Demokrasi İşleri Başkanlığı = DİB İle, İslâmiyyet’i Tasfiye…
21 Eylül 2017
-2- Mukaddes Şerîat Nikâhına Ve Teaddüd-i Zevcâta, Layikler Neden Burnunu Sokar?
29 Ekim 2017

MUKADDES ŞERÎAT NİKÂHINA VE TEADDÜD-İ ZEVCÂTA, LAYİKLER NEDEN BURNUNU SOKAR?

(1)

Tâhir MÂHİR

13/10/2017 günü Bay Erdoğan, Sarayında İl Başkanlarına konuşurken birçok şeyi biribirine karıştırdı; ve en doğrusu Hakkı bâtılla (telbîs) etdi. Artık bunlara ehâli-i etrâk ve ekrâd da, kendisi gibi alışdı ve inanmaya başladı!

Şimdi imam nikâhından sonra bir de “Müftü Nikâhı” diye bir şey uydurdular… Sanki “Lâyık bir devletin veya rejimin iftâ’=fetvâ makâmı” varmış da, “Müftîsi” de olurmuş gibi!..

Fevkal’âde gülünç ve abes şeyler…

İslâmiyyet sâhibsiz olunca, ortamalı bir arsada top oynar gibi 94 senedir; hatta 1908’den i’tibâren 109 yıldır, önüne gelen parti-pırtılı lâyık ve cumbokratik iktidârlar onun üzerinde top oynuyor!. Aslında top oynamak çok hafif kalır, resmen (Kumar) oynuyorlar…

CHP, 10/10/1926’dan i’tibâren “İsviçre Medenî-Kilise Kânûnunu” sırf İslâm Hukûkunu ortadan kaldırmak içün tercüme edib, “Türk Medenî Kânûnu” kılıfı içinde, ehâlîye zorla ve cebren; ve o zamanın (Şeflik diktatoryası ma’rifetiyle) ve İngiliz güdümünde ölümüne dayatdı… Şimdiki AKP ise, gûyâ, “Müslümanım” diyenleri ayakda uyutmak ve (2019 oylarını devşirebilmek) içün, o kilise kânûnunu “Müftülük(!)lerinde” de kıyıb kıymalıyarak ehâliye yedirecek! Böylece, “Dînî (!) Nikâhı” da onunla beraber bir çırpıda çıkarmak manzarasıyla gözkülleyecek!

Bu da AKP iktidârının “2019 Seçim yatırımı” ve kataküllisi…

Sanki İsviçre Kilise-Papaz nikâhı, lâyık cumbokrasi püftülüklerinde kıyılınca, o, (Hâşâ) “Kelime-i Tevhid getirib MÜSLÜMAN nikâhı” olacak!

Heykele mozolede rükû’ edince putperestlik; Püftülük bağçesindekine rükû’ edince (Hâşâ) Hakkperestlik mi olacak!?

Bankadan para çekince fâizi haram; DİB bilmem ne vakfı kasasından çeken çekince, (Hâşâ) helâl mi olacak!?

Manukyan’ın orda uçkur oynatınca haram, Püftülük avlusunda oynatınca (Hâşâ) helâl mi olacak!?

Korkmayın, sessiz ve içinizden söylemeyin, biz cihânın gözüne ve kulağına sokacak kadar yüksek sesle bağırıyoruz:

“Çüşşşşş!”

Müskîrâtı meyhânede içersen haram; Püftülük yemekhânesinde kafaya dikersen, (Hâşâ) helâl olacak öyle mi!?.

Haçlı Batı Câhiliyye Cehâleti yani (Muâsır edeniyyet) her yeri kaplayınca olacağı budur!..

Bu politika paçozları “Şer’î nikâhın şartları olmadan MEŞRÛT VÜCÛD BULMAZ” kâidesini bilmiyorlar mı?. Bilmez olurlar mı hiç, bunlar bilir de, ehâliye bildirmezler! Bunu, püftülükleri ile bir güzel ketmedenler; kendi lâyık ve cumbokratik müctehid (!) imamlarının bu kabil ictihad(!)larına, en doğrusu (Teşehhîlerine), “Ruhbân Sınıfının” kısm-ı a’zamını da inandırmışdır!. Zaten pek çoğu, hatta bütün cumbokrasi müctehidîni, “Din değişim ve dönüşümü” içün yetiştirilmişlerdir… Bu “Din Görevlisi=Ruhbân Sınıfı”, “Diyalog İşleri Başkanlığının=DİB’in” ve İlhâdiyyât Fak.’lerinin, lâyık devletin yayık tezgâhlarında çalkalanarak elde edilmiş bol köpüklü meşrûbâtdır!

Hatırlatalım, ne demişdi sâbık DİB’larından (Y.rdakoğlu) veznindeki Bardakoğlu:

“Artık dîni ve dindarlığı geçmiş dönemlerde yazılmış kitabların satırları ve formatları içinde değil, dünyaya bakarak yeniden inşâ’ etmek ve ona göre çizmek istiyoruz!”

Bu cümle, 1924’den beri DİB denen yerin bütün röntgen filmini ortaya koyan (Müthiş) bir cümledir…

Bundan a’lâ ve muallâ i’tiraf ve sırrı ifşâ mı olur?. 15 asırlık dîni ve dindarlığı ve onun nikâhını sallayıb atarsın, yerine de İsviçreli papazın nikâhını, İngilizin gönlünü etmek üzere onun yerine oturtursun; ondan sonra da nesebi belli buz gibi Osmanlı torunları ile aziz vatanı bir başdan öteki başa donatır ve “Terörün” de anasını bellersin!

Nasıl?..

Sadede gelelim:

İşte buna, “Öz vatanda dört dörtlük parya” oluş denir!

Ehâli-i etrâk ve ekrâdın bin yıldır nesebini ta’yîn eden ve zinâ gibi bir âfet ve lânetlinin kökünü kurutan ALLÂH Azze’nin nikâhı, Beştepe’de artık “Kayıd dışı” olarak dile alınıyor; yani “Merdivenaltı îmâlâtı” veya “Kara para” der gibi dünyâya i’lân ediliyor!. Halbuki:

“Bu nikâhı yaptırmadan yaşıyorum; ve çocuklarımı da bu nikâhla kazanmadım!”

Diyebilecek bir devletlû, âtıfetlû, semâhatlû ve iffetlû devlet ricâli varsa, işte meydan, söylesin ve cihân da çift kulağıyla duysun!.

Hodri meydân!

O zaman hiç kimse, Allâh Azze’nin mukaddes ve muazzez nikâhına “Kayıt dışı” gibi bir sıfat biçerek onu aşağılamasın! Yoksa, toprak altındaki 1500 senelik yüzbinlerce ulemâ, şühedâ, ve evliyâyı; milyarları bulan mü’minîn ve mü’minâtı ve kendi kendilerini aşağılayanlar piyasayı doldurur ki, bu da nasıl bir zillete müncer olur, aklı ve zerre miskâl îmânı olan düşüne!

Nice cumbokratik layık başlarla kralları, Cennetmekân Abdülhamîd Hân Hazretleri ile deng tutub mukâyese ve “Ülülemr” ilân eden sarıklı cübbeli soytarılar bile, aksi hâlde, kendilerini isnâd edecekleri sahih neseb bile bulamıyacaklardır!

Gerçi Allâh nikâhını 109 yıldır hele hele 94 yıldır, Lozan’daki İngiliz’in güdümünde ortadan kaldırmayı, İslâmiyyet’i yok etmekle müsâvî görenler, bugün de mevcûddur; ve bunlara, DİB kürsü, minber ve mihrablarında, İlâhyapyat fakülteleri bünyesinde pek mebzûl rastlanmaktadır!

Bu işin duâyenlerinden (Hal.ettin Karaman..s) nâm hocaları (Müctehidleri!) 43 sene evvel yazdığı kitabında bu işi tâ o zaman karara bile bağlamışdır!. Bahis mevzuu “Mukâyeseli İslâm Hukûku” nâm kitabdan, biribiri ardınca (Mütevâliyen) gelen 3 cümleyi aynen iktibâs edersek, pek münkirâne ibârelere de rastlamak zorunda kalınacakdır!

Okuyalım:

  1. Cümle:

“Esas ve şartlarını dînî nassların ve bunlara müstenid ictihadların tesbît etmiş olması, evliliğin dînî bir akid olmasını icâbetdirmez.”

  1. Cümle:

“İslâm’da ruhbanlık ve din adamlığı gibi bir mukaddes sınıf mevcud olmadığı gibi, evlenme akdinin imam tarafından veya câmide yapılması da ŞART değildir.”

  1. Cümle:

 “Bugün belediye dâirelerinde kıyılan nikahların çoğu—süt akrabaları arasında evlenmeler, iki şahidin de kadın olması gibi bazı istisnaları bir tarafa—İslâm hukûku bakımından da MUTEBER bir evlenmedir.” (İrfan Matbaası, 1974, s. 236)

1974’deki Şerbakan-Cücevit koalisyonu senesinde basılan bu kitabın, şu 3 cümlesini kâriîn-i kirâmın kolay anlaması içün teşrih masasına yatırıb, verdiği mesaj ve sinyalleri, “Püftü Nikâhı” diye bir uydurmanın “Çelik zırhlı âfâkını” delik deşik ederek bir görüverelim:

1) 43 yıl evvel bu ibâreyi kendilerine okuduğumuz Merhûm Üstâdım Necib Fazıl Bey, Merhûm Ahmed Davudoğlu Hoca, Merhûm Enver Baytan Hoca, Merhûm Süleyman Hilmi Efendi Hazretlerinin bazı talebeleri, Merhûm Sadreddîn Yüksel Hoca ve bazı müslüman muharrirler, bu satırları görünce şaşırmışlar; ve bu ecâib ve gayr-i ilmî ve 15 asırdır aslâ tecvîz edilemiyecek nevzuhûr satırlara pekçok ve şiddetli reddiyeler yazmışlardı…

2) Efgânî-Abduh gibi masonlarla onların telfikçi çırağı Reşid Rızâ’nın çizgisine sımsıkı bağlı ve perçinli olan H. Karaman, bâlâdaki 1 ve 2. Cümlede “Şer’î Nikâh yerine evlilik” diyerek ürkekçe minder dışına kaçmayı gözlese de, niyyetinin “Şer’î nikâh” olduğu, müteakıb 3. Cümledeki “Nikâh” kelimesiyle  apaçık sırıtmakda; ve nikâh mızrağını çuvala sığdıramayıb, onu yırttığı ve parçalayıb paçavraya çevirdiği görülmektedir…

3) Husûsî yetiştirilen Karaman, Rasûl-i Rusül Aleyhissalâtü Vesselâm zamanından beri 15 asırdır bütün fıkıh müdevvenâtında, diğer bütün “Akidler” gibi “Akd-i şer’î” olarak geçen nikâhın, (Akid olmadığını) ileri sürüyor ki, bu, “Bu kadarı da olmaz” dedirten, arz kadar iri, göz göre göre bir tahrîf ve inkârdır… Bir tek misâl vermek icâbederse, Büyük Osmanlı Fakîhi Merhûm Muhammed Zihni Efendi Hazretleri’nin muhalled te’lîf eseri “Nimet-i İslâm” nâm FIKIH kitâbının Osmanlıca tab’ında ise, H.K’ın tam aksine söyle buyrulur:

“NİKÂH: Kasden milk-i mut’ayı müfîd olur BİR AKİDDİR.”

(Bâb-ı Vâlâ-yı Fetvânın Tasdîki ve Maarif Vekâlet-i Celîlesinin fî 14 Muharrem 1324 Târihli ve 493 numaralı ruhsatnâmesi ile Şirket-i Mürettibiyye Matbaasında Tab’ olunmuşdur, kısm-ı sâlis, s.13)-(Lâtince hurûfatla 1976 İstanbul, Salah Bilici Kitabevi, s. 612)

15 asırlık Şer’î AKİD, 1974’de, apaçık görüldüğü üzere H.Karaman nâm ilâhiyât parafesörü tarafından “Akid olması icâbetmez” denilerek, dudak uçuklatan bir inkâr ve tahrîfe tâbi’ tutuluyor…

(Mâba’di var)

İntişârı: 17.10.2017 / 23:46:54

2 Comments

  1. ensar dedi ki:

    Laiklik adına “müslümanım” dedirtilerk dinsizleştirilme faaliyetlerini, gözler önüne seren gayet mükemml ve musahhah bir makale. Tebrikler ve dualar.

  2. ibrahim dedi ki:

    Bu gün dışı İslam içi laik, zehirli meeyvelerin tohumu, anlaşılıyorki seneler önce H.KARAMANL.S denen ş.ytan ve avaneleri tarafından atılmış.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir