Püftülere Kilise Kânunuyla Evlendirme Me’mûrluğu…
1 Ağustos 2017
(2) Tavil Tayyib Paşa’nın Diyânet-i Ilmâniyye’den Şedîd Şekvâsı!
12 Ağustos 2017

TAVİL TAYYİB PAŞA’NIN DİYÂNET-İ ILMÂNİYYE’DEN ŞEDÎD ŞEKVÂSI!

(1)

Tâhir MÂHİR

 

5/Ağustos/2017 târihli medyada CB ile alâkalı bir haber intişâr etdi. Tenâkuzları, hayâlleri, olmıyacakları, çook geçikmişliği, atı alanın Üsküdâr’ı geçmişliği, günaydın dedirticiliği, mübhemliği, anlaşılmazlığı ve kafa karışıklığı bol; ve bunların hepsinin harmanlandığı bir konuşma olsa da, okuyub, Anadolu’muzdaki idâre-i ılmâniyyenin hangi dînî ÇIKMAZA girdiğini gözlere sokduğunu, daha iyi anlamaya yarayacağı cihetle aşağıya alıyoruz:

1)

“Diyanet İşleri Başkanlığı Doğu ve Güneydoğu Öğrencileri Yaz Etkinliği kapanış programında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sizler Güneydoğu’da Doğu’da döndürülmek istenen çarkları tersine çeviriyorsunuz” dedi.

Çünkü biliyorlar ki camiden, mescitten, o minberlerden, o mihraptan, o vaaz kürsüsünden terör ve terörist çıkmaz.”

Yahudi ve mason Fettoş vâiz emeklisi hangi “Câmiden, mescidden, minberden, mihrabdan ve va’z kürsüsünden”, hem de “Teröristbaşı” olarak çıkmadı!?

CB’nının bu cümlesi, hangi 15 Temmuz ihâneti ve tehlikesine dikkat çekme ihtârı taşıyor, anlayamadık!. Yeniden “Aldatıldık” dememesi içün, Başkumandan Tavil Tayyib Paşa’nın çok dikkatli olması, kendi sıhhat ü selâmet-i riyâsetpenâhîleri içün de pek elzem olsa gerekdir! Câmilere, mescidlere, minber, mihrab ve va’z kürsülerine bu sefer de Fettoşistler yerine bir takım yeni Fettokistlerin çöreklenmesi kuvvetle melhuzdur!. Bunun işâret ve sinyalleri de yurt sathında dolaşmakda ve halkı tedirgin etmektedir… “Din kisvesine bürünmüş bir takım aşşağılık iblislerin”, leş kokusu almış sırtlan sürüleri gibi ortalıkda dolaşdıkları; gerçek ve 15 asırlık DÎN-İ MÜBÎN-İ İSLÂM’a “Uydurulmuş DÎN, Sünnete paralel dîn” diyecek kadar kerhânesinden sokağa fırlamış “Orospu vicdanların” tahrîf, tağyîr, azıb kudurma ve tahrîk kahpelikleri sergilemesi, gözlerden ırağ edilmemelidir…

2)

Bu işde biricik mîzân, adı geçen yerlere çıkan sarıklı adam ve sarıksız madamların, “15 asırdır gelen ehl-i sünnet ve’l-cemaat i’tikâd esaslarına” ters konuşmamasıdır! Konuşuyorsa, o, yeni bir “FETTOŞ İblisi olmaya namzetdir!”

Tek çâre budur; ve aksi halde târihin tekerrür etmemesi mümkin değildir! Kurukuruya, hiçbir köklü ve esaslı temele dayanmadan “Câmiden, minber, mihrab ve kürsüden terörist çıkmaz!” demek, zerre kadar bir ma’nâ da ifâde edemez!. 15 Temmuz Haçlı Seferinin teröristleri ve hele (teröristbaşı  Rabinoğlu Kardinal) nereden çıkdı?

Yâ Rabb! Bizi aklımıza mukayyed eyle!

3)

Devam edelim:

“İmam Hatip alerjisi de budur. Sırf bunun için eğitim sistemimiz defalarca altüst edilmiştir. Bunu söylerken düz, Anadolu, Fen liselerine bir sözümüz yok. Onların mezunlarına da şiddetle ihtiyacımız var. Kaliteyi oralarda da arayacağız.”

Maarif sistemi tam bir ucûbedir; adam değil madam bile imâl edemeyen, çürük yumurta kokusu neşreden asit fabrikası gibi bir şey… Homoluk, kediciklilik, köpekciklilik, cinsel tercih mübtezelliği, uyuşturucu isti’mâli, havâiyyât ve iptizâlin en müptezel cinsi, almış başını gidiyor!

4)

İşin bu kadar zıvanadan çıkacağını bilseydi, Başkumandan Tavil Tayyib Paşa bir zamanlar:

“Eşcinsel vatandaşlarımızın haklarını da güvence altına almak ŞARTDIR!”

Der miydi?!.

Ne yapsın, bilemedi, bilemezdi tabii, gaybı ve istikbâli (!) nereden bilsin? Cintorik medyum Memiş değilki!. Koskocaman RAİS!. Fırat üstündeki köprüde ayağı kırılan keçiyi de görüb, “Bunun bile mes’ûlüyüm!” mü desin, bu laik cumbokrasi ve dembokrasi devrinde!? Makron, Mikron, Mey, Merkel ve eski dost Zapetero ne demez adama! Sonra Moskof Putin, hoppala zıppala Trump, nasıl fıtık olur manzaraya!. Milletler yahudileşib “Günah Keçileri” ile uğraşırken; Türkiye RAİSU’L-RAİSİ Fırat üzerinde ayağı sıkışan “GARİB KEÇİ” ile uğraşacak.. İnternet asrında olmaz tabi!.. Hele hele HAÇLI-YAHUDİ dünyasını her an arkasında hazır kıt’a gibi gören “Fettoş keçileri”, mah-kemeleri bile “Nah-keme” eyleyib, dalga-dümenhâne hâline getirdiği bir rezâlet ve acziyet devrinde…

Homo çeteleri de iyice yüz bulub şımararak ve gemi azıya alarak ve yollara dökülüb saçılarak öyle terör estirmeye başladılar ki, birkaç sene sonra ellerinde pankartlarla şu cayırtıyı koparırlarsa şaşmayız:

“Cumbaşımızın bizler içün bahis mevzuu etdiği “HAKKLARIMIZI söke söke alacağız”; bunun içün Beştepe önlerine dayandık! Pankartlarımıza da “Oros ve Soros çocuğuyuz, oros bizim sorosumuzdur; Soros bizim orosumuzdur” diye yazdık! Gene yazdık ki, “Bizler oros-Soros çocuğuyuz, ne kadar azılı oros-Soros da olsak, çocuk yapmaz sezeryan yaparız; Saray’a misâfir olmak istiyoruz! Bir gecemizi de bütün oros ve Soros ve “iç ve dış güdü ve dudularımızla” orada geçirmek istiyoruz!” Bütün devlet büyüklerine oros-Soros politikasının nasıl olması icâbetdiği hakkında (Brifing) verib, biraz da CİNG-FİNG cinsiyeti ile oros-Soros cıyaklamaları ve şeyleri atıb, “Milletin Evinin” tadını, bir günlüğüne süzmek ve çıkarmak istiyoruz!”

Evet, şımartıla şımartıla “Oros-Soros-Homongolos” ucûbeleri böyle derlerse… Derler mi derler, çünki “Eşcinsel vatandaşlarımızın haklarını da güvence altına almak şartdır!” diye kelimesi kelimesine, bir kere Rais Beyin ağzından böyle çıkdı mı, çıkmadı mı, burda iş biter!

Neticeye katlanılacak!

Azgınlaşarak sıvaşırlarsa, bunlara Beştepe muhâfızları bilfarz (kazığa oturma cezâsı) verse, onlar, buna bile “Nimet” gözüyle bakacak kadar cins, (oros-soros-homongolos) tersköşe hilkat garîbeleridir!

Demek ki, RAİSU’L-ETRÂK de olunsa, biricik ağızdan çıkanı, ikicik kulak kepçesi toplayıb üst makâma, doğru kanallardan gönderebilmeli!

5)

Raisü’l-Etrâk ve Ekrâd, Başkumandan Tavil Tayyib Paşa devâm ediyor:

FETÖ, zaafları kullanarak ülkemizde kök salmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu konuda ciddi eksiklikleri oldu. Çok ama çok geç kaldılar. Defalarca konuştuk. Özellikle Güneydoğu bölgesindeki çalışmalarda geç kaldık. Bunu özellikle Bekir Bey de gayet iyi bilir.”

Bekir Bey’in bilmesi değil, icraatın ortaya konulması adamı alâkadâr etmelidir!

DİB’in ciddî eksiklikleri olması ve geç kalmasının adı mı olur a kapiten paşalar!. DİB’iniz resmen susdu, uyudu, sayıkladı, müzâhir oldu, ağız birliği etdi, destekledi, itekledi, sıvazladı, gülücükler ve iltifatlar dağıtdı; Görmez imzâlı kitablarla yahudi ve mason Fettoşu yıllarca takdîs etdi, tahsîn etdi, tasdîk etdi; netîcede AZDIRDI!… Hangi “Ciddî eksiklik ve geç kalmadan” bahsediyorsunuz?

6)

DİB’iniz, Cizvit PAPAZLARI murâkabe ve müşâhedesi ve “Danışmanlığı” altında “Hadîs-i Şerîfleri” Haçlı Batı normlarına uygunluk esâsına göre ayıklayıb, i’tibardan, dolayısıyla ALLÂH SEVGİLİSİNİ Risâlet makâmından Fettoşist usûllerle düşürmek üzere,  Kâinât târihinde görülmemiş cinâyet ve hıyânetleri bile irtikâb eyledi!.

1924’den beri 93 yıldır DİB’iniz müslümanların canına tak dedirtdi; binâenaleyh, “Artık bu millete zerre kadar fâidemiz dokunsun” diyorsanız, elinizi, ayağınızı, yumruğunuzu, tahrîfât, tağyîrat, tebdîlât, tazyîkât, tenkîlât ve DİB’inizi, Allahaşkına Allâh Azze’nin Mukaddes ve Muazzez DÎNİ üzerinden çekiniz!

Rabin Madam’ın oğlu Fettoş’a Graham Fuller 1964’de çengel atdı; ve 1975’de herifi mason yapdılar!. TAM 53 senedir de, mahlûk, “Hocfendi” rütbesiyle nerelerde kimlere karşı konuşturulub zehrini şırınga etmedi!

DİB denen yeriniz, “Son DİB Raporundaki” cinnetlik Fettoş hezeyân ve sapıklıklarına 53 yıl susdu. Dilsiz şeytan olmayı göze alarak hem de… Bunları (Bekir Bey) bilse ne yazar!? O susmaların neticesi, işte “15 TEMMUZ HAÇLI SEFERİDİR”  DEVLETLÛ,  Layık ve dembokrat SULTANLAR!

7)

Sizler hâlâ, “Darbe” hatta paşa gönlünüz isterse “Gemicik veya kedicik” vezninde “darbecik” demeye devam ediniz!. Vitrine hep O Pensilvanya beslemesi, iğrenç, binbir suratı koyun; ve millete bol bol seyretdirin!. Sizin bu ödlekliğiniz KK denen herifi azdırıb şımartıyor; ve o da “Kontrollu darbe” fitnesiyle işi daha da sulandırıb kâtil ve eşkıyâlara bir nevi destek çıkıyor!. Korkunun ecele fâidesi olmaz Ey, Ehl-i Riyâset!. Apaçık ve her defâsında:

“Bu bir Haçlı Seferidir; bunun arkasında mel’un İng Kraliyeti, Papalık, ABD ve AB ve Siyon putperestleri vardır!”

Diyemediğiniz müddetçe, kuklaya ateş edib, kuklacıyı daha da şımartıb azdıracağınızı; ve binnetîce, “Haçlı Seferlerlerinin” de ardının arkasının kesilmiyeceğini artık üç paralık aklınız kalmışsa fehm ü idrâk ediniz!

HAÇLI-SİYON cebhesi cenûbunuza 1000 tırlık silâh yığınak ediyor, gıkınız bile çıkmıyor!. Oyunla oynaşla, teferruatın en kokmuşları ile ve dedikoduyla, “2019 seçim kumarında hangi fırıldakları çevirmeliyiz” kabilinden fitnebazlıklarla günleriniz geçiyor!

O kadar silâh oraya tâ Okyanus öteleri ve Haçlı Avrupalardan harıl harıl neden depolanır? Türkiye’yi istilâ ve işgâl hazırlığı karşısında TOPYEKUN SEFERBERLİK İ’LÂN ETMEKDE DAHA DA GECİKİRSENİZ, ANKARA’YA ABD BAYRAĞI DİKECEKLER EY EHL-İ SARAY VE EHL-İ KÖŞK ve EHL-İ HEVÂ!

Bin kere tekrarlasak gene de azdır ki: “Gâvurlardan korkunun ECELE fâidesi olmaz!” Onlara, onların anladığı dil ile; ve evvel emirde de, İslâm Coğrafyasını 15 asırlık Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat çizgisinde “Bünyân-ı Marsûs” gibi ve ECDÂDI örnek alarak BİR TEK VÜCÛD EYLEMEK ŞARTDIR… Aksi hâlde, gâvurların hakkından gelmek mümkin değil de değil, muhâldir!. Gâvurlar kafaya koymuş, Türkiye’yi işgâl edib ele geçirmeden rahat edemiyeceklerdir…

Bunca silâh yığmaları, aslâ üçbeş PKK eşkıyâsının hatırına olamaz; altı ay bir sene sonra Kıyâmet kopacak ey, GÖRMEZ, DUYMAZ ve KONUŞMAZ mühürlüler!

8)

Bizim sesimiz HAKK’DIR; tv kanalizasyon gürültüleri arasında size vâsıl olmuyor mu?. Duymak mükellefiyetiniz var; biz duyurmak içün bu kadarla mükellefiyetimizi îfâ etdik ve edeceğiz…

Hiç kimse “Günah Keçisi” aramasın, 54 yıldır ALLÂH AZZE’nin Aziz Dîni (Resmî vâiz kisveli yahudi Fettoş) tarafından ve patronları adına yerden yere vurulur ve çiğnenirken, susanların tamâmı MÜCRİMDİR… Sünnîliğe vuran, aşağılayan, onu tehdid olarak gören kim varsa, topu da, bir eksiksiz, “15 Temmuz’a sebeb olanlar ve Fettoş denen hâini azdıranlar zincirinin” bir halkasıdır!

9)

CB devam ediyor:

“MEB’ımızın görevi gençlerimize ve çocuklarımıza en pozitif eğitimi vermekse Diyanet İşleri Başkanlığımızın görevi de İslam’ı çocuklarımıza en güzel şekilde anlatmaktır.”

“İslâm’ı en güzel şekilde anlatmak!”, 15 asırdır nasıl anlatılmışsa öyle anlatmakla olur. DİB, vücud hikmeti olarak “Bu şekildeki bir anlatmanın” tersine çevrilmesi içün te’sîs edildi. Ondan “En güzel şekilde İslâm anlatması” nasıl beklenir Ey Raisü’l-Etrâk ve Ekrad! Bu muhaldir… Bu “Anlatma işi içün” DİB’inizin fıtratının, genlerinin, tabiatının ve cibilliyetinin bitemâmihâ değişmesi ve islâmîleşmesi şartdır. Bu islâmîleşmenin de ŞARTI, hökûmât-ı ılmâniyye, dembokrasiyye ve cumhuriyye yerine (Hükûmet-i İslâmiyye’nin ikâme ve ipkâsıdır!)

CB’nının ta’bîriyle “Sıkıyor mu?”

Aksi hâlde, millete (serap) gösterib şu garib ehâlîyi peşinizden boş yere koşturmayın!.

10)

Daha 5-10 gün evvel 4/8/2017 Perşembe günü saat 19-20 arasında Diyanet tv’de 2 me’murunuz, “Hoca” ve karşısında sunucu artist, gelen sualleri cevablandırıyor. Bir zat telefonla bağlanıb şöyle sordu:

“Mahalle câmimizin imamı KADER’i inkâr ediyor, bunun arkasında namaz kılınır mı?”

İş bu kadar alçalmışken, siz, hangi “En güzel şekilde İslâm’ın anlatılmasından” bahsediyorsunuz? Daha da acısı ve (alça.mışlık) ise, verilen cevabda!. DİB “Hocası” kadermünkir, lâfı öyle bir dolandırıb sulandırdı ve katakülliye buladı ki, sonunda fetvâsı (!):

“Kaderi inkar küfür değildir, o imamın arkasında namaz kılınır!”

Çukuruna saplandı…

Evet, işte “Diyânet İşleri Başkanlığı” denilen yerin “Görevi!”

Bozmak, tahrîf etmek…

Ve işte: “İslâm’ı, vatan evlâdı çocuklarımıza en güzel şekilde anlatmak!!!”

11)

Bu çocuklar o adamlara garîbân ehâlînin EMÂNETİDİR, onlara, Peygamberimiz Aleyhisselâm zamanından beri böyle “Küfür olan kader inkârını aşılamak”; ve dolayısıyla İslâmiyyet’in fırlatıb atdığı mahlûkları, onlara, arkasında namaz kılmanın câiz olacağı imamlar olarak belletmek, yalınız bu garîbân, ma’sûm ve zavallı çocuklara değil; onların ebeveynlerine, millete, tarihe, toprak altındaki milyarlarca müslümana, Peygamberân-ı Izâm Aleyhimüsselâm Hazerâtına, ulemâya, evliyâya ve şühedâya, müslimîn ve müslimâta İHÂNET ve KÜFÜRDÜR… Kader’e ÎMÂN, yüzküsûr bin Peygamberân-ı Izâm Aleyhimüsselâm tarafından onbinlerce senedir müslümanlara, Müslümanlığın mutlak bir FARZI, ESÂSI olarak ta’lim edilecek; sonra DİB denen yer bunu, bir kalemde çizib atacak!.  Cenâb-ı Hakk’ın ilim, irâde, kudret ve tekvîn gibi sıfatlarına taallûku bulunan ve onları ihâta eden KADER’e ÎMÂN, en ana 6 îmân ŞARTI arasında iken, bu inkâr çılgınlığı ve kuduruşuna artık söylenecek söz bulamıyoruz… Mu’tezile ve Şia gibi 2-3 kader münkîri dalâlet fırkasına da münâfıkça şirinlik ve yalakalık yapma uğruna bu aşağılaşmalar, DİB’iniz üzerinden bütün iktidârlarınızı ebediyyen mahkûm etmeye kâfî ve vâfî gelecekdir!. Bininci kere de olsa, yazacağız ki, Allâh Azze’nin Mukaddes ve Muazzez DÎNİ üzerinden (ateist felsefe ve layıklık) emrindeki ellerinizi ve zulmünüzü artık ve mutlaka çekiniz!. Bu MİLLET, yalınız toprak üstündeki bilmem şu kadar insandan ibâret değil; asıl, toprak altındaki milyarlaca EHL-İ SÜNNET VE’L-CEMAAT hattıyla Peygamber-i Zîşân Aleyhi Ekmelittehâyâ Sallallâhu Aleyhi Ve Sellem Efendimiz’e sımsıkı bağlanan Ashâb-ı Güzîn Rıdvânullâhi Teâlâ Aleyhim ecmaîn, tabiîn, tebe-i tâbiîn, müctehidîn ve etbâı  demek olan 15 asırlık Millet-i İslâmiyye demekdir… Bu toprak altındaki ve Âlem-i Berzahdaki Enbiyâ, ulemâ, evliyâ ve şühedâyı hiç kabûl ederseniz, işte bunun devâsını iki cihânda da aslâ bulamazsınız!

Çarpılırsınız; ve başınız (bel.lardan) kurtulmaz; Allâh’ın, meleklerin, ins ü cinnin ve kâinâtın (lâ.eti) üzerinize yağar; Haçlı Seferleri sökün eder; fettôşîler azar; semâvî ve arazî felâketler üzerinize hücûm eder!

Akıllı olun!

12)

15 asırdır İMAN-I ŞER’Î 6 temel ŞART üzerinden; ve bu uğurda can veren milyonlarca şühedâ, Enbiyâ, ulemâ, evliyâ, müslimîn ve müslimât ma’rifetiyle bugüne kadar getirilmiş ve müslüman milletlere TESLÎM edilmişdir. 6 ŞART olmadan MEŞRUT nasıl vücud bulacakdır?

Ey, DİB âmiri DEVLET mes’ulleri?.

Kadere, yani (ÎMÂN-I ŞER’Î’nin ŞARTLARINDAN BİRİ olmadan  (Îmân devâm edecekse), bu kanserli mantığa göre Kitablara da îmân olmadan o şer’î îmânın devam edeceği söylenmiş olur! Aynı şekilde Peygamberlere, Meleklere, Âhıret Gününe, Allâh Azze’ye îmân etmeden de devam etmesi mantıkî bir zarûret olur! Zarûrî olmıyacaksa, neden aynı îmân şartlarından biri olunca îmân devam etsin, öteki olmayınca devam etmesin!? Kaderi inkâr edenler, nihâî noktada bütün îmân esaslarının ortadan kaldırılması netîcesini mi hazırlamaktadır?

Anayasa hükmü olarak “Layıklık ilkesi doğrultusunda” İslâmiyet’e hızmet edilemiyeceği mutlakdır; böyle hızmet muhâl olub, bu, Cenâb-ı Hakk ile harbe girmek, müslümanlar ile dalga geçmek, târih ile ve toprak altındaki milyarlarla istiskâl ve istihzâdır… Sıkıysa, Patrikhâne ve Başhahamlığı da Devlet Bakanlığına bağlasınlar da görelim!. Dünyâ ayağa kalkar!. İslâm olunca tıs yok, neden? Çünki İslâm, MUTLAK HAKÎKAT. O serbest ve hürr olursa, Global Yahudi-Haçlı dünyâ sömürüsünün çanına ot tıkanmış olur.  Bunun içün de İSLÂMİYYET’in, kodesde elleri ve ayakları kelepçekli yaşaması lâzımdır…

DİB, Ankara politikacılarının layık, dembokratik cumbokrasisine bağlandı mı, bu da, Haçlı-Yahudi globalizmasına bağlıdır; dolayısıyla DİB’in hakîkatde âmiri BATI’dır… Şeyhülislâm Merhûm Mustafa Sabri Efendi Hazretleri’nin bu mevzu’ ile alâkalı nice makâlâtı vardır ki, nasibse ileride kâriîn-i kirâmımızın ıttılâına arzedeceğiz.

Lozan Andlaşması denen hezîmet, Ankara’nın, yahudiyyet ve nasrâniyyete karışmasını kat’iyyen yasaklamış, bunun te’mînâtını tekeffül etmişdir. Dinler, siyâsetin emrinde olduğunda, ortada yehûdiyyet ve nasrâniyyete âid birşeyin kalmıyacağı, elin gâvurları tarafından o kadar bedâhat derecesinde biliniyordu ki, ahbâr ve ruhbân sınıfı, siyâsetin tahrif yumruğundan yani şeddeli zulmünden uzak tutuldu; ve onların muhtâriyyeti te’minât altına alındı… Ammâ müslümanlar sâhibsiz olduklarından tepelerine öyle bir binildi ki, Allâh Azze’nin irâdesi demek olan İslâmiyyet’in ÂMİRİ, lâyık beşerî irâde yapıldı ve din nezârete atıldı… Laik Politika da, îmân ve duyma kabiliyyeti dumûra uğramamış olanlara bedâhat derecesinde şöyle bağırıyordu:

“Ben, layık yani dinsiz bir rejim olarak kendi ateist irâdemi, senin Allâh’ının irâdesi tepesine ÂMİR olarak dikerim!”

İşte ebedî felâket ve helâketi başlatan, şifâ bulmaz bu ana ve temel hastalık, herşeyi içine alarak bünyeyi sardı… “Yoğun bakım” bitmemek üzere devam ediyor, kimsenin de gıkı çıkmıyor!…

Bu çılgınlıklar hâlâ görülemiyecek; ve “Ehl-i Sünnet Hocasıyım” diyen (sürünge.ler), susan dilsiz şeytanlığa nasıl ve hangi fırıldaklarla devam edeceklerse öylece edecekler!. Bel’amlığın her türlüsünü, yalama ve yalakalığın en cüzzamlısını, hakkı ketmetmenin en iğrencini her gün yiye yiye HESAB GÜNÜNE biraz daha yaklaşacaklar…

İşte 80 milyonun tepesindeki mantık ve “Dîn ve vicdân hürriyeti” denen serap, böyle bir rezâletdir…

Vatan evlâdı gâribânlara “En güzel bir şekilde İslâmiyyet böyle, yukarıdaki şartlarda anlatılacak öyle mi?”

Hem bol bol aldan, hem bol bol aldat politikası…

Bu milleti, yahudi-haçlı parmağındakiler îmânını kaybetdirerek yok etmek istiyorlar!.  Beynelmilel işgâl ve istîlâ projesi…

Batıyorsun ey MİLLET, UYAN!

(Mâba’di var)

 

09.08.2017 / 20:44:40

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir