.
Nevzuhûr “Dembokratik Şehidler” Ülkesi Kılınan Anadolum’un, Osmanlı Torunu ve Cumhuriyet Çocuğu Sevgili Vatandaşlarım!
Bu sene de 85 bin civarında dembokrat vatandaşımız hacı ve hâciye olarak önümüzdeki günlerden i’tibâren Lâyık Cumhuriyetimize dönmiye başlıyacaklardır. Böylece, Hılâfetsiz İdârede ve Kaşıkçı kıymalama Suûdiyye’sinin can emniyeti üfürükleyen çeteleri, çeteleleri ve peçeteleleri içinde nasıl sapına kadar cumhûriyet hacı ve hâciyesi olunurmuş, bunu dost ve düşman bütün dünyaya; ve hatta toprak altındaki 15 asırlık, bugün “uygulanamaz İslâm’ın” bütün enbiyâ, ulemâ, evliyâ, şühedâ ve sulehâsına hüccet-i kâtıasıyla gösterecek ve öğreteceğiz!.
Eğitim ve gevişim nâzırımız “Öğretmenlik Peygamber Mesleğidir” demişse, ki dedi, bu, bizim, lâyıklığa gönülden inanan ümmet ferdleri olarak Peygamberlerin izinde ne kadar dembokratik coşku içinde olduğumuzu da gösterir!. Buna, “Batık geminin (İslâmiyyet’in) bir tahta parçasını eline geçiren, bunu Dînin tamâmı gibi gösteriyor ve sahtekârlık yapıyor” diyen Hılâfetçi hergelelere sakın inanmayın! Onların hedefi, lâyıklığı ve Haçlı Batı’dan aşırdığımız ve maymun gibi bile mahâretle (taklid) edemediğimiz bilcümle “Cumhûriyet kazanım, tapınım ve atanımlarımızı”, sapanla taş atarak ve ara sıra da su tabancası sıkarak hâkîle yeksân eylemekdir!
Sonra bizim sapımıza, dalımıza ve yaprağımıza kadar “Yerli ve Millî” oluş, duruş ve uçuş “performansımızdan” şübhe edenler, vatan hâini haytalar, tayfalar, vartalar, cıvatalar ve cartalardır!. Yerli ve Millî ve hatta TÜRKÎ olmasak, mekteblerde “İnkilap Târihini mecburî ve Selçuklu ve Osmanlı TÂRİHİNİ ihtiyârî” (seçime bağlı) yapar mıyız?.
Ulan bizim Osmanlı Torun ve Torbası olduğumuzdan şübhe edenin şeyinden başladığımız gibi, alnını da orangotanlar Sultânının karışıyla karışlarız!
Yurtdaşlarım!
“Yerli ve millî” hatta TÜRKÎ ve Cumhûr ittifak ve mutfaklı olmasak, “Eğitim ve Eğirtim” Bakanını, adı “SELÇUK” olan zât-ı sayın ve mayın bir âdem olarak seçer miyiz?.
Bu oy vermez, sandığa girmez, partiye sığmaz, dembokrasi yemez, beşerî sistemleri bir eksiksiz hastirlemiş kuşkonmaz hılâfetçilerin akıl ve mantığı, güneş tutulmasından üç kat daha tutukdur!
Biz, “Yerli ve millî” hatta TÜRKÎ; ve Cumhûr ittifâk ve mutfak ehli olmasak, erkek zimam hatab lise ve kilise-lerini madam öğürtmenlerle; Kız, Kadın ve madam Zimam Hatab Mekâtib-i Nisvânı’nı da aygır gibi ateist ve ataist adam, herif ve maarif dolgularıyla doldurur muyuz?.
x“Yerli ve Millî hatta mimli oluşu”, nâsiyesinin her noktasından zırıl zırıl akan Bakanımızın “Örğetmenlik Peygamber mesleğidir” deyişinde 10 cihetden dembokratik politikamızın kod ve modları gizlidir! Adı Selçuk kendisi (uç.k ve buç.k) bu öğretemeyenler müdîri de, kafatası heykel paradigma ve ve liradigmalarıyla lebâleb dolu olan cumhûriyet ve dembokrasi örğetmenlerini AllÂH Azze ve Celle’nin SEVGİLİSİ Aleyhisselâm’ın “meslekdaşı” yapmakla kime (hakâret) etdiğinin ve kimleri de Peygamber Aleyhisselâm’ın meslekdaşı sıfatına yüceltdiğinin acebâ kaç paralık farkındadır” diyenler de, gene o “edille-i erbaa” diye tutduran hılâfetçilerdir…
Birincisi ve en mühimi, antik ve İngiliztapar CHP zihniyetinin, bugünki Kamalata hâinleri elinde iflâs etmesi hatta batmasıdır. Kostantaniyye velediye kaçkanı Recâizâde Kekrem Bey’in ozon gazı gibi renksiz, kokusuz ve tatsız bir fotoğrafı bile bizleri antik ve İngiliztapar fırkamız adına bizleri derinden ve çok samîmî olarak elemnâk ediyor!
Biz “Yerli, millî, cumhur ittifakçı, Türkî” işler sulh komitesi olarak, Kamal Paşa yâdiğârı bu en eski anaç ve amaç,kadîm ve antik Fırka-i Garbiyyemizi kendi partimiz içinde yaşatmak, temâdî etdirmek, düşman şerrinden dost nazarından ve kem sözlerden muhâfaza etmek emel-i ekmeli ve ekmeği peşindeyiz!
*
Ben ki, 5 kıt’a 7 iklim Dünyâsına hastir Çekmiş Ümmet ve Zillet Lideriyim!
Siz ki:
Sağduyu, solduyu, fırduyu ve zırduyulu İskenderpaşa Sağduyu Partisi, Mahmud Es’âdiye Mîrasyedileri, KADEH kancıkları, Sözleşmeci krâliyeti, LGBT ve Klington pedofilik ve sosyal cinsiyet eşitliliği ve çeşitliliği ciddiyetiyle ve bilimsel araştırma derinliğinde çalışıb çabalıyanlarsınız!
Ve siz!
Can kulağı ve ölüm anı rikkat ve dikkatiyle ve sâmiîn sıfatıyla nabız dinleyen; ve sonra bu nabza göre şerbet veren, fâili infâz fiilinin buz gibi soğukkanlılığı içinde bendenizi çan kulesi ve can kulağı ile son derece ciddiyetle dinleyen politikolik Narkozdaşlarımsınız!
Cümlelerimiz, ciddiyet sarmalındaki samîmiyyetimiz ve can havliyle kaleme sarılmamız hasebiyle, Osmanlı arzuhalcilerinin cümel-i tavîliyyesi misillü Sokollu Mehmed Paşamız gibi uzun ve “küllü tavîlün ahmâkun” ayarında uzunca kaçıyorsa da, bütün bunları, böyle bir Baryam mesaj ve masajımızın siftâhını yapmamızın helecânına verib bağışlamanızı hassaten istirhâm ve istirşâ’ ederim!
Gurban Baryamı Gurbanlıkları kadar munis ve teslîmiyyeti göz yaşartan, Gurbanlık kanı ve südü helâl Vatandaşlarım!
Ne demiş veya nerede kalmışdık, işte Kamalatamız bütün bunları ve daha nicelerini HEP BİZE, GENÇLERE VE BUGÜNÜN İHTİYAR DİNÇLERİNE EMÂNET ETMİŞDİR; BİZ, PARTİ-PIRTI DA OLSA, DEĞİL Mİ Kİ ONUN ESERİDİR, ONA VE TÜM BENZERLERİNE ÖLESİYE HATTA GEBERESİYE SÂHİB ÇIKACAĞIZ! Biz, AKCH partisi fedâiyânı olarak, İCABEDERSE ADIMIZ CH Partisi olsun, hiçbir şey farketmez!
Ammâ biz, dembokratik, KADEH’çi, sözleşmeci, 6284’cü, Mort çatıcı ve eştinselci rûhumuzun bütün zerrâtıyla ve kehribâriyyesiyle, hatta kibâriyye’nin de kibarlığıyla bu esere sâhib çıkacağız! CHP’de FÂNÎ olacağız, îcâbederse gebereceğiz, ammâ son nefesimizi de böylece, KADEH’li karı ve kancıklarımızın kucağında vereceğiz!
*
96 yıldır insana âid “Ta’lim ve Terbiyeden” değil de, koyun, at, papağan gibi sevimli candaşlarımıza hass “EĞİTİM” fiilini üzerinde taşıtdığımız Sevgili ve Mahabbetin en üst perdesinden Bağrımıza basdığımız Osmanlı Torunu ve Cumhûriyet Çocuğu biricik ve oy’una gurban olduğumuz vatandaşlarım!
Artık canımıza tak dedi, bütün terör yuvalarının inlerine girecek ve oraları başlarına yıkacağız!
Hacc ve petrol milyarderi Suûdî vehhâbiyân ile, kıymacı ve uçkurcu velîahdları, bizim azılı ve pazılı düşmanımız da olsa, bugünün oy ve sandık hesâbına endeksli ve “Antik Yunan Aklı İfrâzâtlı” ve frekanslı politikamızın zarûrî bir iktizâsı olarak, “Batan geminin mallarından” su üstünde serseri mayın gibi yüzen (Hacc filikamız), o İSLÂM transatlantiğinin tâ kendisi bilinmezse, Hılâfetçi yobazlar, Osmanlı ahfâdı ve torun-torbası olan biz dembokrat ve cumhuriyet çocuklarını, bir gece ansızın basar ve bizi Abdülhamid atamız gibi hal’ederler!.
Bunlar, jön Türklerden ve ittihadçılardan da çok beterdirler! Fettoşist alçaklara da benzemezler, öldüler mi hakîkî şehid, kaldılar mı her biri dünyâya bedel GÂZÎ olur ve anamızı ağlatırlar!. Türklük âleminin en büyük düşmanı artık gomonistler değil, bunlardır; ve her görüldükleri yerde balyozla, balyoz yoksa levye ile, o da yoksa çelik coblarla ezim ezim ezilmelidirler!.
İmdatdaşlarım, Aziz Feryaddaşlarım!
Mesaj ve masaj faaliyetimize devamla beyân ederiz ki:
Abdülhamîd Cennetmekân Hazretlerinin izinde ve yolunda ve îmânında olan onlar mı, biz miyiz?
Artık bunu Antartika Kıt’a-yı Kebîrine kadar bütün küre-i arza göstermeli ve seyrettirmeliyiz! İşte Abdülhamid atamızın hastirlediği babayasayı, paralamentoyu, sandık, çuval, oy, oynak, oymak ve toynak ne varsa, biz o atamızı çok sevdiğimiz içün onun izinde olarak bütün bu hastirlenenleri büyük bir nostaljik vecd ve istiğrak içinde yaşatsak, bu, Cennetmekânın aziz hâtırâsını yaşatmak ma’nâsına gelmiyecek midir?!
Bizim nostaljik atılım ve katılımlarımız bile, ne kadar Osmanlı torunu ve cumhuriyet çocuğu hatta veledi olduğumuzu isbat eder!
“Sandıkda boğulmayın, oy diyerek oymağa ihânet etmeyin, Müslüman dembokrasi içinde çâre aramaz, Edille-i erbaada arar, tâğûtlara mahabbet Allâh Azze’ye ihânetdir” gibi Kulatapış dînimize ters beyanlarla kafa ve lâyik inançlarımızı karıştıran, böylece karanlığa çağıran hılâfetçiler en büyük tehlikedir!
Cübbelâ taifesinin Şerocak iğdişleri ile beraber, mıntıka-i memnûaları ve civarından toparladıkları hamûlelerle yoğurdukları fetavâlarına göre, bu hılâfetçi çağdışı kalmış herifler, “Dârü’l-İslâm ve Üli’l-emr tanımamış, fitne-i azîm üzre lâyik itikadları bozmuş ve bağyederek KAFİR olmuşlardır! Tecdîd-i îmân ve nikâh eylemeleri kat’iyyen vâcibdir!
Aksi halde Osmanlı ecdadımızın câmilerine giremez, kestikleri yenmez, süslüman kabristanlarımıza defnedilmez, isimleri değiştirilir, mirasları bizim hazineye aktarılır, öteki tarafa göçenlere vâris olamazlar!
Hulâsa bunlara “El cezâu min cinsi’l-amel” diyerek, Fettoşistlerden, Pek Kakalılardan, Simitçi, mitçi, itçi ve İşitçilerden, Conilerden, her türlü eşkıyadan daha şedîd ve medîd ta’zîr değil, hadd tatbik edilmelidir! Şeyhülislâmımıza ta’lîmât-ı şâhânem olsun ki, bunlar içün husûsî bir encümen teşkil edile ve tez boyunları burula ve hadım edileler!
xDamızlık Koç gibi sürü dolduran, benim koçbaşı gibi her kapıyı ardına kadar açan Gurbanlık Vatandaşlarım!
Bizi tekfir eden alçaklar, şu mübârek mesaj ve masajımızda geçen şer’î ıstılahlara bile baksalar, bizim ne kadar derin ve ihlâslı Süslüman olduğumuza şeksiz ve şübhesiz şehâdet edeceklerdir! Ancak o Hılâfetçi terör odak, yatak ve yutakları, buna da “Batan geminin mallarından su yüzüne vuran üç beş kelimeyi, o batan tratsatlantiğin tâ kendisiymiş gibi gösteriyorlar, bunlar istismarcı münâfıklar olub, sakın inanmayın!” diyeceklerdir!
Ne diyelim, dembokrasimiz hatırına, paralamentodaki Pek KAKA uzantılarına, Fettoşist kuyruklarına, terör şebekelerine tehammül edib de bunlara etmezsek, dembokratik azîm ayıp dikkat çeker, çok oy ve oynak kaybederiz! Ne yapalım, görüyorsunuz ki ne kadar büyük ve derin derdimiz var? Bunları göremeyib de bize gönül koyan süslümanlara, kapı kapı dolaşıb, icabında kerhâne kapılarına kadar tıngırdatıb, mukaddes iffet ve nâmus da’vâmızı anlatmalısınız!. Ayrıca, Müteveffâ Manukyan anamızın meşatlığına koşub, “Vergilendirilmiş servet kutsaldır” kâidemize tevfikan atdığı cesur ve Sözleşmeci, 6284’cü, Mort Çatıcı ve KADEH’çi kılavuz adımlarının da tabanlarını takbil etmeli yani öpmeliyiz!
Bu Hılâfetçi, kökü Alaska’da, gövdesi bizde, dalları Yavru Vatan Kubrus’da ve yaprakları Yunan’a hedâyâ etdiğimiz 12 adada olan, bu bin Fettoş elektrik vatında çarpıcı ve göze görünmez cin cinsi metapisişik varlıkların, yani rûhânî TERÖRİSTLERİN, şimdiki yokluk derecesindeki hiçliklerine aslâ bakmayın ve aldanmayın! Fettoşa bile “aldandık”, fakat mükâfâtı 15 Temmuz 2016 günü tankların altında dut kurusu pestili olmak oldu! Üzerinden iki tank geçen Sabri ne oldu, unutuldu gitdi?. Bu yıldönümünde Sabri’nin adını bile ağzına alan kimse kalmadı! Bir iki doğru söyledi diye Sabri’yi afaroz mu etdiler?
Ne ise!
Hılâfetçi teröristler demişdik!
Allâhü Teâlâ Azze ve Celle Hazretleri, bunlara bir avn ü inâyet ederse, Bedir’deki gibi tozumuzu savurur, gökyüzünde yeşil bulutlu rahmet umutlarına dönerler!
Gurbanlarım!
Atalarımız “Sü uyur düşman uyumaz!” buyurmuş.
Bizim çok devrimci ve delirimci “millî eğitimcilerimiz” bunu sanki “Musluk suyu sanıb, buna uyumaz” dememiş mi!?! Çünki onlar, bugün hiç kimsenin, kendileri de dâhil (sü) diye bir kelime bileceğine ihtimâl bile vermezler!
Sü, asker demekdir. “Asker uyur düşman uyumaz!”
Bizler de bugün, suları uyuturken (!) iç ve dış düşmanlarımızı uyumaz hâle getirmişiz! “Yerli ve Millî” nakarâtımızla 2023 hedeflerimize doğru uygun adım ve saray marşımızla ve danışman çarşımızla ilerliyor; ve organik tarım ve hanım ilâçları ile aydınlık ve râbiatik yarınlarımızın temellerini atıyoruz!
Rezidans ve Rezil-dans içün temel atacak arâzî bulamazsak, akciğer ve 12 parmak barsağımız olan ormanlarımızı cayır cayır yakıyoruz! Bunlar ne yazık ki, Gurban derileri gavgaları kadar bile ses getirmiyor!
Protein depolu gurban bayramı etleriniz hepinize tekrar şifâ olsun, 600 kadar dembokratik tanrımız, heykellerimiz hatırına, içimizdeki gurban düşmanı nice kamalist, ataist, satanist, şamanist, şarabist, şebekist, dinsiz ve müsrif soytarılara et yüzü göstermesin, kemik yalatsın!
Kalın Sağlısollucakla!
İntişârı: 15.08.2019 / 19:51:41