Bir hafta içinde 1 liralık patates-soğan 5 liraya çıkdı diye göz külleyeninden, bunun 5 liraya çıkmasına mâni’ olamıyan sözüm ona hökûmât-ı Tayyibe’ye; ve topyekûn şia, fırka ve partilerin istisnâsız topuna kadar hiçbiri de, umduğunu bulamadı ve fıtratları îcâbı çok yüzlü (poli-tikli) olduklarından, “mutluluk” oynama periyoduna girdiler!
Beştepe Saray sâkini Devletlû Raisü’l-Etrâk Başkumandan Paşa’nın pek veciz (!) buyruğuyla:
“KAZANAN Demokrasi (Religionu) olmuş; ve Türkiya milleti tüm dünyâya demoksasi DERSİ vermiş, milletin demokrasi ZAFERİ ve BAYRAMINI da kutlamışdır!.”
Zât-ı Dövletleri “Seçim tâlih oyunu” biter bitmez birkaç saat sonra ve Tarabya’daki Huber Köşkünden, yepyeni ihdâs etdiği “Dem.okrasi Bayramı ve ZAFERİNİ” böylece ve pek hâhişger tebrîk eylerken; MİLLET-İ İbrâhim’e de, yepyeni bir ZAFER şekli ve BAYRAM biçimi armağan etmiş (!) ve bunu, cihana, Türk Târîhine ve Ecdâda karşı pek celâdetle ta’mîm ve emr ü fermân buyurmuşlardır!
Tabii umduğunu asla bulamadan!
Bir evvelki intihabda, MHP ve Bay Destici’nin atkı ve katkıları olmadığı halde zât-ı devletleri % 51 küsur re’y alırken, şimdi 3 parti kuvvet ü kudret-i muazzaması ile %52 küsur alması, oylarının iyice tenzîl ve tenkîsle tıraşlandığını gösteriyor!
AKP Parala-mento oyları da % 49 küsurdan % 42 küsûra 7 puan birden aşşağı-dibe çuvalladığına göre, gidişât, hiç de öyle şamata ve şakaya değecek cinsden değil!. Suratlar gülmüyor, fakat gülüyor çeşnisinde…
Kânûn yapmak içün lâzım gelen “İmtiyâz-ı Rubûbiyyet”, 600 tanrıcığın epey iflâhını keseceğe benziyor!.
Zât-ı Şevketmeabları, 350-70 civârında vekîl beklerken, oylar, Madam meral ve Mösyö Demirtaş’ın pırtılarına kayınca, 293 vekîlden ibâret tanrıcık ile ortada kalakaldı!. “Piskevitsever” ve 4-5 sene evvel “Receb Tayyib Erdoğan’dan Cumhurbaşkanı olmaz!” diye kürsileri titreten Bozkurt Bağçeli’nin 49 kurtbaş desteği olmadan, artık ne kânûn, ne tüzük, ne çözük, ne kitâb, ne dîn, ne îmân, ne “dîni güncelleme” ve ne de “Dinde Değişkenleme ve tahrîf” hayâlleri bolluğu… Veya mübtezelleri!
Bu seçimin kazananı, Dersim’li Kürt ve Alevî vatandaşları K.K.’nın ve Kasımpaşa’lı Başkumandan Paşa’nın dediği gibi AKP ve sâir bir parti değil, “Dem.okrasi” olmuşdur; ancak, bu dembokrasi “fal okları veya oyları ameliyesinden” yani tâlih, şans, hatta kumar oyunundan az zararla çıkan ise, 2 ırkçı pırtı ile Madam’ın güdümlü nevzuhur pırtısı olmuşdur…
1) Bozkurt totemi altındakiler 49 adam ve madamlarıyla, 350-60’ları, hayâlhânelerinden 301’e bile değil de, 293’lük büzülmeye indiren zavallı AKP’yi “veto etdikçe veya olmaz istemezük dedikçe”, bu para-lamentodan bir tek tanrı irâdesi kânûn, 81 milyonun kutsayıb tapmasına zinhâr mazhar olamıyacakdır… El öpeni çok olasıca Piskevitsever Bağçeli: “Geçirin ulan paçozlar!” dedi mi, kânûn-ı beşer geçecek; “Hop dedik durun lan, geçemez!” dedi mi, 293’lük kutsal ve azizân u lezîzân adam ve madamın irâdesi, zınk diye duracakdır!. Ve, “Gebe yaşatma, Bozkurt vesâyeti ve irâdesi”, para-lamentonun Hâkâniyet veya Sultâniyet locasında bütün haşmet ve heybetiyle de oturacak!
Yani basite ircâ’ edersek, bütün AKP oylamacısı dembokrat azîzânın anlıyacağı şekilde ve bir ta’bîr-i etrâk ile mes’eleyi formülize ve dembokratize edersek:
“DAVUL, BAŞKUMANDAN RECEB TAYYİB PAŞA HAZIRETLERİNİN BOYNUNDA, TOKMAK, PİSKEVİTSEVER VE EL ÖPENİ ÇOK OLASICA BAĞÇELİ BOZKURT KAĞANIN YED-İ BOZKURTUNDA OLACAKDIR!”
Nasıl?
Artık kim bedduâ, kim de beter duâ aldıysa…
Ramazan’daki şu perîşân edici; ihtiyar, hasta ve bebeklerin uykusunu piçleştirib kul hakkının da anasını belleyen bilmem ne echellerinin davulundan yani ses kirliliği ve işkencesinden 11 ay kurtulduk derken; al sana, şimdi de:
“Politikos dembokratikos davulukos gümgüm de gümgüm bozkurtikos ulumatikos!”
Uzun lâfın kısası, kazanamadı ise de, el öpeni çok olasıca Bağçeli, tokmağı öyle bir yakaladı ki, etrafındaki zâbitân-ı askeriyye vü bozkurtiyye ile ve bir mehter takımı disiplin ve ciddiyyetiyle ve mehterbaşı olarak, birilerinin boynundaki davullara okkalı okkalı tokmak sallıyacağa benzer!
293’lük kesan dahî, seyirci localarından bu mehter takımını, artık iç çeke çeke ve ciğerleri kebâb ola ola nasıl seyr ü temâşâ eder, orasını da onlar tefekkür ve tezekkür eylesin!
“Sistemi değiştirdik!” cümbüş ve nakarâtına inanıb “İslâm’ı getirecekler!” hülyâları ile duâlar, sûreler ve âyetler okuma seferberliğine giren câhil, islâmî incelik ve idrâklerden nasibsiz, saftirik ve meczûbîn takımları da, ortadan kaybolub sanki tabahhur eylediler!. Ecdâd hatt-ı müstakîminde topyekûn bir sistem değişikliği yapmaya nâmütenâhî uzak adam ve madamların masallarını dinlemeye; ve elleri altındaki garîbanlara bunları dinletmiye vecd ü istiğrâk hâlinde kılavuzluk eden çeyrek akıllıların, bu dünyada değilse de son nefeslerinde çok iyi uyanacakları îzahdan vârestedir…
2) Madam Maral ise, Pensilvanya ve Vatikan’daki kardinâle duâları bereketi; ve “ocaklara ateş salan” beddua seansları ve gül kokan Sparta esanslarıyle (!) sıfır ve kısır noktasından başlıyarak, daha ilk intihab ile barajı geçib, baraj sularına da zemheri soğuğunda İnönü gibi çivileme atlar ve %10.1’lere yakın balık yakalarsa, bu, onun içün ne kadar azımsar ve nankörlük ederse etsin, epey bir bayrâmiyelik hedâyâ ve mükâfât-ı imâm-ı kâinât bilinmelidir!. İngiliz projesi kadîm fırkanın desteği sa’yesinde sâyebân oldukları da inkâr edilemez!.
AKP’den, CHP’den ve MHP’den tırtıklama oylarla 43’ye yakın kânûn teşrî’ edecek tanrıcığın parala-mentoya dühûl eylemesi, onu, kazanan yapmasa da, epey “kutlu, putlu, mutlu ve umutlu hatta armutlu” yapmaya yetib de artmalıdır!.. Bir daha ki sefere, Kâinâtın İmamı duâları ve arz-ı mev’ûdun Yahve’si ihsânıyla bu %10.1’ler, % 41 buçuk maşşallalara kadar bile, birilerinin “Ocaklarına ateşler düşsünlerinden” ve birilerinin de “Değişim ve dönüşüm” periyodlarına kadar, nice oyunlarla da “güncellenebilir!”
3) POKOKO cenâhının oyları da, AKP’den epey tırtıklama yapmış görünüyor!. 70’e yakın adam ve madamıyla bu truva atı veya beygiri de AKP’nin para-lamentoda başının belâ-yı a’lâ ve muallâsı olacağa benzer!. CHP hannâs ve minel cinneti vennâs tâifesi, bu oyların AKP “Güncellemeci, değişgenlemeci ve gevişgenlemeci” takımlarına gitmemesi ve onun 350-60’larda tanrıcık çıkarmasına mâni’ olmak içün, bu POKOKO politikos meclisos ajanâsis takım taklavatına 5-6 puan oy desteği yapdı; ve “Beştepe Sarâ-yı Hümâyûnundaki Huzur Dersleri” baş sâmiini Rais Paşa’nın huzûr-ı lüzûmunu; ve önden de, cihet-i şevketpenâhîlerini pek feci şekilde kesdi!.. Memleket kurtaran Atapaşa’nın partisi, POKOKO dağ çetelerinin şehir bağîlerini böylece “Laik Cumbokrasiyi ilelebed yaşatmak ideali ve inançları” ile, kendi zararına bile olsa, her şeyinin önüne geçirdi!!! İngiliz güdümünde Lozan ve Bozan cihet-i Nasrâniyyetinden yola çıkılırsa, 95 yıl sonra varılan netîce işte budur!.
AKP lâfazân ve havuz-yavuz takımları, HDP’ye kol kanat gererek onun barajı geçmesini CHP’nin büyük bir hâinliği ve teröre desteği olarak gösterirken; o PKK uzantısını Gavur Haçlı Avrupasından ödleri koptuğu içün seçimlere sokarak onlara taze kan ve vücûd veren kendilerinin asıl suçlu olduğunu hiç göremiyorlar!. Çünki onlar sütden çıkmış AK kaşık veya AK şeydirler!.
HDP, AKP sayesinde Hazine yardımı olarak 80 milyon alacakmış!. Herkesden bir TÜRK LİRASI PKK uzantısı para-lamentodaki adam ve madamların cebine… 7 bin küsur aylık da, 67 baş ve 12 ay ve 5 sene üzerinden 30 milyon civarında da aylık arpalık payı!.
OOOH! Dağdaki eşkıyâlar böyle bol kepçe terörü yemesin de yanında yatsın daha iyi!
4) Yalovalı Kaymakam değilse de, artık vekîl bile olamıyan Köksöker gibi Rütbesöker Maharrem ise, seçim palavroslarından sonra Noteras Madaras rütbesiyle ve “Sayın Genbaşkanı Kılıçzâdenin kılıçartığı” olarak da meydanda kalınca, yeni bir mâcerâ olarak CHP reis-i umûmîliği ŞEFGARSONLUĞU içün sefer-i siyâset içre, kendince bir takım “Rütbeler ve nişanlar” söküb tırtıklıyarak ve gurultay ve horultay rü’yâ-yı kâzibeleriyle de olsa, yoluna devâm edeceğe benziyor!. Ancak yolkesen hanına dönen parti pırtı politikaları, programatize mübtezeli olduğundan, 24 saatde herşey tepeden tırnağa gevişebilir ve değişebilir!
Hergün cum’a namazı ve arasıra da sabah namazı kıldığını bile sıkmakdan utanmıyan Bay İnce, artık boşda kalırsa, avara kasnak gibi ve “Allâh’ın izni ve milletimin isteği” tekerlemesiyle tekerlek gibi de dönerken; hiç, ama hiçbir iş tutamazsa, o zaman da bir nalbant dükkânı açıb, sabahdan akşama kadar bir yandan sinek avlar, öte yandan da “Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir rütbeliyi….” diye rütbe fikri ve zikri ile hacı Maharremliğe veya derviş Maharremliğe devamı deneyebilir!
Aslı “Yalakova” olub, bundan bozma ol ŞEHR-İ Yalova nâm mülk-i kamaliyye veya kent-i kamaliyyede dahî, doğru dürüst oy alamıyan “Fiziksel ve Siyâsal” Maharrem, Dersimli Kamal ile nasıl bir düelloya girişir veya sevişir veya sıvışır, bunu da önümüzdeki aylarda arenada biavnihî Teâlâ seyr ü temâşâ ederiz!.
Bütün partilerin ve ümmetin bölük börçük edilmesinin rahm-i mâderi olan bu pırtı, İslâm’ı yasaklamaya munzam tahrîf de eden bugünün “Güncellemeci ve değişkenleme ve gevişgenlemeci adam ve madam takımlarının da” vücûd sebebidir…
5) “İslâmiyet zâtı i’tibariyle lâyıkdır” gibi sipsivri, uçuk ve kaçık lâflarıyla münteşir ve müftehir müteveffâ Erbakan nâm kimesnenin şîa-yı seâdet ü selâmetlerinin, %1’lere ancak vâsıl olan hâl-i pürmelâlini dahî zikre değer bulmuyoruz!
Şefokratik CHP’nin mâzîsine ve Ecevito Büllende zemanının koalisyonalizmasında Vehhâbî Kültür Anlaşması gibi şeylere pek şergil olan bu Neco şîası yani fırkası, yani partisi, o eski fıtrî ahlâkı îcâbı, CHP’nin bugün de en az 7, Madam’ın da 3 tanrıcık daha fazla kazanması içün âlet ü edâvât olmuş olduğu; ve kendisini sanki buna nezreylediği, bütün bunlar saklansa da anlaşılmıyacak bir halt değildir!.. Erbakan’ın 1974’de Ecevito ile koalisyon aşkının bir başka çeşnisini de Karamolla ortaya koyunca, Neco, kabrinde kimbilir ne kadar Ferahnâk ve Refahnâk olmuş ve şirinlemişdir!
İngiliz damadı Karamollaoğlu nâm kimesnenin, hiç göstermediği İngiliz mahremini ve kızlarını bu dembokratik sistem aşkıyla medya ekranlarına çıkarmasına da, bu nâneler değmiş midir aceb!?
Aklanmış sakalı ve paklanmış gravatosuyla gavalotosu, parti-pırtı canbazlıklarına aceb nasıl akord oluyordu ise!?. Uyuzhân Aziltörk nâm Dinazoryus Fiten-opulos, bakalım arâziyi bundan sonra perde arkasından nasıl “dizayn ü hizayn” edib derin pırtı ağalığına devam diyecek!?
Bugünki, soğan-patates fiat basitliği ve hıyar salatalığı sala.lığı ile bunları dillerine alıb da, agoraya çıkmaya utanmıyanlara; ve AKP’nin “Din güncelleme, değiştirme, dönüştürme, ve 14-15 asır evvelki hükümler bugün uygulanamaz, v.s.” gibi cihâna ağır gelen sakatlıkları karşısında dilsiz şey gibi susub, bir tek kelime bile edemiyenlere ve artık bunların müslümanlıklarına bile ne demeli, bilen varsa söylesin???
6) Per.nçekistler ise, ateistlik, lâyıkistlik ve Atatürk istismarcılığı ile; Çincilik, Rusçuluk, Stalincilik, Maoculuk, Kastroculuk ve İslâm muârızlığı ile yaşamaya çırpınsın dursunlar! Bir de 12. yıl ve İzmir marşlarıyla ve Önükibar kibâriyelikleriyle yırtınsınlar!
Evet. Bu 24/Haziran/2018 seçiminin muzaffer kumandanı (!) ortaya çıkamadı, kazananı olamadı!. Her parti pırtılı ve başlarındaki kapiten, çarkçı ve dümenciler, biribirlerine, ben kazandımdan çok, “Sen kaybetdin, dembokrasi kazandı!” fırıldaklığında… Zaten başdan ayağa (Proje parti-pırtıları) olanlardan, batıya ters bir istikâmete yöneliş ve dö.eliş beklenilemiyeceği bed’ahaten ortadadır…
Ancak az yara bere ile, az zararla işi biraz ucuz atlatanlar oldu; fakat istisnâsız tamâmı da avuçlarını yaladı… Raiz Paşa’nın kerâmetengiz beyanlarında (!) olduğu gibi Haçlı’dan müdevver bir sistem olan “DEMBOKRASİ, dünyâya, Kahraman ve Lider ülke ve Türkiya olarak DERS verdi ve TAM KAZANDI!”
Böylece zât-ı şâhânemiz, aslını inkâr etmediğini ve ecdâdının izinde olub ona LÂYIK, LÂYIK bir çizgide olduğunu pek güzel İSBÂT etdi!
Piskevitsever ve el öpeni çok olasıca Bağçeli Bozkurt Kağan, artık eline aldığı tokmağı 3 kere davula, 1 kere de birilerinin başına vurdukça, AKP ve DİB paşaları bakalım hâlâ daha:
“Din güncellenmeli, ictihadlar değiştirilmeli, 4 hakk din var, sünnîlik İslâm âlemini TEHDÎD ediyor; Bugün 14-15 asır evvelki hükümleri artık KALKIB UYGULAYAMAZSINIZ, YOK ÖYLE ŞEY!”
Gibi hançerlemelerle, toprakaltındaki milyarlarca ve üstdeki bilmem şu kadar müslümanı kırıb inletmiye, incitib sızlatmıya fırsat bulabilecek; ve bu kabil abeslerle millete zarar vermiye devam edebilecekler midir?
Nice saftiriklerin, nice tarikat-barikat yavşaklarının, Fetih sûresini ve Enfâl Sûresinin 17-18-19. Âyet-i Celîlelerini bile mevzii ve mevkiini saptırarak havas mevzu’ları yapmaya cür’et ve istismârları ve haçlıdan müdevver oy sandığı başında oy atarken bunları okumaları, başlı başına bir dalâlet bilinmelidir…
Haçlı Avrupa’dan müdevver sistemlerin yaşatılıb, ilâhî nizâmın iptâl, ilgâ ve imhâsı içün var edilib yaşatılmıya çalışılan gayr-i Rahmânî sistemlerin ayağına, Allâh’ın kelâmını serercesine sû-i isti’mâl etmek, sonsuz bir cehâlet, vebâl, mes’ûliyyet ve o kelimât-ı ilâhiyyeye hakâret ve bühtandır… Hemen de görülmüşdür ki, HAKK, tam tersine tecellî etmiş, onu şerr ü bâtıl içün kullanacak kadar gözü dönenler, umduklarına da aslâ vâsıl olamamışlar, bir nevî çarpılmışlardır!..
Enfâl Sûresindeki âyetlerin hangi HAKK içün nâzil olduğu tefsir kitablarında apaçık yazılı iken, bir müslüman, hangi îman veya imansızlıkla bunları Mutlak Hayrın dışı içün kullanmıya cesâret edebilir?.
Elmalılı Merhûm Muhammed Hamdi Efendi Hazretleri’nin Enfâl 19. Âyetin tefsîri sadedinde yazdığı, 5-6 satır bile, Hakk u Hakîkatı görmeye yetib de artacak kadar kâfî iken, nasibsizlere bu da anlatılamaz:
“CEMÂATİNİZ ÇOK DA OLSA, HİÇBİR ŞEYE YARAMAZ, SİZE FÂİDESİ OLMAZ. (VE İNNALLÂHE MAAL MÜ’MİNÎN) Ve Allâh muhakkak mü’minlerle berâberdir.—Fakat mü’minler de bunu mutlak ve bilâ kayd ü şart zannetmemeli ve UNUTMAMALIDIR Kİ, BU MAİYYET, ÎMÂN-I KÂMİL VE VE ŞERÂİT-İ İTTİBÂ’ İLE MEŞRUTDUR.” (c.4, s. 2382, tab’-ı evvel)
Bütün akâid, tefsir ve hadis kitablarımızın 15 asırdır yazdığı gibi ve Rasûl-i Ekrem Aleyhisselam ve Hulefâ-i Raşidîn (Rıdvâhullâhi Teâlâ Aleyhim Ecmaîn) Hazerâtından i’tibaren de, yaşanmış bir vâkıa olarak karşımızda duran Hılâfetin, “Zarûrât-ı Dîniyyemizden” olduğu, kat’iyyen DÎNÎ bir hakikatdır… Bu i’tibarladır ki biz, herhangi beşerî bir sistemin, bu îmânımıza tersliğini veya onu yok etmeye ma’tuf bir vesile olduğunu bir an bile unutamayız; ve onların, istisnâsız tamâmını da, “LÂ ilâhe” dediğimiz içün redde mahkûm ve mükellef olduğumuzu biliriz…
İntişârı: 25.06.2018 19:07:07