Efe URAL
Rahmi Koç, idolleri arasında olan, insanların hayatını kolaylaştırdığı ve barış için çalıştığını belirttiği David Rockefeller ile.
David Rockefeller’in elinden ‘Hayırseverlik’ alanında ABD’nin en prestijli ödülü Carnegie Medal of Philanthropy’i alan Rahmi Koç’un, konuşmasının son cümlesi olan: “Bu ödülü sadece ailem için değil, ülkem için de alıyorum” sözlerinin ardından gözleri doldu. 500 kişilik salon Koç’u ayakta alkışlarken, ödülünü alarak sahnedeki sandalyesinde oturan New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg de ayağa kalkarak uzun süre Koç’u alkışladı.
Rahmi Koç’u uzun zamandan bu yana tanıdığını belirten David Rockefeller, Koç ailesinin yaptıklarının çok değerli olduğunu, Türkiye’nin geleceğinde bu yardımların önemli rol oynayacağını söyledi. Rockefeller böylesine önemli bir ödülü almalarından dolayı tüm Koç ailesini tebrik etti.
Ödülü alanlar arasında Gates ailesi, Rockefeller ailesi, George Soros ve Ted Turner gibi pek hayırseverlerde mevcutdu… Yalnız bu HAYIRSEVERLERİN hepsi de aynı dertten muzdarib: DERTLERİ NÜFUS…
Devlet Arşivlerinde kayıtlı olan evrakların birinde, David Rockefeller’in ağabeyi John Davison Rockefeller 1966’da Türkiye’de başbakanlık makamında bulunan Süleyman Demirel’e gönderdiği mektubunda hızlı nüfus artışının önüne geçebilmek için alınması gereken tedbirlerin sıralandığı bir belge yazdığını, hükümet başkanlarının bu belgeyi imzalayarak ortaklaşa yayınlamaları hâlinde metne Amerikan Başkanı Lyndon Johson’un da imzasını koyacağını söylüyordu. Bir başka mektubunda da bildirinin Hindistan, Pakistan, Güney Kore, Seylan, Singapur, Malezya, Japonya, Nepal, Mısır ile Suriye’den meydana gelen Birleşik Arap Cumhuriyeti, Tunus, Türkiye, Fas, Kenya, Şili, Kolombiya, Jamaika, İsveç, Finlandiya ile Yugoslavya’nın başbakanları tarafından imzalanacağını ümid ettiğini yazıyordu.
Süleyman Demirel 1967’de gönderdiği cevabî mektupta, “Çabalarınızı hayranlıkla ve bütün kalbimle desteklememe rağmen bu metne imza koymama maalesef imkân yok; zira son derece hassas böyle bir işin başbakanlar değil, uluslararası teşkilâtlar, meselâ Birleşmiş Milletler tarafından yapılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum” demişti…
Ted Turner: ‘’Dünya nüfusunu dengelemek zorundayız. Çok fazla insan var, bu yüzden küresel ısınma var. Çünkü çok fazla insan çok fazla şey kullanıyor, ama daha az insan olsa, daha az şey kullanıyor olacaklardı.’’
David Rockefeller 1994 yılında yaptığı bir konuşmada şöyle diyordu:
‘’Dünya nüfusu, 2020 yılında 8 milyarı aşabilir. Nüfus artışının, tüm dünya ekosistemi üzerinde negatif etkisi korkunç şekilde ortaya çıkıyor. Dünyadaki enerji ve su arzının hızla artan sömürüsü derin bir endişe mevzû’udur. Geniş çaplı endüstrileşmenin sonucu oluşan zehir ve atmosferin kirlilik oranları, tehlikeli seviyelere ulaştı. Milletler, nüfus artışı sonucu kaynakların aşırı tüketilmesinin ve çevresel yıkımın ortaya koyduğu bu sınırlar ötesi problemlerle mücadele etmek için birlikte çalışmayı kabul etmedikçe, dünyamızda düzgün bir hayata dair umutlar tehdit altında olacaktır.’’
Bilderberg katılımcısı Mehmet Ali Birand’ın hazırladığı bir belgeselde nüfus planlamasına değinen Vehbi Koç:
‘’Hızla nüfusumuz arttığı takdirde Türkiye’nin kalkınmasına İMKÂN, İHTİMÂL yoktur.’’
Diyor.
Belgeselin devamında:
‘’Ben dindar bir insanım fakat dünya işleriyle din işlerini ayıran eden bir insanım. Dünyada bir kuvvet var, ben bu kuvvete inanıyorum’’ diyor. Halbuki, MÂLİKÜ’L-MÜLK olan Cenâb-ı Hak Hazretleri, sonsuz kudret ve kuvvet sahibi, bütün varlık âleminin TEK HÂKİMİDİR! Ayrıca alemlere rahmet olarak gönderdiği Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimiz, “Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihâr edeceğim.” (Beyhaki) buyurmakta. Ne diyelim kuvvetler ayrılığı varmış!
Rahmi Koç bir beyânâtında: ‘’Nüfus seksen milyon kişiye doğru gidiyor. Bu da BİZE BÜYÜK BİR AYAK BAĞI oluyor. Halbuki elli, altmış milyonda kalsaydık çok daha zengin olurdu bu ülke’’ diyor.
MUTLAK NİZAMIN terkedildiği yerde, BİTİK ZİHNİYETİN geldiği nokta budur !
Council on Foreign Relations (CFR) Uluslararası Danışma Kurulu’nda yer alan Rahmi Koç’un önderliğinde, aralarında eski TBMM başkanı, bakanlar, üniversite rektörleri, silahlı kuvvetler mensupları, Merkez Bankası başkanı, AİHM yargıcı, emekli büyükelçiler ile önde gelen iş insanları, hukukçular, bilim insanları, sanatçılar ve basın mensuplarının yer aldığı küresel aklın yerel konseyi, CFR’nin Türkiye ayağı GLOBAL İLİŞKİLER FORUMU (GİF) 2009 yılında kuruldu. Resmi açılış konuşmasının Abdullah Gül’ün yaptığı GİF’in kurulmadan evvel Rahmi Koç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ile konuyu görüştük ve öncelikle ONLARIN İCAZETLERİNİ aldıklarını belirtti. [7]
Richard Nathan Haass (CFR Başkanı) – Ali Babacan – Rahmi Koç –Volker Perthes (Alman Siyaset Bilimci)
Chatham House’un Mütevelli Heyeti’nde Sûzan Sabancı’dan sonra bayrağı teslim alan kişi Ali Koç olmuştur. Ali Koç aynı zamanda CFR’nin Küresel Danışmanlar Kurulu üyesidir. Aileyi Bilderberg’de temsil eden uzun süre Mustafa Koç olmuş sonrasında devam ettiren Ömer Koç’tur. Her kanaldan operasyonlar tamam…
Geçmişden günümüze her sene gizli kapılar ardında yapılan Masonik Bilderberg toplantılarına, her alanda katılımlar olmuş ve olmaktadır. Bulunduğumuz PLANDEMİ sürecinde de onların her alanda MASKE-MESAFE-TEMİZLİK-KARANTİNA-AŞI destekçisi olduğunu hatta bazılarının hasta olmuş gibi yaptıklarını görebilirsiniz!.. Geçmişten günümüze bu akıllarla beraberlik kuranların bazılarına geçelim:
İhsan Doğramacı (BİLDERBERG)
Dönemin Sağlık Bakanı olan mason Behçet Uz’un gayretleriyle Türkiye’de DSÖ kurulmuş ve Anayasa oluşturma çalışmalarına fiilen katılmıştır. Dünya Sağlık Örgütü Anayasası, 22 Temmuz 1946 tarihinde ülkemizin de aralarında bulunduğu 61 ülkenin temsilcisi tarafından imzalanmıştır. DSÖ Anayasası Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına, ismi mason listelerinde geçen Prof. Dr. İhsan Doğramacı tarafından imzalanmıştır.
İmzalanan Dünya Sağlık Örgütü Anayasasında Örgüt’ün görevleri kısmındaki, ‘’Uluslararası sağlık çalışmalarında YÖNETİCİ ve KOORDİNE edici bir otorite olarak hareket etmek.’’ maddesi ile görev teslimi anlaşma ile kayıtlara geçmiştir.
İhsan Doğramacı 12 Eylül askeri darbesini yapanlarla işbirliği yaptığı için eleştirilir.
Milletvekili Selçuk Özdağ bir beyanında, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 1402 sayılı yasa ile üniversiteden uzaklaştırılan Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu’nun kendisine anlattığı bir malumâta göre, ‘’Fetö lideri Fetullah Gülen ABD’ye gitmeden önce Hacettepe Üniversitesi’ne yatıyor ve burada kendisine bir rapor alınıyor. Bu raporu İhsan Doğramacı Gülen için özel hazırladığını söylüyor.’’ demiştir.
Fethullah Gülen ile İhsan Doğramacı Ankara’da reklam panolarında yer alan dev bir afişte bir araya gelmişti. İkilinin fotoğrafı olduğu afişin üzerinde “Bizi Bizden Kimse Koparamaz” yazıyordu. Ancak afiş bir gün içerisinde apar topar kaldırılmıştı. Mesaj yerine ulaşmıştı herhalde!.
İhsan Doğramacı, önemli bir boşluğu dolduracağına inandığı “Dünya Sağlık Örgütü ve Türkiye İle İlişkileri” isimli kitabın yazarlarını kutlamıştı. Kitapda, 1984 yılında Türkiye ile DSÖ arasında imzalanan Temel Sağlık Hizmeti Projesi’nin yürütülmesi için Türkiye ve UNICEF’in, aralarında bir program yapdığı yazar. Bu programa göre 1985 yılı içerisinde tüm Türkiye’yi kapsayacak bir aşı kampanyası başlatıldığı bu kitabdadır. Ayrıca, DSÖ, UNICEF, Dünya Bankası, UNDP, Rockefeller Vakfı ve Rotary Kulüpleri’nin maddi katkıları ile Türkiye Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü hızlandırılmış ve genişletilmiş aşı kampanyası yapıldığı da adı geçen kitabda yer alır… Kampanyanın amacı, 0-1 yaş grubu bebekler başta olmak üzere 5 yaşının altındaki tüm çocukların aşılanmasını sağlamakdır…
Canan Dağdeviren (BİLDERBERG)
MIT Media Lab / Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi
Alanında tek olarak 2018 yılında toplantıya katılmıştır. Dağdeviren, Piezoelektrik malzemelerin (üzerine bir basınç, kuvvet uygulandığı zaman bu basınçtan elektrik enerjisi üretebilen malzemeler) insan organlarının üzerine yerleştirilerek, onların hareketini elektrik enerjisine çeviren cihazların mucididir. Canan’ın kalp için ürettiği ÇİP, kalp atışlarının oluşturduğu enerjiyi elektriğe dönüştürerek çipi devamlı şarj ediyor ve bataryaya ihtiyaç duymadan çalışabiliyor. Kalp, diyafram ve akciğerlerin hareket enerjisini, elektrik enerjisine dönüştürerek, aynı zamanda depolama yeteneğine sahip bir cihaz geliştiren ve ona “Giyilebilir kalp pili” diyen Canan, vücut içine yerleştirilebilen bu cihazı, incecik bir film tabakasına benzetiyor.
Canan, Sabancı Üniversitesine tam burslu olarak kabul edildikden sonra, Fulbright bursu kazanarak ABD’de doktora eğitimine başladı. Fulbright bursu nedir?
Fulbright Programı, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkeler arasında kültürler arası ilişkileri, kültürel diplomasiyi ve kültürler arası yetkinlikleri bilgi ve beceri alışverişi yoluyla geliştirmeyi amaçlayan Amerika Birleşik Devletleri Kültürel Değişim Programlarından biridir.
Türkiye 1946’dan sonra, İKİNCİ adamın önderliğinde, ABD’nin sömürgesi konumuna girmesi hususunda önemli rol oynayan anlaşmalardan biri de Türkiye ve ABD Hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması hakkındaki anlaşmadır. Türkiye Fulbright Eğitim Komisyonu, ya da diğer bir adıyla Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri Kültürel Mübadele Komisyonu, 1949 yılında Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri arasında imzalanan ikili anlaşmadır.
Ali Babacan da, Fulbright Bursu’yla ABD’ye gitmiştir. Bir gün namaz çıkışı halktan birisi Ali Babacan’a, “Siz hiç Bilderberg toplantısına katıldınız mı?” sualine “Evet katıldım, Tayyip bey gönderdi, gittim” diyerek cevap verir. Bu kez: “Ne olduğunu bilmiyor muydun?” deyince, Babacan: “Toplantıya gidince öğrendim” karşılığını verir! Sonra birisi araya girerek soran kişiye çıkışır, Babacan’da aracına biner ve mevzû kapanır…
Toplantılara AKP’nin iktidara geldiği yılın hemen ardından başlaması, gerçeğini değiştirmiyor. 8 kez katıldığı toplantılara Babacan’ın o adama “Bilderberg’in ne olduğunu toplantıya gidince öğrendim” demesi de garib değil mi?. Madem öyle, içeriğini öğrendiği halde diğer Bilderberg toplantılarına neden katıldı? İşte bunun adı POLİ-TİKA! Şimdi yeni partisi içinden, eski partisinin yanlışlarını söylemekde!…
BİLDERBERG’E İştirak sağlayan bazı isimler:
Mehmet Şimşek (AKP) – Faik Öztrak (CHP) – Selin Sayek Böke (CHP) – İlhan Kesici (CHP) – Umut Oran (CHP) – Şafak Pavey (CHP) – Egemen Bağış (AKP) – Kemal Derviş (CHP) – Mehmet Ağar (DYP) – İsmail Cem (DSP) – Cem Boyner (YDH) – Vahit Melih Halefoğlu – Ali Bozer – Erdal İnönü – Mesut Yılmaz – Gündüz Aktan – Osman Olcay – Yıldırım Aktürk – Kamran İnan – Bülent Ecevit – Turhan Feyzioğlu (Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu‘nun dedesi) – İhsan Sabri Çağlayangil – Hasan Esat Işık – Selahattin Beyazıt – Nejat Eczacıbaşı – Selçuk Yaşar – Rüşdü Saraçoğlu – Rahmi Koç – Tuncay Özilhan – Süreyya Ciliv – Fehmi Koru – Mustafa Akyol – Nuray Mert – Ruşen Çakır – Gönenç Gürkaynak – Muharrem Nuri Birgi (1957 – Bilderberg toplantısına katılan ilk kişidir.)
Nilüfer Göle (BİLDERBEG) – İstanbul Politikalar Merkezi Danışma Konseyi Üyesi
Eski CHP Kars milletvekili Turgut Göle’nin kızı olan sosyoloji profesörü ve yazar Nilüfer Göle’nin katıldığı programda şöyle diyor: ‘’Bakıyoruz ki, sanayileşme dediğimiz savaşlar bütün bütçelerin savaş ve silahlara ayrıldığını bunun yanı sıra sağlığın o kadar da önemsenmediğini gösteriyor yani düşmanı, hep biz ve diğer insanlar olarak gördük ve yatırım yaptığımız şey silah sanayi oldu sağlık olmadı.’’
Bill Gates’in 2015’te yaptığı konferansını hatırlarsak, o da şöyle diyordu: ‘’Nükleer caydırıcı silahlara büyük bir miktarda yatırım yaparken aslında hastalıkları durdurabilecek bir sisteme çok az yatırım yaptık.’’
Bütün dünyada kanser ve diğer çeşitli hastalıklardan pek çok insan ölmüş ve ölmekteyken, bu son salgında mı sağlık yatırımları akıllara geliyor anlamak zor!
Geçmişten günümüze onlarla beraber, siyasileri, üniversite görevlilerini, yazarları, iş dünyası, medya ve birçok alanda Bilderberg katılımcılarını görebilirsiniz. Örülen örümcek ağının bir başka kolu da, CFR’nin Avrupa şubesi olan ECFR, European Council on Foreign Relations yani Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’dir. ECFR Konseyi, kendisini, “ECFR’nin pan-Avrupa kimliğinin en güçlü ve en görünür ifadesi” diye tanıtıyor. Konseyin kıdemli politikacı üyesi, Cumhuriyet Gazetesi yazarı, Bilderberg katılımcısı Aslı Aydıntaşbaş’dır. Yazar hanım aynı zamanda İmamoğlu ile birlikte İBB tarihinde ilk kez kurulan kent konseyi üyelerinden!.
ECFR Meclis Üyeleri:
AHMET DAVUTOĞLU – İBRAHİM KALIN – SUAT KINIKLIOĞLU – BAHADIR KALEAĞASI – AYŞE KADIOĞLU – SENEM AYDIN DÜZGİT– HANZADE DOĞAN BOYNER – SOLİ ÖZEL – ECE GÜNER TOPRAK (CHP Milletvekili Erdoğan Toprak’ın eşi) – BEHLÜL ÖZKAN (Bilderberg) – SİNAN ÜLGEN (Bilderberg) – ÜMİT BOYNER (Bilderberg) [8]
Küresel-Masonik kuruluş olan CFR’nin Türkiye işbirlikçisi olan Global İlişkiler Forumu (GİF), Rahmi Koç’un önderliğinde teşkilatlanan ve vazife alan bazı isimler:
MUALLA SELÇUK – Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Din Eğitimi Profesörü.
1998-2003 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü, 2001-2008 yılları arasında Diyânet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi, 2002-2008 yılları arasında Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dekanı, 2009-2013 yılları arasında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitimi Bölüm Başkanı olmuştur.
DİYÂNET İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyeliği’ne atanan ilk kadın üye olan Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dekanı ve MEB Din Öğretimi Genel Müdürü Prof. Dr. Mualla Selçuk, 2001 yılında Kur’ân-ı Kerîm ve Fâtiha Sûresi okunurken başını örtmemişti…
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun yeni üyelerinin göreve başlama törenine, dönemin Diyânet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Fazilet Partili Lütfi Doğan ile eski Diyanet İşleri Başkanları ve Din İşleri Yüksek Kurulu’nun üyeleri katılmıştı. Başkan Nuri Yılmaz: ‘‘Din eğitimi konusunda, kendisinden büyük ölçüde yararlanacağız’’ dedi. Selçuk, kadınların başını örtmesi gerektiği yönündeki yaygın görüşe rağmen Kur’ân okunurken başını örtmemiş, Fâtiha Sûresi’ni de yine başı açık olarak okumuştu. Kurulun tek kadın üyesi Prof. Selçuk, böylece kendine has bir başlangıç yapmıştı…
Diyânet’in 2006 yılında yayınladığı bir dergide, kurulun tek kadın üyesi Prof. Dr. Mualla Selçuk, 15 üyenin “Hayır” dediği karara, “Evet, kadınlar başı açık namaz kılabilir” diyerek, şerh koydu!. Bu karar dergide şerhli olarak basıldı. Ancak Başkanlık, son anda karar değişikliğine giderek sayfaları dergiden çıkartma yoluna gitti! Basımı tamamlanan derginin şerhli sayfasını, dergilerin basıldığı matbaaya talimat vererek tek tek yırttırmışlardı!.
Ayrıca Mualla Selçuk, ABD’de 1903’te kurulan Din Eğitimi Derneği-REA’ya (Religious Education Association) başkan seçilerek, ‘’İlk Kadın Başkanı’’ olmuştu. İlk Kadın Başkan olması ise üyeler arasında heyecanla karşılandı. Dünya Barışı için dinler arası barışın değeri ve önemi bir kez daha gündeme gelmiş oluyordu…
NETÎCE
Geçen sene Mualla Selçuk’a, Almanya Federal Cumhuriyeti Liyakat Nişanı verildi.Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Jürgen Schulz, elçilikte düzenlenen törende Prof. Selçuk’a nişanı tevdi etti. Büyükelçi Jürgen Schulz, törende yaptığı konuşmada:
‘’Profesör Mualla Selçuk’un DİNLER ARASI DİYALOG ve DİN PEDAGOJİSİ alanlarındaki çalışmalarına temas etmişdir.’’ Schulz: “Siz, sadece Almanya ile Türkiye arasında değil, bilhassa da İslâm ve Hristiyanlık arasında çok önemli köprüler kurdunuz. Gelecekte de yeni köprüler inşâ etmeye devam etmenizi ümit ediyoruz. Bir bilim insanı ve Almanya dostu olarak bizim için çok değerlisiniz” ifadelerini kullandı. Mualla Selçuk ise konuşmasında, tevdi edilen nişan için teşekkürlerini sundu. Dinler arası diyaloğun ehemmiyetine dikkat çeken Selçuk:
“Birbirimizden farklı oluşumuz, çatışmanın ve kavganın değil, aslında bilginin ve tefekkürün objesi olmalıydı. Çünkü dinimizin öz değerleri, bize farklılığın TANRI’nın eseri ve bir irâdesi olduğunu söylüyordu” değerlendirmesinde bulundu.
GÜLSÜN BİLGEHAN – İsmet İnönü’nün torunu / CHP / AVRUPA KONSEYİ ÜYESİ
Gülsün, İstanbul sözleşmesinin yazılması kabul edildikten sonra sözleşmenin yazılımı ile ilgili öncülük eden Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu başkanı seçilmiştir. Son olarak da sözleşmenin konsey üye ülkelerine tanıtımı görevini üstlenmiştir.
Sözleşme dönemi (2010 – 2012) tarihinde ilk Türk olarak tarihe geçecek Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi‘ne (AKPM) başkan seçildi. Neredeyse tamamen “YERLİ ve MİLLİ” olan bu sözleşme, Türkiye’nin Avrupa Konseyini kontrol altına alarak meydana çıktı. Meclis’te bulunan AKP-MHP-HDP-CHP hep birlikte bu sözleşmeyi onayladı. İlk imzalayan ülke de hâliyle Türkiye oldu.
FERİDE ACAR – ODTÜ Öğretim Üyesi
Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadele amacıyla 2011 yılında devletlerin imzasına açılan İstanbul Sözleşmesi‘nin mimarlarından birisi olan Acar, 2015 yılında İstanbul Sözleşmesi’nin denetim organı olan Uzmanlar Grubu’nun (GREVIO) başkanı ve Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi’nin (CEDAW Komitesi) üyesidir.
2018 yılında sivil toplum kuruluşu Apolitical tarafından hazırlanan, eşitlik mücadelesi ile dünyada cinsiyet ayrımcılığıyla mücadele eden ilk 100 kişi listesinde yer almıştır. 2019 yılında Avrupa Konseyi Liyakat Madalyasıyla ödüllendirildi.
HİKMET ÇETİN – CHP Eski Genel Başkanı / BİLDERBERG Katılımcısı
Fetö lideri Gülen’nin gazetecilere yaptığı bir röportajda şöyle diyordu:
‘’İster sağ merkezde isterse sol merkezde ne kadar parti varsa bu parti liderlerinin hepsiyle, önde gelen ana kadroyla çok iyi geçiniriz. Ve bugün meclis başkanı esas, CHP’den bir insandır Hikmet Çetin bey. Asya’daki pek çok okullarda referans verdi bu. Özbekistan’la bir problem çıktığında araya girdi. Adı İslam……. olan şahısla görüştü, telefonla görüştü ve problemleri çözmeye çalıştı. Bayramda ben kendisini ziyarete gittim ve bir başka zaman, başka bir yerde ziyarete geldi görüştük. Herkesle çok iyi geçiniriz, bürokratlarla münasebetlerimiz çok iyidir yani. Her seviyedeki bürokratlarla münasebetlerimiz çok iyidir.’’ demişti.
Hikmet, ayrıca Onursal başkanlığını Fetö liderinin yaptığı (Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı) tarafından ödüle layık görülmüştü…
Hikmet Çetin Bilderberg toplantısı hakkındaki suâllere:
“Bilderberg kapalı bir toplantı; oradaki konuşmalar hakkında bilgi verilemiyor. İşte, o kurala, ettiğimiz YEMİNE uymak zorundayız” demekle yetinmiştir. [9]
(Bu kâbil şahıslar mecliste GÛYÂ “YEMİN edip AND İÇERLER” sonra tersini yapıp KUSARLAR. Ama İTÂÂT MERKEZİNDE edilen yeminlerine oldukça SÂDIKTIRLAR.)
TAYYİBE GÜLEK DOMAÇ – Emekli Devlet Bakanı / BİLDERBERG Katılımcısı
Rockefeller bursuyla eğitimini tamamlayıp Mustafa Kamâl’ın talimatıyla siyasete giren, Fethullah Gülen adlı bir sahte köy imamını alıp onu FETÖ’ye dönüştürüp CIA’nin koynuna sokan ve CHP eski Genel Sekreteri KASIM GÜLEK’in kızı… 2002 yılında Dünya Ekonomik Forumu (Davos) tarafından Geleceğin Genç Liderleri arasına seçildi…
ALİ DOĞRAMACI – İhsan Doğramacı’nın oğlu
MURAT / ALİ ÜLKER – Yıldız Holding
FERİT ŞAHENK – Doğuş Holding / BİLDERBERG KATILIMCISI
ÜSTÜN ERGÜDER – Boğaziçi Üniversitesi Eski Rektörü / BİLDERBERG KATILIMCISI
CEM DUNA – Emekli Büyükelçi / BİLDERBERG KATILIMCISI
EMRE GÖNENSAY – Emekli Dışişleri Bakanı / BİLDERBERG KATILIMCISI
ÖZDEM SANBERK – Emekli Dışişleri Müsteşarı / BİLDERBERG KATILIMCISI
İLTER TÜRKMEN – Emekli Dışişleri Bakanı / BİLDERBERG KATILIMCISI
MUHTAR KENT – Coca Cola Yönetim Kurulu / Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu / BİLDERBERG KATILIMCISI
FUAT KEYMAN – İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü / BİLDERBERG KATILIMCISI
SENEM AYDIN DÜZGİT – İstanbul Politikalar Merkezi Araştırma ve Akademik İlişkiler Koordinatörü, Kıdemli Uzman / BİLDERBERG KATILIMCISI
ERSİN KALAYCIOĞLU – İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzman
AYŞE KADIOĞLU – İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzman
LEVENT ÇAKIROĞLU – Koç Holding / BİLDERBERG KATILIMCISI
VOLKAN VURAL – Doğan Holding / Emekli Büyükelçi
ERKUT YÜCAOĞLU – TÜSİAD / BİLDERBERG KATILIMCISI
SELVA DEMİRALP – Koç Üniversitesi / BİLDERBERG KATILIMCISI
HANZADE DOĞAN BOYNER – Doğan Holding
AGAH UĞUR – Borusan Holding Yönetim Kurulu Üyesi / BİLDERBERG KATILIMCISI
ZEYNEP GÖĞÜŞ – Gazeteci / BİLDERBERG KATILIMCISI
AYŞE KULİN – Yazar
SAMİ KOHEN – Milliyet Gazetesi Yazarı / BİLDERBERG KATILIMCISI
EMİNE UŞAKLIGİL – Yazar
SOLİ ÖZEL – Yazar / BİLDERBERG KATILIMCISI
SEDAT ERGİN – Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı / BİLDERBERG KATILIMCISI
AHMET ÜZÜMCÜ – Emekli Büyükelçi / BİLDERBERG KATILIMCISI
YAVUZ CANEVİ – Eski Merkez Bankası Başkanı / BİLDERBERG KATILIMCISI
YAŞAR YAKIŞ – AKP Kurucu Üyesi / Eski Dışişleri Bakanı
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ – CHP Milletvekili / BİLDERBERG Katılımcısı
DURMUŞ YILMAZ – Merkez Bankası Eski Başkanı / İYİ PARTİ Genel Başkan Yardımcısı
RİFAT HİSARCIKLIOĞLU – Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı
GÜLNUR AYBET – Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı
PROF. DR. MURAT AKOVA – Tıp Doktoru, Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri
DSÖ Bağlantılı ve Bill & Melinda Gates’in finansman ortağı olduğu, (GARDP) – Küresel Antibiyotik Araştırma ve Geliştirme Ortaklığı’nın İsviçre arge ortağı olan, (ESCMID) – Avrupa Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin Genel Sekreteri.
Virüs hakkında beyânâtları:
‘’Bu virüsle mücadele öncesinde de bu sebeple hayatını kaybetmiş olanlar vardır mutlaka ve hâlâ Covid 19 testi pozitif çıkmadığı halde hayatını kaybedenler oluyor. Bu kişilerin ölümünde başka tanılar yazılıyordur ama ölüm sebebi Covid 19’dur. Bunun istatistiği şöyle: Her bir ölüm, 800 hasta ile ilişkilendiriliyor. O zaman şu an açıklanan ölü sayısını 800 ile çarptığımızda dahi tespit edilenin üzerinde hasta var demektir.’’
Aşılanma sırası gelen ve aşılanacak olan kişilerin tereddüt göstermemeleri gerekir diye düşünen Akova: ‘’Zaten pandeminin ortadan kalkması ancak aşı ile olacak” dedi.
YILMAZ BÜYÜKŞEREN – Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı / Balmumu Heykelcisi
Aşıyı öven Mason İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve çoğu Belediye Başkanı gibi o da Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği takvime göre sırası gelen tüm yurttaşlarımızı da MUTLAKA aşılarını olmaya davet ediyor.
GÜVEN SAK – TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi eski Rektörü ve TEPAV Yöneticisi
Paylaşımı: ‘’Bir aşı ve bir ilaç bulunmadan hiç kimsenin bu virüsten kurtulabilme şansı yok. İlacı ya da aşıyı bulmak da yeterli değil, tüm ülkeleri kapsayacak bir dağıtım ve aşı kampanyasının da organize edilmesi elzem.’’
SANİ ŞENER – TAV Havalimanları Holding‘in ve TAV İnşaat‘ın Kurucu Ortağı ve İcra Kurulu Başkanı
Kendisiyle yapılan röportajda sağlık krizinin getirdiği meseleleri anlattıktan sonra söyledikleri:
‘’Şuanki durum aşı. Aşıya çok ciddi bel bağlamış durumdayız tüm sektörler olarak… Zannediyorum ki Mart’a doğru ciddi şekilde insan aşılanmış olacak. Aşılandıktan sonra ben yolcu sayılarımızın artacağına ve otomatik olarak daha iyi olacağına inanıyorum… Aşılamanın hızı ve sürati çok önemli ve aşılamanın sonundaki alınacak neticelerde çok önemli. Ben bütün dünyadaki çalışma gruplarına katılıyorum, yaptığımız o toplantılarda baktığımızda bir aşı pasaportu kesin gelecek yani aşısız olanlar uçaklara bindirilmeyecek… Yerde de biz havalimanlarında testlere devam edeceğiz, 2021’de kesinlikle böyle geçecek. Dünya Sağlık Örgütü 2022 ortalarına doğru pandemi bitmiştir diyene kadar bu tedbirler devam edecek.’’
Sani Şener’e 2016 yılında Fransa‘nın en yüksek dereceli sivil nişanı olan “Légion d’honneur” tevcîh edildi!.
İPEK CEM TAHA – Columbia Global Centers Türkiye Direktörü / Eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in kızı
Pfizer BioNTech’i anlattığı bir yazısında, ‘’Aşının onaylanacağını varsayarsak, üretim, dağıtım ve aşılama süreçlerinde de önemli mihenk taşları olacak. Şöyle ki öncelikli olarak çok sayıda ve hızlı üretim gerekecek. Milyonlarca kişinin aşılanması lazım…
Diğer girişimler için, ‘’Dağıtım süreci çözüldükten sonra, yaygın aşı kampanyalarının belli kesimleri önceliklendirerek muntazam bir şekilde yürütülmesi gerekecek. Sağlık çalışanlarının yanı sıra, riskli grupların aşıya daha önce ulaşması olası görülüyor. Öte yandan aşı yarışında ipi göğüslemeye uğraşan birçok girişim var. Bu demek oluyor ki başka aşılar da zaman içinde onaylanacak.’’
EVREN BALTA – İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Araştırmacısı / BİLDERBERG KATILIMCISI
Yaptığı paylaşım, ‘’Çin aşısının koruyuculuğu tartışma konusu olsa bile, ölüm/hastane yatış oranlarını azaltacağı umudu yüksek… 65+ nüfusu aşılayıp hayatı hızla (yeni) normale döndürmek.’’
(Yeni normal ve tünelin ucundaki ışık dillerden düşmeyen cümleler.)
PROF. DR. MUSTAFA AYDIN – Kadir Has Üniversitesi Emekli Rektörü
Beyânâtları: ‘’Çeşitli söylentiler çıkıyor. Çin ve batılı makamların verdiği bilgiler arasında da çelişkiler var… Tabi Türkiye açısından baktığımızda kaynağı nereden olduğu çok da önemli değil. Önemli olan bize aşının ne zaman gelip ne zaman uygulanmaya başlayacağı…
Kısaca şunu söylüyorum hayatın her alanında siyasette, ekonomide, teknolojide, eğitimde önemli değişimler olması kaçınılmaz…’’
BÜLENT ECZABAŞI – Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Katıldığı online sohbette, ‘’Aşıyı, virüse karşı etkili ilaçları bilim insanları bulacak. Bu aşı ve ilaçlar salgına çare olacak. Evet, küresel salgın bir gün geri kalacak. Küresel salgınla beraber uzun yıllardır alıştığımız ekonomik düzende geri kalacak. Hiç kuşku yok yeni ekonominin içinde daha fazla teknoloji olacak. Daha fazla ve yeni teknoloji istihdam tarafından yeni beceriler, yeni sınamalar gerektirecek. Eskiden sahip olduğu sınırlı becerilere yeni ekonomik düzenin gerektirdiği unsurları süratle ekleyemeyenler için hayat ne yazık ki daha güç olacak. Salgın bitecek ama yeni ekonominin gerektirdiği yeni becerileri süratle edinemeyenler için güçlükler bitmeyecek.’’
MEHMET KARACA – Eski İTÜ Rektörü / Doğa Koleji Kurucu Temsilcisi
Yakın zamanda görevinden ayrılan İTÜ Rektörü katıldığı programda: ‘’Korona‘dan dolayı bilgi teknolojileri ön plana çıktığını bu sayede, veriyi işleme, veriyi analiz edip servis etme, insan takibi, ateş ve kandaki oksijen miktarını ölçen ve bunun takibini yapay zeka ile beraber yapan, veriyi işleyen bir sistem geliştirdiğini’’ belirtmişti.
DOĞAN TAŞKENT – Atabay İlaç Ar-Ge’den Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi
Nisan 2020 tarihinde yerli kovid ilacı hakkında Yaprak Özer’in yönettiği online görüşmede Zeynep Atabay Taşkent, (Atabay İlaç Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı – Doğan Taşkent’in eşi) ilacın ham maddesini genel olarak Çin’den aldıklarını belirttikten sonra.. Doğan Taşkent: ‘’Bu konu bizi uzun süredir rahatsız eden bir konu aslında. Başlangıç maddelerinin Çin’den gelindiği söylendi. Aslında biz bundan 6 AY hatta 8 AY KADAR ÖNCE bununla ilgili çalışmalara başladık… Çünkü bu olayların bu konuların bir bakıma biz gelmesini bekliyorduk. Özellikle bu VİRÜS KONUSU bizim 8 ay kadar önce ÖNGÖRDÜĞÜMÜZ ama bu kadar yakında öngörmüyorduk. 3-4 sene bu bizim başımıza gelecek diye görüyorduk, çünkü bu kadar KALABALIK BİR NÜFUS, bu kadar YAŞLI BİR NÜFUS, ÜST ÜSTE YAŞAYAN İNSANLAR.. bu bir türlü bekleniyordu. Bizim CÂMİAMIZDA baktığımız zaman bunu biz görüyorduk.’’ beyânâtında bulundu.
Câmialar birbirleriyle bağlantılı olduğu için gözle görülemeyen bir virüsün gelebileceği öngörülebiliyor ve halka leblebi gibi verilecek ilaç çalışmalarına önceden başlanabiliyor. Daha da öncesinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Atabay Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Atabay, onun yeğeni olan ve bir açıklamasında: ‘’DSÖ ile aynı fikirde olup, muhakkak dünya toplumunun büyük bir kısmının aşılanmasını gerektiğini’’ izâh eden kalp cerrahi Mehmet Öz ve Zeynep Atabay ile görüşmüşdü.
Nüfusla dertleri olan, salgının gelişini öngören, insanların aşılanmasını talep eden ve salgın sonrası üzerine plan yapanların hepsinin birbiriyle bağlantılı olduğu âşikâr! Daha nice politikacılar, masonlar, dönmeler, hdp-pkk sempatizanları, dini bozmaya çalışanlar, kurumların başkanları, yöneticiler, profesörler, bakanlar saymakla bitmeyecek şahıslar mevcut…
(Mâba’di var)