Laik (Demb.kratik Cumb.krasi’nin) 1924 doğumlu Diyânet’i, şimdi “İsrail Yahudileri EZÂNI YASAKLIYOR” diye neredeyse harakiri yapacak, orasını burasını yırtacak!. Politik keferandum ve seferandum hesabları herkesin aklını başandan almış, milleti mankurtlaştırmaya doğru yol alan alana… Politikacılarda (yalan-iftirâ) sebil…
Evet mi, hayır mı?
Ulan iki tarafa da inad, ne evet ne hayır!
İkisine de LÂ… Var mı diyeceğiniz!. Dembokrasiniz, cumbokrasiniz, laikliğiniz, lâklâkiyyetiniz ve bütün fırıldaklarınız batsın!
DİB, ezan diye kükredi ya, “aman ne aslan şeymiş” diyenler de var!. Garib gurebâ ne bilsin derinlerdeki hesabları!
Biz de birileri gibi “Aman ne Müslümanmış bu sarık cübbeli laik Diyânet, aman ne Müslüman, şaşırdık!” mı desek hatır içün!?.
Yoksa şöyle mi zırlasaydık:
“Biz hiç de böyle bilmiyorduk, bunlar dört dörtlük din iman adam ve madamları imiş yahu, baksanıza ezânımıza ölesiye hatta geberesiye sâhib çıkıyorlar!”
Yiyene!
Bugün yahudi çıfıtlarına karşı “ezan olmazsa olmazımızdır” diye ayağa kalkıb KIYAM eden bu DİB, kuruluşundan 8 sen sonra aynı EZAN 18 yıl YASAKLANINCA, neden “Dilsiz şeydan olub haksızlık karşısında susmuş!”
Neden?
1924’den tam 8 sene sonra 18 yıl susmak!
Şimdi “Ezan” diye avaz avaz bağırtıyı hadi yiyin!
Tam 85 yıldır bu DİB denen yer, EZAN’dan sâbıkalıdır…
Mücrimdir…
Suçludur…
Hiçbir sözüne inanılmaz ve güvenilmez!. Şehâdeti fâsiddir, merduddur!
Pensilvanya İblisi gibi derhal hesâba çekilmelidir!
Ah, çekecek adam gibi adam olsa da çekse!. Bu DİB’çilerin de “Pensilvanya iblisindan altda kalacak yeri yokdur!” desek çok mudur? 50 yıl FETO yahudisinin değirmenine su taşıyanlar kim?. Şimdi İsrail yahudisine kafa tutanlar öyle mi?
Vay yanar dönerler vay!
Bu DİB denen yer, Türkiye’de 1932’den 1950’ye kadar tam 18 yıl EZAN YASAKLANDIĞI içün neden susmuş da, şimdi İsrail kefereleri önünde ayağa kalkdığı gibi, mış gibi, neden o zaman sesini yükseltmemiş; “Haksızlık karşısında susanların dilsiz şeytân” olduklarını âmir Hadîs-i Şerîfi hiç duymamışlar mı?
Amigoluğu bırakalım mollalar!
Şovmenliği bırakalım Oryantalist Çömezler!
Çakma kurşun asker veya mürid-tirit olunmasın!
Tiribünlere oynamalarınızı artık anlamıyacak ve sesini yükseltemeyecek kadar pısırık bir müslüman kitlesi yok karşınızda!
Keferandum ve seferandum yaklaşdıkca, sarık ve cübbeli katakülli faaliyyetleri de hız kazanıyor cidden!
DİB’çiler! Duydunuz mu?
İmam-i Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed-i Fârûk-i Serhendî Kaddesallâhu Sırrahul Âlî Efendimiz Hazretlerine şu aşağıdaki iftirâ ve hakâretleri yapan siz, DİB çakmaları!
Hiç îmân endîşesi çekmeden “Mektûbât-ı Rabbânî’yi Tahrîf” etdiğinize göre, “Laik dem.okratik cum.okrasiye” çok iyi (îmân) etmiş olduğunuz anlaşılıyor! Buna bir şey demesek de, “DÎN Büyüklerimize hakâret ederseniz”, biz de size lâyık olduğunuz gözle bakar ve neyi nasıl diyeceksek der; ve sizi Allâh Azze’nin adâletine havâle ederiz!.
Sizin 94 yıldır İslâm Milleti nezdinde ne kadar veya kaç gram kıymetiniz olduğuna; ve kaç ton tâğût yandaşı bel’amlar bulunduğunuza, sanki cihân (şâhid) değil öyle mi?.
İmâm-ı Rabbânî Hazretlerine hakâretinizin size neler ve hangi istikbâller getireceğine uzun uzun işâret etmeden, iftirâ ve hakâretlerinizin vesîkasına geçib iğrenç mâ’rifetinizi görelim:
“Akıl hocası İmam-ı Rabbani olanın vay haline!
Tarikatvari tüm cemaatlerin İmamı Rabbani ve Mektubat’ından etkilendiği inkar edilmez bir gerçektir. Oysa incelenecek olursa Mektubat, İslam’ı yaşamaktan çok İslam görüntüsü altında Müslümanı İslam’dan uzaklaştıran bir kitaptır. Bunun en açık delili ise Mektubat’tan etkilenenlerin ümmetten zihnen kopuşu, ayrı bir grup oluşu, fırkalaşmasıdır.”
(14 Aralık 2016 Çarşamba 20:17http://www.dinihaberler.com/imam-i-rabbani/akil-hocasi-imam-i-rabbani-olanin-vay-haline-h101702.html)
Müslümanın akıl hocası olmaz, mürşidi olur, hocası olur!.
Sizin, “Oryantalist Çömezi, akıl hocası bile olamayan akıl kaçkınlarınızın” küfr ü dalâl ve nifakları her gün ortalığı ufûnet çukuruna çevirirken, bu ne edebsizlik böyle!
4 asırdır ümmetin, O’nun büyüklüğünde, ilmi, irfânı, Şerîat ve Tâsavvuf’daki cihân çapındaki otorite ve erişilmez liyâkat ve derecesi üzerinde ittifâk etdiği apaçık ortadadır. O Müceddîd-i Elf-i Sânî İmâm-ı Rabbânî Hazretleri, Sizin hangi menfaatınızı yerin dibine geçiriyor; veya hangi küfr ü dalâletinizi ateşe veriyor ki, 4 asır sonra kabr-i şerîfindeki o Allâh Dostunu arkasından hançerliyeceğinizi vehmedib, iğrençce höykürmeye başlıyorsunuz?.
Gıybetler, yalanlar, iftirâlar ve hakâretler yağdırıyorsunuz?.
Hangi dînin icabı bunlar?. Siz, hangi ahbâr ve ruhbân sınıfındansınız?
AKP ve onun hükûmeti zamanında şımarıb azarak, yukardaki o, alnınızın ortasında ebediyyen (kara leke) olarak taşıyacağınız satırlara, kırılacağını hesâb etmediğiniz eliniz ve kaleminizle nasıl utanmadan parmak basabiliyorsunuz?. İbn-i Teymiye kaynaklı ne kadar vehhabîmeşreb, selefîmeşreb ve IŞİDKEŞ kelleli herif var, onların üfürüklerini millete yazı diye okutmaya utanmıyor musunuz?. Bu kendi ayağınıza kuşkafalı kurşun sıkmaların, Tavil Tayyib Paşa Devr-i Saltanatına fâidesi de oluyor mu?
Evet, 15 Temmuz Haçlı Seferi fâciasından 5 ay sonra, böyle nâneler yeniyor!..
Oryantalist Çömezler!
O gece sizin, ödünüz nerenize karışıyordu? Devletliler?. Hökûmetli Görmez’ler, Körler, Bel’amlar?
Fırtına dinince, ALLÂH demeyi unutub, yerine kin ve düşmanlık tohumlarını ekince bunun nerenize fâidesi melhûz? Beyninizi işletdiniz mi, sonra neyi biçeceksiniz?
“Bu kudurmuş Feto Haçlı iblisi cebhesinin katliâmından kurtuluşunuza”, böyle mi şükrediyorsunuz?Toprak altı ve toprak üstü yüzmilyonlarca müslümanın gönlünde taht kurmuş bir İslâm Başbuğu O İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî Hazretlerine böylesine iğrenç hakâret, yalan ve iftirâlar savurunca mı, Allâh Azze ve Celle’ye (şükretmiş-hamdetmiş) olacaksınız?.
Siz kimsiniz, nerenin, hangi mıntıka-yı memnûanın nesisiniz, necisiniz?
Sizin, Müslümanların Din Büyükleri ve Önderlerinden ne alıb veremediğiniz var da; onlara böyle iftirâ ve hakâretler irtikâb ediyorsunuz? Hıristiyan ve Yahûdîleri bırakıb Müslümanları böyle tâciz ateşine tutmak, çok mu hoşunuza gidiyor?. Siz Müslüman mısınız?. Haçlı gâvurlarının müslüman coğrafyası ile gâvurca uğraşdığı şu günlerde bir de siz uğraşmasanız olmuyor mu?. Ama siz böyle yapdıkca bir yerlere haçlı Avrupanızdan (nasıl belâlar yağıyor) görmüyor musunuz? Siz, GÖRMEZ misiniz?. Hollanda kâfirleri Türk Konsolosluğuna 30 metre kala Türk vekîlesinin önünü atlı polislerle kesib hudud dışına atarken, bu rezilliklerin altında kimlerin günahları yatıyor; ve İslâm Büyüklerini tahkîr eden hangi müslüman görünüşlü kefere ve fecerelerin cürümleri böyle sıkıntı ve belâları tetikliyor, hiç düşündünüz mü?. Narkozlu beyinlerle düşünemiyor musunuz?
Hiç Allâh Azze’den korkmuyor; ve kullardan da utanmıyor musunuz?
Böyle mezheb ve tasavvuf münkiri kalemleriniz, hakâret ve iftirâlarla Müslümanların Din Büyüklerini karalayınca, Müslümanlar, onları hemen bırakıb sizin peşinize düşecek, size bağlanacak, gönüllerini size açacak, sizin aşkınızla yanıb kavrulacak ve ciğerleri kebâb olacak öyle mi?
Oha!
Çüşşş!
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri’ne taşıdığınız buğz ve adâveti, başka kimlere taşıyabildiniz?!. Bırakın Kedicikli Adnan’ı şunu bunu, 52 senedir Vatikan hesâbına İslâm’ı kemiren yahudi Feto Eşkıyâbaşını bile böylesine hedef tahtasına oturtmaya yüreğiniz yetebildi mi!? Tam tersine onunla, 45-50 sene ortaklık, şeriklik ve sevidaşlık eylediniz!
Yalan mı?
Amma Târih bu yapdıklarınızı; ve daha nice yapmadıklarınızı da yazacak!
Ânı yaşayıb, istikbâli GÖRMEZ olsanız da, âtî sizi çok güzel yakalayıb görecek!
Müslüman, eğer dünyâdaki tâğûtların ne (b.kdan) şeyler olduğunu bilen bir müslümansa, tahâreti, guslü, abdesti, ve îmânı olanları çok iyi tanır; ve onları, din önderi bilir; ve onlarla, onlara tutunarak, Rasûl-i Rusül Aleyhisselam’a ve ALLÂH AZZE’ye müntehî olur…
15 asırdır müslümanların dinde usûl ve üslûbu, bu NEBEVÎ çizgidir… Siz gidin, kendinizi, dîni bilmeyenleri aldatıb kandırmakda kullanın!. Bizim DÎNİMİZE karışmayın; biz sizin “KULATAPIŞ” DİNİ OLAN DÜZİNELERCE DÎNİNİZE, MİLYONLARCA HEYKEL VE TAPINGAÇLARINIZA KARIŞIYOR MUYUZ!?xx
Siz, mukaddes ve muazzez dînimizin her noktasını, binbir bahâne ile İ. Teymiye’den ilhamlarla tersden alarak, Müslümanlara meydan okuma fıtratınızı, iblise rastlarsanız bir tahkîk ve istintâk etseniz!. Belli olmaz belki kârlı çıkarsınız! Hiç değilse bir deneyin, bir kaybınız olmaz!…
Fotoğrafınızı görmüş olursunuz, belki kendinizi tanımaya vesîle olur!
Siz, kimsiniz Allahaşkına?
Haddinizi bilin derdik ammâ bu, “îmânı, sahîh olana” denir, değil mi görmez’ler?
Biz İmam-ı Rabbânî Kaddesallâhu Sırrahul Âlî Hazretleri ile aranıza daha fazla girmiyelim; O’nun RUHÂNİYYETİ, (siz ne kadar bunun münkiri de olsanız) size haketdiğiniz cevâbı verecekdir!
Bekleyin!
Siz, doğruluk ve istikâmetle zerre kadar alâkanız olsaydı, dünyanın gözünün içine baka baka İsrail yahudisinin “hoparlörle okuma yasağını”, “ezan yasağı” diye cihânın gözüne sokma kataküllisine tenezzül etmezdiniz!
“Müslümanım” diyende, 5 paralık da olsa doğruluk, dürüstlük, merdlik, erkeklik ve îmân olur!
Yazık!
İsrail Yahudi münkirleri “ezanı yasaklamıyor!”
O münkirler (Diyalog rezâletinden yoldaşlarınız), saat 23’den 07’ye kadar hoparlörlerle ezan adı altındaki bilmem kaç desibellik bağırtıyı yasaklıyor!
EZAN YASAĞI YOK ÇÖMEZLER!
HOPARLÖRLE BİLMEM KAÇ DESİBELLİK ADAMIN ASÂBINI BOZAN BAĞIRTI YASAĞI VAR!
Türkiye’de aynı haltı (karıştırmayı), siz de bağırtılarla bize işkence olarak tatbik ediyorsunuz?
Yalan mı?
Deli gibi Hoparlör açılır mı çömezler?
15 asırdır bu müslüman vatanında hangi SULTANLIK, hangi HALİFELİK, böyle “mekanik-mâdenî” bağırtılara “EZAN” demiş?
YAZIR TÜRKÜ Büyük Müfessir Muhammed Hamdi Merhûm bu (bağırtı, çağırtı, çalgı ve çınlamalara, âkil olmayan zıpçıktıların nâmelerine, “cemâdât”ın çıkaracağı “savt ve aks-i sadâlara”, gramafon, radyo” gibi ıvır zıvır hoparlör benzeri âlet edavatdan SIZAN mekanik savt ve halt ne var ne yok bunların cümlesine ne denirmiş, aşağıda, sizinle beraber cihâna ders verecek!. Bu dersi sakın kaçırmayın, adam ve madam gibi dikkatlice ve mutlaka edeb hamûlenizin tamâmıyla dinleyin, bakın kazın ayağı iblisin dediği gibi mi imiş!?
Ha, eskilerde, sizdeki o fırlama akıl yok muymuş?
Onlar nefs ve iblise uysalardı, elektrikli oyuncaklar yoksa da, “Megafonla” olsun sesi bağırtı hâline getirmeyi akıl edemezler miydi?. Bugüne kadar 15 asırdır İslâm Coğrafyasında, hangi kuduz kâfir eline (megafon) alıb “ezan okuyorum!” demiş!?
Dünyanın en “silgi zekâlı ve zıpkın akıllı” ana kuzuları, Oryantalist çömezleri, Keferandum şovmenleri, Fırsad kollayan ÇAKMA sicilli ahbâr ve ruhbân sınıfı siz misiniz bre?
Tiribünlere oynamaya siz devâm edin; bakalım nasıl ve nerede uyanacak ve iflâh olacaksınız?. Her hükûmetin ÇAKMA Diyâneti zâten kendisine göredir!. Hepsinin elinde de (İslâm), plastik çocuk oyuncağıdır!
Yalan mı?
Siz işte bu kafa ve bu kalb ile İmam-ı Rabbanî Hazretlerine hakâret ve iftirâ ediyorsunuz!
Doğru ve dürüst olun!. Merd ve inandırıcı olun; cihânı kendinize güldürmeyin!
Müslüman olsun gâvur olsun, hatta İngiliz olsun, ne kadar insan dürüst ve doğru olursa, o kadar kendisine “hast.r çekdirmez!”
Aksi hâlde dünya, Müslümanı-gâvuruyla sizin içün şöyle der:
“Yahudi Çıfıtının Hoparlör yasağını ezan yasağı diye dünyaya yutdurmaya kalkan TÜRK AHBAR ve RUHBANLARI; İmâm-ı Rabbânî Hazretlerini de kimbilir hangi yalan, dolan, iftirâ ve hakâretlerle gözden düşürmek istiyorlardır!”
Şeref ve haysiyetinizle böyle oynanırsa, KINA yakabilir misiniz?
Bu ezan mes’elesindeki mumunuz bile, yatsıya varmadan nasıl söndü? Bu bile O Büyük Velî’nin ilk ve en hafif tokadıdır!
Nasıl eyi misiniz?
Siz, Oryatalist ve Teymiyeci kafanızla ne derseniz deyin, elleriniz bir gün yanınıza nasıl olsa düşecek! O gün bizi İnşâALLÂH hatırlarsınız! Rabbim, canınız hulkuma gelince size bizi hatırlatsın, İ.Rabbânî Hazretleri HÜRMETİNE!
Âmin…
Hırsınızdan kıpkırmızı pancar gibi oluyorsunuz ama, sizinle bu dünyada îmân beraberliğimiz olamıyacağına göre, artık böyle…
Sadede şürû’ etdikde:
BAŞKANINIZ GÖRMEZ ADAM’IN 9 MART 2017 TÂRİHLİ HABERİ AYNEN ŞU Kİ; kana kana içercesine, siz de, politikacı, sarıklı ve laik dembokratik cübbeliler, yandaş ve yanaşmalar olarak okuyun ve iftihâr edin:
“Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, İsrail parlamentosu Knesset’te ezan yasağı tasarısının ilk oylamada kabul edilmesiyle ilgili, “Kudüs gibi Mekke ve Medine’den sonra Müslümanların en büyük merkezi, mabedi ve kutsal mekanda ezanın yasaklanması, tarih boyunca İslam’ın ve Müslümanların o topraklardaki bütün varlığını yasaklamak manasındadır. Bu kabul edilemez.” dedi.
Bu hangi sarıklı cübbeli bir politikacıya yakışır?. GÖRMEZ’inize yakıştırdınızsa, ne yapalım yakışmışdır!
DİB denen yerin adam ve madam nüfûsu!
Lütfen zerre kadar da olsa, doğru ve müstakim olun!
Yasaklanan ezan değil; 23 ilâ 07 saatleri arasında hoparlörle bağırmak yasak!
Gavur, rahatsız olur tabi, olmasın mı?
Yavrum ben bile 100 desibelin üzerindeki bağırtılarınızdan öyle bir rahatsız oluyorum ki, topunuza da bağıra bağıra beddua ediyorum!.. Benim ŞERÎATIM, “Zâlime bağıra bağıra beddua câizdir!” buyurmuş… Siz sâdece Müslümanlara değil; kamalist soydaşlarınıza da ağızlarını bozduruyorsunuz! Hem de yedinizden yetmişinize…
Sizi kim sevib tutuyor bu cihanda?. Siz kimin ahbâr ve ruhbânısınız?
Böyle ezan olmaz!
Hoparlörle ezan olmaaaz!
Müslümanları rahatsız ediyorsunuz!
Elimde imkân olsa, yalınız Türkiye’de değil; bütün arz yuvarlağında HOPARLÖR BELÂSIYLA EZAN OKUYORUM ZANNEDENLERİN 15 asırdır görülmeyen bağırtı ve çağırtılarını, vallâhi ve billâhi ve tallâhi YASAK ederim…
Anladınız mı DİB denen yerin müridân ve tirîdânı?
Mikrofonun mekanik-mâdenî sesi ile okunan şeye “ezan” denilemez… Hilâl nasıl çıplak gözle görülecekse; Mukaddes ve Muazzez Ezân-ı Mu….î de, eşŞek sesi veya mâdenî bağırtı ile değil; çıplak sesle, insan sesiyle okunacak!
Anlamadınız mı, eşŞek sesiyle değil, ÂDEMOĞLU’nun Allâh Azze’nin yaratdığı anadan doğma gelen sesiyle!
Dünyâ ne GABÎ iki ayaklılarla dolu!
Sizin yüzünüzden belâlar umûmîleşiyor!
“İfsâd-ı akîde” belâyı umûmî kılar; ve kurunun yanında yaş da yanar! Sevemediğiniz Elmalılı Tefsîni açın okuyun!. İnanmasanız da okuyun, hiç değilse belki TÜRKÇE öğrenirsiniz! Kurbağacanız biraz düşer, iyi olur!
Milletin akîdesini ifsâd ediyorsunuz!
Bu cihanda sizi ne kadar sevmiyenler olacaksa; O Büyük İMAMI da o kadar SEVENLER olacak, unutmayın!
Müteakıb yazımızda, GÖRMEZ’in gayr-i müstakim VE SON DERECE asılsız beyanlarını; ve YAZIR TÜRKÜ, YERLİ ve İÇİMİZDEN ÇIKMA VE YETİŞME BİR ÂLİM OLAN MUHAMMED HAMDİ EFENDİ MERHÛM’UN, MİKRAFON VE HOPARLÖR SEVDÂLISI VEYA ÇILGINI AHBÂR VE RUHBÂN SINIFI ÇÖMEZLERİNİ, ÇÖMELEMEZ HÂLE GETİRECEK SATIRLARINI İKTİBÂS EDECEĞİZ BİAVNİHÎ TEÂLÂ…
(Mâba’di var)
(İntişârı: 10.03.2017)