Yemîn, Şerîat’da Arabça bir ıstılah… Kasem ve halîf de bunun mürâdifi…
Cenâbı Hakk Azze, “Yeminlerinizi koruyun!” buyurur!. Öyle onun bunun üzerine, nâmus veya nâmussuzluk üzerine yemîn olmaz. Olacaksa, mücerred Allâh Celle adına olur; ve müslümanca, yemînin mu’cebince sözde durulur ve netîcesine de riâyet şart olur…
Umûmî kânunlarımızdan birisi de şu:
“İslâm üzere olmıyanın dahî, yemînine i’tibâr olunmaz!”
Yemîn bir akiddir. Bu, Allâh Azze’ye akd içündür. Küfür ile Allâh Azze’ye (ta’zîm) muhal!
Yemîn, irtidâd hâlinde bâtıl!
Gayr-i müslim olanın (kefârete) ehliyeti düşünülemez… ALLÂH Azze’ye i’tikâd olmalı ki, O’nun adı üzerine yemîn denilen te’yîd vücud bulabilsin!. Îmân yoksa, adam veya madam, kimin üzerine yemîn edecek!?
Kefâret, Şerîat-ı Garrâ’da ibâdetdir. Keffâretin (cezâ) olması, onu doğuran sebebe nisbetledir; ve hukûkullaha dâhil…
Allâh ve Âhıret Gününe, hesâb ve kitaba (îmânı) olmıyanın, keffâret denen müeyyideye îmânı da olamaz…
Yalan yere yemîn etmek günâh-ı kebâirden!
Dilinde “haram” diye bir mefhum olmıyan bir devlet, dembokrasi, cumhûriyet, lâyıklık, herhangi bir ideoloji veya v.s. içün, bu “haram” da keenlemyekün!. Lâkin gelin görün ki, arsız ve dünyevîlik delisi (modern) kelleler, sık sık, cüz’ü olduğu bütünden nice şer’î ıstılahları çeker, mevzii ve mevkii dışında münkirce ve şerefsizce kullanır…
DİNDEKİ (Yemînin) sebebi, maksadın te’kîdini irâde etmekdir.
Buraya kadar anlatılanlar, hep, Şerîat içindeki yemînle alâkadâr!
Anınçün, Şerîat dışında yemîn olmaz; namaz, cihad, ibâdet, v.s. gibi onbinlercesi de olmadığı gibi…
Yemînin, (rüknü) olmadan da yemîn olmaz. Bunlar da, Allâh Azze’nin isimleri, sıfatları ve bunlara taallûk eden sâir lâfızlardır… Allâh Azze’nin (izzeti, celâli, kibriyâsı, ğadabı) ile de olur… Ancak ve yalınız, her hâl ü kârda, ALLÂH Azze adına olacak… Aksi hâlde ona, hiçbir şekilde (yemîn) denemez; o uydurma, ordan burdan aşırma bir fasofisodur!. “Kâbe’ye” diye bile yemîn olamaz… Ancak, “Kâbenin Rabbine” diyerek olabilir!
Şunun bunun adıyla, namusa, nâmussuzluğa, şerefe, kadehe, rakıya, sarhoşa, ite , homoya, heykele, büste, resme, isme, cisme, yemin olmaz!.
Batıya dönerek kıbleye dönülmüş olamıyacağı gibi, Allâh Azze dışında bir şey üzerine yemîn etmek veya “and içmek” İslâmiyyet’de yokdur, olamaz!. Bunları yapanlar, gözboyamak ve biribirlerini aldatmak, kazıklamak üzere, bir taraf öteki tarafı yemek içün yapar! Çünki bu, hakîkatı muhal, sâdece laik-cumhûrî-dembokrat bir ritüeldir!. Müeyyidesi de yokdur. Bugüne kadar bu kabil “and içib” aksini yapanlara, lâ teşbih “laik bir kefâret” verdirilememişdir!
Yalan yere and içilse, sanki ne lâzım gelecekdir?. Zâten onların hayat (florası), yalan üzerine binâ edilmişdir.
BU KABİL AND İÇİRME VE YUDUMLATMALARLA DENİLMEK İSTENİYOR Kİ:
“Bu and içme merasiminden geçerek, kendi îmân, dîn, inanç, ilke, ideoloji, doktrin, ilke, ülkü, tilki ve türkülerini inkâr edib unutacaksın!. Bu dembokrasi (ma’bedinde) senin dîn ve îmân gibi şeylerin geçmez! Duydun mu? Bu elindeki metni istersen okumayıb,”kendi kendimi inkâr edemem” de… O zaman, buradaki ideoloji, religion, ilke, inanç ne ise, bunlara inanıyor görünmedin mi, bu ceylan derileri üzerinde oturamaz, kanun yapan bir tanrı olma fırsatını kaybedersin!.. İşine gelirse… Ve ona göre ya adam ol; ve ehlîleşerek dünyânın bir parçası ol; veya dikleşib dışlan!! Akıllı ol, kendini, kendinden ibâret sanmak burada sökmez… Kimin, hangi betonik ve faşist dembokratik diktanın ( vekili olduğunu) hiç bir zaman ve mekanda unutma!. İrâde-i Külliye devri dîn devri demekdir; artık o gitmiş, onun yerine “halk irâde ve hâkimiyyeti” çakılmışdır… İnansan da inanmasan da, mahlûka âid “millî irâde” lâfını maske olarak suratından indirmek en büyük suçdur!. Dembokrasinin ilâhı ALLÂH değil, HALKDIR, HÂLIK değil MAHLÛKDUR… Nazariyat, böyledir; bunları ne kadar deler ve oyarsın, o, senin (and içme ve yudumlamalarının) artık dışındadır!. İblisin anasını bellercesine iblisleşmek, artık senin damarlarındaki asîl kan hangi ırkın kanı ise ona göre ayarla! Anladın!?”
Şimdi tepelerden, ta doruklardan, deniz seviyesine hatta Lût Gölü’nün nâkıs râkımına kadar (câhiliyye) cehâleti her yere sıvandığı ve dominant hâle getirildiği içün, yeminle yemin olmıyan, din ile din olmıyan herşey, biribirine karıştırılıb=halt edilmektedir… Bunun adı, dediğimiz gibi “parlementer laik dembokrasidir!”
Nasıl?
Müslüman yemez de…
Yiyene!
(İntişârı: 23.06.2015)
t.t.