(16) Oldu Olacak, Ulan Bir Bayram Mesajı Da Bizden!
26 Eylül 2019
(18) Oldu Olacak, Ulan Bir Bayram Mesajı Da Bizden!
22 Ekim 2019

 OLDU OLACAK, ULAN BİR BAYRAM MESAJI DA BİZDEN!

(17)

Tâhîr MÂHİR

   

Resmî ve sivil teröre teslîm bir dünyâda, oradan buraya savrulub duran ve aldatılan dünyâdaş ve uzaydaşlarım! 

Şu hakîkatın altını hemen çizeriz ki, bir Müslüman, “Süslüman, çüşlüman veya başka bir halt değil de, Ehl-i Sünnet Ve’l-CEMAAT çizgisinde adam gibi aklı başında gerçek bir Müslümansa, “Terör” denen kâtilliğe aslâ tarafdâr olamaz… Hangi dârda olursa olsun, Müslüman, nâhak yere bir cana kıyamaz, onu korkutamaz, tehdîd edemez, sübhânî hukûkuna tecâvüz edemez…

 Bulunduğu dâr, Dâr-ı İslâm, dâr-ı sulh, dâr-ı harb veya dar-ı ridde, dâr-ı azab, dâr-ı şirk veya dâr-ı ikrâh bile olsa, Müslüman, “zulme bâdi’” bir kavil ve fi’lin mürtekibi, sıradan bir dünyâ 2 ayaklısı değildir, olamaz!. Bulunduğu dâr ne olursa olsun, Müslümanın, orada kargaşalığa, iğtişâş ve anarşiye, zulme, gayr-i meşrû’ ısyân ve tuğyâna ve hele hele bebek ve çocuklara kadar kıtâle; hasta, ihtiyâr, kadın ve âcizlerin katline veya eziyet görmelerine tarafdâr olması aslâ düşünülemez!

Bunlar, İslâm’ın (Şerîat-ı Garrâ-yı Ahmediyye’nin) mukaddes ve sübhânî HUKÛKUNDA kat’iyyen memnû’ ve yasakdır…

Bazı dengesiz, gerzek ve DEAŞ  bozuntu ve tozuntusu  hayvanaltı ucûbelerin “ortalık daha da karışsın” şıkkına destek vermeleri kat’iyyen zulüm ve gayr-i islâmî bir cehâletdir; ve hatta bu kabil iğrenç cürümlere bil’fiil iştirâk etmese bile, küfrî zulmün herhangi bir çeşidine kalben tasdîk verib (îmân edenlere) de “Müslüman” denilemez! Bu denilemeyeceklere “Müslüman” diyenlere de “Müslüman” denilemez!

Bu Şerîat hükmünü sâir “zarûrât-ı dîniyye” meyânında “Beğenmiyen”, bunun içün de bizlere “Tekfirci” damgası yapıştıran “cumbokrasi ve cumartesi çocuklarına” ve “veled-i belâlarına da “Müslüman” denilemez!

Biz, bizim dînimizden bahsediyoruz, hiç kimsenin putperestliği veya heykelperestliği bize yaklaşamaz!

“Lekum dînüküm veliye dîn, inneddîne ındallâhil İslâm” buyuran; ve İslâm’ın dışında hiçbir dîn ve inanca ve ilkeye i’tibâr ve hakk oluş tanımıyan; diyalog fitnesi ile bâtıl religionları HAKK mertebesine çıkarıb HAKK mertebesindeki mutlak DÎNİN derecesini de iblisçe tenzîl eden ucûbelerin i’tikadât-ı bâtıllarını tam bir küfr olarak gören bir din-i hakk ne buyurmuşsa, onun üzerindeyiz!

Bu en umûmî hakîkatı da hatırlatdıkdan sonra…

*

Kabuklu makrondaş, trumpdaş; kabuksuz kraliçedaş, merkeldaş, meslekdaş, gâvur arpadaşı arabdaş, karavîdaş, suuddaş, yaleylidaş, terördaş, fettördaş, dahî kabuklu haçlıdaş, istavrozdaş, istakozdaş ve Müslüman görünüb de haçlı kopyası bilcümle  reddiyelik ve restiyelik gâvurdaşlarım!

Ufaklıklarım benim!

13 maddelik anlaşmaya haçlı tarafın uymıyacağı vâkıasına şürû’ eylemeden evvel, kısaca bir hatırlatmada bulunmamız iktizâ edecektir ki, şöylece hulâsa edib esâsa geçeriz!

Kurban Bayramından beri devâm ve endâm eden mesajımız o kadar güzel masaj yapdı ki, biz de bir türlü keselemeyi kesemedik, neredeyse kitablık hacme vâsıl oldu, olsun!

Belki nasibse kitâb da olur, sıkıntı basınca kıraat eyleyüb sûzinâk ve ferahnâk faslı yerine geçer; ferah ve refahlı ve nice külâhlı parti-pırtı peşine düşüb Mevlâsını veya belâsını arayanlara da  bakarsınız Trump ağzıyla “HÂRİKA” ve bulunmaz bir  tiryâk olur!

Ne demişdik:

“MİZÂH MÎZÂNI İLE ÎZÂH!”

Ciddî, ilmî ve fikrî ağırlıklı yazıları okumakdan sıkılan hâl-i hazırdaki ins ü cin yani SÖZLEŞMECİ, KADEH’çi, MORT ÇALI’cı, v.s.’ci karıların fırlatması nesiller, pop ve top müzik ve çizik şeytanlıklarıyla meşgûliyyete bayılıyorlar! Gözleri hep dembokratik dedikodularda, lagalugalarda ve Millî Göçüş Kibâr-ı Evliyâsından Şerbakan’ın “gulugulu dansında!”

 Mahdûm Bey de, yakında “Şii kibâr-ı rüesâsından Âmed-i Necâd Möhderem” eşliği ve şeşliğinde “Muta muta” dansına başlarsa şaşırmıyalım, ammâ sâdece sıkı ve diri duralım!

Mîzah dedikse, cumhur-bilet çocuğu ve “cinsiyet eşitliği maarifinin” peydahladığı homojenik, heteroseksafonik ve orostokolik veledlerin anladığı sulu ve cıvık kakara–kikiri cinsi şeyler aslâ anlaşılmasın! Bizimkisi Osmanlı ince ayarıyla giden “mizâh mîzânının îzah” cinsidir ki, bunun tasrîhini zâid buluruz!

 Makâlâtımızın aralarında “dembokratik ve lâyık” şirk mantığı ile, hâdiseler, birilerinin dili hatta kurbağacaları ve bizim uydurmalarımızla ifâdeye çalışılsa da, buradaki çuvaldızlar sivrice ve iyice yaldızlı ve yıldızlıdır!.

Şirk cebhesinin politik mantığından her kurtuluşumuzda, aslî yüzümüzü en çatık kaşlı bakışımızla ifâdeye çalışdığımız, Osmanlı tokadımızı aşk u şevk ile aşketdiğimiz de nazarlardan ırağ tutulamaz! Husûsan tasrîh ediyoruz ki, boş bulunub, önünüzdeki çukura yani “Dembokrasi mantığıyla” kondurulmuş cümel-i mîzâhiyyemize ters basmıyasınız!

*

Kabuklu makrondaş, trumpdaş, merkeldaş, meslekdaş, kraliçedaş, arabdaş, kaavîdaş, suuddaş, yaleylidaş, terördaş, fettördaş, haçlıdaş, istavrozdaş, istakozdaş ve Müslüman görünüb de haçlı kopyası bilcümle  heyâkildaş gâvurdaşlarım!

Allâh cümlenizin belâsını versin!

Ne oldu, buz gibi bu soğuk duşu beklemiyor muydunuz?

“Zâlemeye bedduanın cevâzına” binâen, bu içden ve lübbü’l-lüb ve dergâh-ı ulûhiyyetde müstecâb olası duâ-yı kavlîmizden sonra sarîhan beyân ederiz ki…

Ukbâ’da ateşin en şedîd ve medîdi, bir eksiksiz topunuzu da yalayıb yutacakdır! Hem de ebediyyen (sonsuza) kadar!. Ukbâ’da böyle olacağı mutlak da, Kahhâr-ı Zülcelâl Azze ve Celle, dünyâda da belânızı hem de bin türlüsüyle, muda’af ve müşedded olarak versin!.

Âmin, Ve Selâmün alel MÜRSELÎN!

Haçlı Bâtıl Batı, bütün dünyâyı, vampir, sülük, kene ve tenya saginâta gibi kanıyla ve bütün enerjisiyle sömürerek, kendi çukur memleketlerine 6-7 asırdır taşıdı; mazlum milletlerinin bütün yeraltı ve yerüstü zenginlikleri bu kabuklu şeytanların ellerine geçdi! Şu anda dünyâda 850 milyon fakir-fukara ve garîb-gurebâ açlıkla mücâdele ediyor!

Bunlar yetdi mi, hayır; kabuklu iblislere yetmedi! PKK ve kandaş kâtil sürüleri HAVAN MERMİLERİYLE Anadolu cenûbundaki meskûn mahallerdeki gayr-i askerî ehâlîyi bombalayıb 9 aylık bebeklere, 5-10 yaşındaki çocuklara, hasta, ihtiyar ve kadınlara kadar katliâmı göze alıyor; ve fakat, Haçlı katil ve bâtıl Batı ve hempalarından çıt çıkmıyor!.

Çünki o kâtilleri sevk ve idâre eden, onların taa ken-di-si dir!

*

Anlaşmacı, imzalamacı, kandırılıcı, aldatılıcı, safdaş, çocukdaş ve bir tânesi dünyâya hatta uzaya ve uzlaşmaya, milyar dolarlık Trump’ın 7 geçmişine bedel Türkdaşlarım!

Unutulmasın ki “Bayram Mesajımız” bütün masaj tekniklerimizle devam ediyor! 

17 Ekim’de 72 buçuk koalisyon sürüsü adına ABD ile Ankara 13 maddede anlaşmış!

Ne anlaşması bre saftirikler!

HEDEF: Haçlı Batı ve Yahudi parmağındaki cânîler (teröristler) fena mı fenâ sıkışdı ya, onların 5 gün nefes almaları, gebermemeleri, itlâf edilmemeleri ve yeniden toparlanıb kullanılmaları içün, İngiliz-Yehud-ABD ve koalisyon cebhesi tarafından  araya  432.000 sâniye sokulub (!) haçlıların kirâlık kâtillerini kurtarmak, yeniden mevzilendirmek, sonra da bir-iki hafta sonra “istikamet güvenli bölge marş marş” diyerek “yola devam” emri vermek!

Putin’in Prut harbindeki Deli Petro’sunun Katerina’sı gibi  sıkışdılar, Putin bile Suud yamyamlarına koşdu!

Koalisyon gâvurları cebhesi, şimdilik ve 5 günlüğüne gûyâ “Hamamın nâmûsunu” kurtardı! 120 saat deyib duruyorlar! 432.000 saniye yapar ki, beynelmilel kâtillerin müthiş ve “hârika” bir koalisyon haçlı seferi zaferi! Bozdur bozdur harca!

Hergün 10 kere yalan ve 50 kere havan sallıyan bu yavan koalisyon böcekleri ile, onların “Baş Başkanı ve İngiliz Siyâset madamı ve Yahudi hahamı ve Fransız-Alaman hamamı” cinsi hey’et-i kezzâbiyyûn ve kezzâbiyyâtının ıslak ve çıplak imzâlarına “güvenmek”, “Güvenlik Şeyi ve şeridi ve şeklinin” ervâh-ı tayyibe ve takviyesinin canına okumak olacaktır!

Bizden söylemek, demedi demeyin!

Hele  8 Ekimde Trump’un yazdığı ve turşusu kurulub kendisine sabah akşam aç karnına müshil gazozu ile yedirilecek mektub ise, bir rezâlet ki, kepâzeliğin ve şempanzeliğin bundan daha ötesi olamaz! Vesîka olsun diye ve ibretle mesajımızın hediyelik bir masajı olsun diye; ve ihtiyâc sâhiblerinin Kıyâmet’e kadar kıraat buyurmaları içün “kozmik ve kozmatik odamızın Arınçsal ve Fetonçsal arşivizde” etiketleyib, bu kadavrayı “koruma ve kollamaya” alacağız! Şimdi bir kerecik, dünya yuvarlak ve fırıldak efkâr-ı umûmiyyesinin efkâr-ı endâzesine okuyalım:

“Sayın Başkan, İyi bir anlaşma için çalışalım. Binlerce kişinin katledilmesinden sorumlu olmak istemiyorsun, (Gel de kalaylama; kâtillerini, kendisini ve koalisyonunu nasıl sütden çıkmış ak kaşık sayıyor!) ben de Türkiye’nin ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemiyorum (İşte bugünün dünyâsındaki politikacı iblisleri böyle “mahvederimci” hitlerik cinsden!) ve ederim de. (Edermiş.. et ulan, Melani don yıkamaz, elini bile sürmez, sen çitelersin) Pastör Brunson konusunda sana bir örnek sunmuştum. (Pastör Brun, boksör burun olarak sana paketlenirdi ama, “bu can bu tende durdukça şeyi şey edemezsin”, hani böyle deyib de şey etmeseydik, o zaman da edecekdin şeyine!)

Sorunlarının bazılarını çözmek için çok çalıştım. (İlkmekteb çocuğunun dersini çözmesinde ona yardım eden anası sanki!) Dünyayı hayal kırıklığına uğratma. (Yavuz hırsız bu kadar olur!) Harika bir anlaşma yapabilirsin. (SDG Komutanı) General Mazlum (Kobani) seninle müzakere etmek istiyor (Kiralık kâtilini ANKARA karşısında aynı yuvarlak masaya oturtmaya yani hepsini mevkidaş görmeye ve göstermeye ve karşısındakileri gâvurca aşağılamıya bir bakınız!) ve geçmişte hiç vermediği tavizleri vermeye niyetliler. (Terörist generalini iyilik yapacakmış göstenmiye bakar mısınız?) Bana gönderdiği bir mektubun bir kopyasını gizli olmak kaydıyla iliştiriyorum. (Vay be! Terörist general mektubu ne kadar da gizlenmeyi hakedecek kıymetde imiş! İşte “dünyânın kralı benim!” diyen bir adam ve madam tâifesi.. ve bunların elinden de, apışık dünyâ az çekmiyecekdir!)

Bunu doğru ve insânî bir yolla yapabilirsen (aksi hâlde gayr-i insânî yani şeyce yapmış olursun diyor sevgili müttefik ve fitnefikimiz!) tarih senden yana olacaktır. (Tarihi bile kendi irâdesinde görüyor Kral Hazıritleri!) Eğer iyi şeyler olmazsa seni sonsuza dek şeytan olarak göreceğim. (Peh peh, burası sözün bitdiği yer! Zavallı dünya bunların elinde oyuncak olmıya devam ederse, vay hâline!) Sert bir adam olma. Aptal olma. (Benim gibi yumuşak, atay ve yatay ve mülâyîm ol diyor! Abdâl ise, Bizim içün çok müsbet, “Ebdâliyyet” mertebesidir. Tercüman câhilliğini geçelim! Ancak Kral Hazıritleri “Salak” demek istiyor! Bu salak’ı ben olsaydım bir güzel TERSİNE çevirir, KALAS eyler, ona sarılıb Mel..isiyle müştereken kullanması içün reçete eder; ve herife iâdeli teahhüdlü bir mektub olarak gönderirdim!. İyi ki bana yazmamış i.oğlu i.!)

Seni daha sonra arayacağım.” (Sanki seni sonra hesâba çekeceğim diyor!)

Ne desek boş! Netîcede HASTİRÂT-I hapşirâtdan bir nâme yazmış, kendisini dünyânın baş şeytanı mevkiinde görüb ırlamış ve zırlamış!

Osmanlı torunuyum diyen, ecdâdını dinler ve aslına sâdık kalarak şöyle der:

“AYIDAN POST, GÂVURDAN (MOSKOFDAN) DOST   OL-MAAAZZZ! 

Buna, “sahaya inerek cevab verdik” demek, kıvırtmakdır!.

Herif 17 Ekim günü Pense, Ense ve kargaburun gönderib, bir de “13 madde” ninnisinden sonra şöyle diyor:

“Harika Lider….Harika Nato müttefikimiz!”

Bunlar mı AHDİNDE, sözünde, anlaşmasında duracak?

Güldürmeyin oğlum!

İşte dünyâyı kana bulayanlar, bütün insanlara böyle yüzbin metre irtifâya çıkarak bakan, bu HAÇLI BATI şeytanlarıdır!

Onun, diplomasi edebinin içine eden mektubuna gene (Hastiroplomasi) diliyle cevab vermek iktizâ ederdi ammâ, şeyini şey etdiğimin şey ve şeytan dünyâsında herşey yazılamıyor ki!…

Beştepe de, hâriciyye nâzırı diliyle “seviye mes’elesi” deyib, kibâriyyelik eylemede! Ne yapalım, mühür kimde ise Süleyman o! Hâşâ..  Süleyman Aleyhisselâm demedik!

Cennetmekân Yavuz Selîm HÂN OĞLU Süleymân Hân Aleyhirrahmeti Ve’l-Ğufrân Hazretleri, Freng gâvuru Fransuva’nın anası Sultân-ı Rûy-i Zeminden, oğlunun kurtarılmasını isteyince, kadına bir mektub yazar! İşte o cevabî mektûbu hatırladım ki, Şerîat ve onun verdiği asâlet ve adâlet, mürüvvet ve celâdet ve şahsiyet, dünyâ durdukça  bu mektubla dahî insanlığa bir ders-i ibret ve hikmetdir!. Nerde Osmanlıdaki minârenin tepesi, nerede Trump denen turp suyu dünyâsındaki kuyunun dibi!

Mukâyese edebilen etsin!

Bu millet-i İslâmiyye’yi bilhassa 96  yıldır Haçlı ve kabuklu bâtıl Batı zâlimlerine TAPTIRAN içdeki ajanlar, hâlâ daha kuyruklarını kısıb kenarda çöreklenecek vaz’iyyete getirilemedi! Onlara hâlâ politikacı ni’metleri gökden bıldırcın gibi yağıyor, kimilerine ise 600 tanrı arasında ve politikacı dinsevmezler tarafından (tanrılık) ve teşri’ makamları ve bol maaşlar verilib, “Daha derin ve alenen hâinlik yapın” diye diğer tanrıların bütün imkânları boca ediliyor!.

Dembokrasi adına bu (kene.likleri), bu halka zorla dayatanların encâmı bakalım ne olacak?

*

Pek bîkes, nâçâr ve garib kalmış, başsız, himâyesiz, Kıyâmet’i bekliyen Dünyâdaş ve Âhirzemândaşlarım!

Dünyâ, insî şeytanların elindedir. Allâhsızlık her mekâna çakılmışdır. Bu şeytanların sistemlerini zerresine kadar nasıl “LÂ İLÂHE….” diyerek reddediyorsak, onlar da bizi zerre kadar anlıyamazlar… Şeytânî akıl ile Vahye dayalı akıldan, biribirine daha zıd hiçbir şey tasavvur edilemez!

Büyük Müfessir Merhûm Muhammed Hamdi Efendi Hazretleri, bakınız, bu halkı Batı kâfirlerine TAPTIRAN ajanlar ile TAPTIRILAN Batılı TANRILARI nasıl kaleme almış:

“Târih gözden geçirilirse, kâfirlerin, zâlimlerin ellerine düşürdükleri istiklâllerini gâib etmiş MÜSLÜMANLARA, HATTA HÜKÜM ve AHİDDEN SONRA (Bizden: Evet AHİDDEN SONRA… Bazı sal.k politikacılar, son anlaşmanın 13 maddesine ve Nato’nun, 5. Maddesine gâvurların sâdık kalacakları zannına sâhib olacak kadar zavallıdır. Evet, kâfirlerin AHİDDEN (anlaşmadan) sonra bile) elleri ve dilleriyle yapdıkları kötülükleri, işkenceleri, hakâretleri, zulümleri, alçaklıkları, iftirâları, tezvirleri, taarruzları ÖYLE FECİ’, ÖYLE ÇİRKİNDİR Kİ, okuyanların bile nasıl TÜYLERİNİ ÜRPERTİB NASIL VİCDANLARINI SIZLATDIĞI GÖRÜLÜR. İNSAN OLAN ONLARIN TASAVVURUNDAN BİLE TİKSİNİR. (……) VE ARZU ETMEKTEDİRLER Kİ HEP KÂFİR OLASINIZ!….dünya hayâtı her ne olsa geçer, fakat küfrün cezâsı olan azâb-ı ebedî tükenmez.”

Merhûm Müfessir devamla şöyle buyururlar:

“….EBEDÎ HAYÂTIN MİFTÂHI OLAN ÎMÂN Nİ’METİNİ GÂİB ETMEK KADAR BÜYÜK MUSÎBET TASAVVUR OLUNAMAZ, KÂFİRLERE (Bizden: Haçlı beşerî sistem ve ideolojilerine, HEYÂKİL VE ANITLARINA) MAHKÛM OLANLARIN İSE, ERİNDE GECİNDE O MUSÎBETE GİRİFTÂR OLMALARI TEHLÜKESİ AĞLEBDİR. …… içlerinde bulunan bazı akraba ve evlâd dolayısıyla o düşmanlara mevedded ilkâ ve ısrâr edenlere gelince, buna şöyle buyruluyor (………) size ne hısımlarınızın, ne de evlâdlarınızın aslâ menfaati olmaz—onlar sizi, yapdığınız GÜNÂHIN CEZÂSINDAN KURTARAMAZ. (…..) KIYÂMET GÜNÜ ALLÂH ARANIZI AYIRIR. ZİRÂ (……) ÂYETİ MU’CEBİNCE O GÜN KİŞİ KARDEŞİNDEN VE ANASINDAN, BABASINDAN VE ZEVCESİNDEN VE EVLÂDINDAN KAÇAR. Burada, harbin mağlûbiyet ve felâket günleri de Kıyâmet gününü andırdığına bir işâret vardır. (…..) ve Allâh hep amellerinize bakar. Ona göre mücâzât ve mükâfât eder, yoksa EVLÂD VE AKRABANIZA GÖRE DEĞİL. O HALDE ALLÂH DÜŞMANLARINA DOST OLANLAR ALLÂH DOSTU OLAMAZLAR. ONUN İÇÜN MÜ’MİNLER EVLÂD VE IYÂL HATIRI İÇÜN ALLÂH DÜŞMANLARINI DOST YERİNE TUTMAMALI, BÂHUSUS HARB HENGÂMINDA ONLARA MEVEDDETLE SIR KAÇIRMAKDAN ÇOK İHTİRÂZ ETMELİDİRLER.” (Tab’-ı evvel, c. 7, s. 4899-4900)

Ey, Allâh Azze ve Celle’ye yani O’NUN “SEMÂVÂT VE ARZ DEVLETİNE” karşı TERÖRİST dünyâ!

Terörist arayanların tamâmı da aynaya bakmalıdır. İşte DEVLET ve işte o DEVLETİN RABBİ, TEFSİRDE ŞÖYLEDİR:

“BÜTÜN SEMÂVÂT VE ARZ  D E V L E T  VE MEMLEKETİ MÜSTAKİLLEN ALLÂH’IN MÜLKÜDÜR!.” (Tab’-ı Evvel, c. 2, s. 1255)

DEVLET VE ONUN REİSİ KİMMİŞ HÂLÂ DAHA ANLAMADIKSA, AZRÂİL ALEYHİSSELÂM HULKUMUMUZA ÇÖKÜNCE HİÇ ŞÜBHE ETMİYELİM Kİ ÇOK İYİ GÖRECEK VE ANLILACAĞIZ. Nokta.

*

Dünyâ çapındaki asıl “ŞİRK terörünü” göremiyen Görmezdaşlarım!

Allâh Azze ve Celle’ye karşı teröristlikden kurtulmayan  bu dünyâ, kendi “sanal, kanal ve aval” dünyâlarında terörist diye zırlamakdan, hırlamakdan ve dırlamakdan kurtulamaz! Bu kat’îdir, bu böyle biline! KÂİNÂT DEVLETİNİN RABBI, HAKÎKÎ DEVLETİN HÂLIKI AZZE VE CELLE HAZRETLERİ böyle buyuruyor!

Nasîbi olan anlasın!

Ey, dünyâ müşrikîni!

Medeniyetiniz, insan haklarınız, hümanistliğiniz, feministliğiniz, dembokrasileriniz, repüblicalarınız, ılmâniyyeleriniz (lâyıklıklarınız); Fettoşist, mezhebsiz, dinsiz, münâfık, telfikçi ve diyalogcu gâvurların ağzına verdiğiniz “EVRENSEL DEĞER ve CİĞERLERİNİZ”; politikacı gerzeklere yedirib içirdiğiniz BM ve Nato-Feto baldıranözü zehirleriniz; diplomasi, dembokrasi, bürokrasi, şefokrasi, teokrasi ve bilmem ne ve ne “b.krasilerinizin alayı”; milletlere aşıladığınız heykelokrasileriniz, putatabokrasileriniz, homobokrasileriniz, orosbokrasileriniz, lezbibokrasileriniz, KADEH’çi karıbokrasileriniz, MORTÇALIbokrasileriniz, sözlem ve özlembokrasileriniz, teknobokrasileriniz ve daha ne kadar iblislikleriniz varsa, topu da mahv u perîşân olsun; hâkile yeksân olsun; canları cehennemin dibini boylasın; Hâlık Teâlâ ve topyekûn mahlûkâtın LÂ’NETİ ebediyyen bütün bunların, tâğûtların, şirk yasa ve kânunlarının, sistem ve rejimlerinin; zulüm, tuğyân, azgınlık, kudurganlık, kuduzganlık, kuburganlık ve hukuksuzluklarınızın; decâcile, cebâbire ve zalemenin üzerine olsun!

Aslında gayr-i askerî ehâliyi havan mermileri ile vuran, PKK ve yandaş ve kandaşları değildir; Haçlı Bâtıl Batı güdümündeki paralı kâtiller eliyle  bizzat ve gene BA-TI-DIRRR!

Ey, Popolitikacılar!

Merdçe ve erkekçe düşmanı gösterin!

İngiliz beslemesi DEAŞ, ABD beslemesi YPG ve topunun yani “koalisyon kâtilleri” olarak beslediği PKK ve FETOKA gibi kiralık bütün cânîleri hedef göstermez de, devlet terörizmaları ile kirâlık dünyâ teröristlerini gözlerden ve idrâklerden kaçırırsanız, belâdan kurtulamazsınız!

Bin kere de tekrar etmiye değer ki, “Osmanlı torun-torbasıyız” diyenler, ecdâdına hürmeten ve “aslımı inkâr etmemeliyim” diyerek, “Ayıdan post, Moskof’dan (GÂVURDAN) DOST olmaz” diyebilmelidir!.

“14-15 asır evvelki hükümleri bugün kalkıb artık UYGULAYAMAZSIN, YOK ÖYLE ŞEY!” denirse, bu, ALLÂH Azze ve Celle’ye karşı nasıl terör olmaz? O zaman da hiç kimse, ne Soçi’yi ne Astana’yı takar ve ırgalar! Atdıkları imzâları da oralarıyla siler, hâince yok sayar, birilerine de bol bol nanik yaparlar!.

Şii hâinler, şimdi Acemistanda “Güzel Ankara” aleyhinde yollara dökülmüş, Osmanlı’dan bergüzâr veya kopyalanmış veya intihâl edilmiş HİLÂLLİ kadîm ümmet bayrağının üzerinde tepinerek, onları parçalayıb üçlü kankalığın (!) içine ediyor!

Hani bu sarık-cübbeli, mut’acı ve sünnî dünyasına “Yezîdî” diyen pezev…ler Soçi’den ve Astana’dan müttefik ve mültefitlerinizdi! Bir araya gelince sarılıb öpüşdüğünüz adam ve madamlardı!

Ulan oğlum!

Siz hiç mi târih okumaz, ecdâdın bunca doğulu ve batılı gâvuroğlu gâvurlardan çektiğini hiç mi görmez ve İBRET almazsınız!. Anadolu 4 CİHETDEN ÇEPEÇEVRE ABLUKAYA ALINIYOR!

ABD şeytanı, Pense’sini, ensesini, kargaburnunu, Pompeo-Pompei ve Sodom ve Gomore’sini hangi iblislik içün, hangi terör avukatlığı içün Ankara’ya gönderdi, bunu cihân biliyor da sen mi bilmiyorsun?!

Moskof hani Soçi’den can-ciğer kankaydı!. “Küffâra İnanmayın” diye 1500 senedir Kur’ân-ı Azîmüşşân ecdâd ağzıyla bağırırken bunları duyma, üçbuçuk “danışman ve sıvışman, sözcü ve hötcü” zibidisi fısfıs etsin, onları dinle!.

“14-15 asır evvelki hükümleri bugün kalkıb artık UYGULAYAMAZSIN, yok öyle şey!” dedin mi, artık kimse de “uygulıyamaz ve duygulıyamaz” mı olacak?  Anadolu’yu kuşatan gâvur dünyâsı da,  der’akab “Osmanlı Kâbusu” görmez ve altını ıslatmaz, rahata ermiş mi olacak?!

Sen ne kadar Haltettinî “Süslümanlık” hesâbına “güncelleme” hevesâtıyla bayrak açarsan aç, iç ve dış gâvuristan, senin Süslümanlığını “Müslümanlık” olarak telâkkî etmiye devâm hınzır gibi devâm edecek; ve alayı da “Müslümanlık DÜŞMANLIĞINDA” birleşerek bir HAÇLI SÜRÜSÜ peydahlıyacakdır!

Bu i’tibarla, buna ve 15 Temmuzlara “darbe” denilemez; “Haçlı Seferi” denir!

Halkı uyutmayın, yeniden MÜSLÜMANLIĞA dönmeden ve îmân-ı şer’î ile îmân etmeden, teşhîsi tam koymak muhaldir, tedâvîyi yapmak muhâldir; yatalak ve komada kalmak mutlakdır!

İster inanın ister inanmayın, ayaklarınız gökyüzünde, başınız yerin dibinde kalır, mezârınızda bile bu hâlle çakılır, belli olmaz âlem-i berzahda bile böyle Kıyâmet’i beklersiniz! 

Allâh Azze ve Celle, gavurları, kedinin fare ile oynaması gibi MÜSLÜMANLARLA veya  müslüman bakıyesi Süslümanlarla oynar hâle getirirse, cürm-i azîm,  kulların, “Senin dînin bugün uygulanamaz” diyerek, RABB Teâlâyı beğenmemelerinde aranmılıdır ki, başka her söz bâtılın ta kendisi bilinmelidir…

Kalın Saflıcakla!

(Mâba’di var)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir