabûl etmek ve etdirmek beyinsizliği ve iğrenç sapıklığı… Netîcede her akıl seviyesinin her abuk sabuk anlayışını, gene ona, Kelâm-ı Kadîm’i anlamak olarak yutdurma sahtekârlığı; ve dini, müntesibi eliyle yıkma ve yıkdırma hâinliği veya çılgınlığı…
7) Gûyâ 4 SÜNNÎ mezhebini çok ve “Biribirlerini mezhebçilik kuduruşuyla yiyenler” gösteren; ve bunu da, birlik ve beraberlik adına ele alan ma’lûm proje dayatıcılarının, böylelikle ortaya çıkacak kelle sayısınca biribirine ters (b.kdan mezheb) üretme ve türetmelerini, “birlik bereketi” olarak düşünebilme, akledebilme ve içlerine sindirebilme şeytanlığı… Bütün bunların karşısında, pes demekden başka çâre de görülemez!
8) Luter’in başlatdığı “Her millet İncil’i kendi lisânına tercümesinden okuyub anlamalıdır” şeklindeki çürük ve akıl dışı esasda toplanan Protestan çizgisini, Allâh’ın Mukaddes ve Münezzeh ve Furkân olan Kitâbı’na da tatbik rezâlet ve bozgunculuğuna bakınız!… Haçlı standartlarına mutâbık, muharref, çarptırılmış ve yamultulmuş bir (din anlayışını) yerleştirme hâinliği…
9) Allâh ve Rasûlü’nün bu mukaddes gecelerde müslümanlardan ne yapmalarını istemeleri hiç ruznâmeye bile getirilmeden, hedef saptırıcı indî ve izâfî bir çene yarışı… Levh-i mahfuz, dünya semâsı, kader, kaderin (Kaderiye-Mu’tezile ve Cebriye sapıkları) elindeki çarpık telâkkîleri arasında bir takım lâf u güzâf kalabalıkları ve Allâh Azze’nin rızâsına yol açıcı amel ve ana i’tikad esaslarından iblisce kaçış ve uzak duruş… Müslümana mutlaka lâzım olacaklar değil; hiç işine yaramıyacak ve mes’ûl de tutulamıyacak olduğu en fer’î mes’elelerle kafa karıştırma, havanda su dövme seansları…
10) Nice hadîs-i şerîflerle sâbit mukaddes zamanların inkârına giden şeytânî yolları tıkayıcı din HÜKÜMLERİNİ, bir kere bile dile alamayış; ve îmana müteallık her ana mes’eleyi göze sokucu ehemmiyet noktalarında KÖRLÜK… Kader etrafında “kitab yüklü bir merkeb gibi anırma” derecesinde lâf ve savt püskürmeler dakikalarca devâm ederken; bir kere bile:
“KADERE îmân nice âyet, hadis, icmâ ve kıyâs ile de sâbit Zarûrât-ı Dîniyyedendir”
Diyemeyiş…
11) Havanda dakikalarca su dövmek, dinleyenlerin kafa karışıklığından sonra program biter bitmez rahatlamak ve tesellî bulmak üzere, en pespâye (diziye) bile râzı olub onu zaplamalar; ve bunu, bir ferahlama çâresi gibi görmeler!
Kandilleri, binbir nefs kabartı ve ıvır zıvırlarına fedâ etmeler; onu, 93 yıllık ateizmanın çerezi ve sigortası gibi kullanır olma pespâyelikleri…
Biz, bütün mukaddes geceleri de içine alan çâreyi yazalım:
1) 15 dakika bile olsa Cenâb-ı Hakkın İlim, kudret ve diğer sıfatlarını tezekkür ve tefekkür!. CHP zamanının doğrudan “İslâm’a vurma” proje ve vahşetini, şimdi, “sünnîliği aşşağılama” usûlü ÜZERİNDEN sürdürme iblisliği v.s. gibi hallerden, kurtulma çârelerini muhakeme ve muhâsebe…
2) Bilinmiyen veya az bilinen i’tikâdî en az bir mes’eleyi, cezm ve yakîn derecesinde îmana yükseltici (ilim) meşgûliyyeti… İlim meclisinin, zikir meclisinden efdâliyyet esâsına (îmân) ederek intikâl…
3) 24 saatde işlenen yüzlerce (günâhın) afvı içün dakikalarca yakarış, ısrarla yalvarış… Gözyaşı dökemiyen ve kendisinde hayır olmayan gözlerden kurtulma derecelerinde ihlâs melekesi kazandıran pişmanlık ıstırâbına mazhariyet… Bıkmadan bunların temrînâtı…
4) Yâsîn, Mülk veya İhlâs ile Fâtiha gibi sûre-i celîleleri lâyıkıyla okuyarak, Âhıret’e intikâl ve irtihâl eden sevdiklerimize hediye olarak göndermek; ve Âlem-i Berzâh’da ışığa muhtac bekleşenleri de sevindirmek, ayrıca nankörlerden olmadığımızı yaşama neşvesi…
Âdem Aleyhisselâm zamanından bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün mü’minîn ve mü’minât ile, sebeb-i vücûdumuz ve hidâyetimiz olan eslâfımızla irtibatlı olduğumuzun bir isbât nişânı olarak, onların ruhlarını bu gibi yollarla ta’zîz etmek… Bu, onlar adına her türlü hayır, sadaka, namaz ve oruç gibi fiiller de olabilir. Vehhâbî-Selefi çizgisinin başında oturan Teymiye bâtılları cümlesinden olarak, bunların inkârının da bir başka îmân kanseri bulunduğunu bilmek; ve bu kabil bâtıl ve dalâletlerden mutlaka teberrî edişi îmân çerçevesine alarak şuurlaştırmak…
73 Fırka Hadîsi ile “Benim ve ashâbımın üzerinde bulunduğumuz YOL” diyerek hakîkatı irşâd eden ve mücerred bu YOLUN başında (kaynağında) bulunan Rasûl-i Rusül Aleyhisselâm Efendimiz Hazretleri’nin bu (Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat=Sünnîlik) yolu üzerindeki bütün dünya müslümanlarının Berat Kandillerini tebrik ile duâ ederiz…
(İntişârı: 21.05.2016)