(2) Şevket Eygi Beyin Dediği Gibi Yemin, Bir Müslüman İçün Dînî Bir “Ritüel!” Midir?
11 Temmuz 2018
Gene Ödül, Gene Aynı Nakârât!
24 Aralık 2018

LOZANİZMA, İSLÂMİYYET’İN DÜNYÂ’DAN SİLİNMESİ KARÂRINI İSTİHDÂF EDER! 

Mehemmed SAFFET

 

 

CB’nın “Birileri bize Lozan’ı zafer diye YUTDURMAYA ÇALIŞDI!” demesi, ortalığı iyice karıştırdı!. CHP, ULUSAL VE MASONİZMA ateizması neredeyse kudurdu… “Diktatör bozuntusu” mûcidi Kılç.kdaroğlu “Biz târîhimize ihânet etmedik etmiyoruz!” gibi lâflar ederek; kuşb.ynince muârızlarına “Siz târihinize ihânet eden adamlarsınız!” demiş oldu!

Dembokratik-Laik sahsiyetsizlik, haysiyetsizlik, yalan, dolan ve katakülliler, bu günlerde havalarda uçuşuyor!

Çok iğrenç iftirâlar, göz küllemeler, şarlatanlıklar, madrabazlıklar, dedikodu, hakaret bilmem neler… Böyle bir bataklıkda yaşamak ne kadar zor!. “Yenikapı rûhu” dedikleri “ruh gezdirme seansları veya ruhçuluk (animizm) tapınmaları” da bir halta yaramadı!.

Lozan andlaşması denen ve 1923’de “Dünyâ’dan İslâmiyyet’i Kaldıran HAÇLI SEFERİ Projesi”, bu millete, içindeki decâcile, cebâbire ve kezzâbîn şebekelerinin dayatdığı bir hezimetnâme de değil, imhâ ve idâm kuduruşudur… Bu şebekeler, ateistliklerinin (dinsizliklerinin) zarûrî bir netîcesi olarak, “HAÇLI GARB KAPİTALİZMASI” adına hareket emişler; ve gene onlar adına, bütün dünya müslümanlarından intikâm almışlardır… Bu i’tibarladır ki Lozan, “Kendi târihleri yani haçlı garb târihi noktasından” pek büyük bir “ZAFERDİR!..” Zaten “Diktatör Bozuntusu Mûcidi” Kılç.kdaroğlu’nun “Biz târihimize ihânet etmedik-etmeyiz!” soyundan lâflar edişi de, buradaki târihin, “Haçlı batı târihi olarak”, Türkiye’de 1923’den sonraki târih olarak anlaşılmalıdır…

Bazı safdil ve safdirikler, buradaki “târih” lâfından, 1000 yıllık “Müslüman Oğuz” târihini anlayıb şöyle lâf edebiliyorlar:

“Ulan siz ki, târîhinize en büyük ihâneti yapanların daniskasısınız! 1000 senelik bütün dînî değerleri haçlı sürüleri adına, haçlı seferlerindeki vahşet ve cinnetden bin beter (târ ü mâr) eden, silib süpüren, taş üstünde taş bırakmıyan, Osmanlı’yı bütün i’tilâ devri ile yerin dibine geçiren, onları binbir iftirâ ve hakâretle aşşağılayan, beşikdeki bebeklerine kadar vatanlarından süren, ezanlara kadar dînimizi yasaklıyan; ve 500.000 müslümanı, kadın, hasta, ihtiyâr ve ulemâdan demeden katleden, tenkîl eden, süren, binbir işkenceye ma’rûz bırakarak perişân eden siz değil misiniz?”

Bunlar doğrudur da, bu 1000 yıllık târih, bunların değil, müslümanların târîhidir…

Bu beridekilerin târihi, hristiyanlığı bu memleketde İslamiyyet’in yerine ikâme edecek kadar gözü dönmüşlerin târihidir; ve bu, HAÇLI BATI’nın mütemmim bir cüz’ü olarak vardır; ve o da, 1923 HAÇLI SEFERİ ile, yani Lozan (imhâ ve idâm) saldırısıyla başlar… Bu noktayı kavrıyamıyanların, Lozan mevzuunda söyliyecekleri her söz, sadece yâveler sıkmak ve katakülli çevirmekden ibâret kalacakdır…

CB ve Başkomutan Tavil Tayyib Paşa’nın (29 Eylül 2016)da muhtarlara söylediği “Birileri Lozanı Zafer diye YUTDURDULAR” sözü, onun, 24 Temmuz’da Lozan’ın 93. Sene-i devriyesinde söyledikleri ile taban tabana zıddiyet teşkîl etmişdir… 7 Ağustos’da da, yani (24 Temmuzdan) 2 hafta sonra, “Yenikapı ruhu” denen ruhçuluk seansı, belki de, CHP-Ulusal-Masonizma ateizması tarafından, CB’nının bu sene-i devriyede “CHP ağzıyla” Lozancılık yapması hatırına kerhen kabûl görmüşdür!.

CB’nının, CHP ağzıyla Lozan’ı dâsitânî bir abartı ve kabartı ile göklere çıkarmasından 67 gün sonra, o (Lozan CHP tapınış ritüelini) bu sefer de ayağının altına alması, CHP ateizmasının kuduruşuna bâdî olmuşdur… Öyle ya, dün başka bugün başka konuşan, YARIN çok daha başka konuşur; ve “Çarkçılık” ihtisas ve rekorunu alevî yurtdaşı alevî Kamal’dan söküb alırsa ne olacak!?

Şimdi evvelâ, bu CHP ağzı, abartı ve kabartısı ile destanlaştırılan Lozan üfürüğünü, Cücceli madrabazın “ülülemr ve itaat edilmesi FARZ”  ilân etdiği Başkomutan ve CB’ı Receb Tayyib Paşa nasıl diline almış bunu görelim:

“Bugün, Cumhuriyetimizin kurucu belgesi olan Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının 93. yıldönümüdür.

Aziz milletimizin inanç, cesaret ve fedakârlıkla elde ettiği zafer, Lozan Antlaşması ile diplomasi ve uluslararası hukuk alanına taşınarak tescil edilmiştir.

Bu andlaşma, yeni kurulan devletimizin tapusu niteliğindedir.

Lozan Antlaşması’nın içeriği, bu anlamda başta milli irade ve demokrasi olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduğu temel ilkelerin değeri, bugünlerde çok daha iyi anlaşılmaktadır.

Aziz milletimiz, kendi seçtiği temsilcileri eliyle kullandığı iradesine yöneltilen her türlü darbe teşebbüsüne karşı, kurtuluş mücadelesi ruhuyla, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde cevap vereceğini, yaşanan son hadiselerle bir kez daha göstermiştir.

Milletimizin, farklı mihraklardan gelen ihanet girişimleri karşısındaki asil ve kararlı duruşu, önümüzdeki süreçte ülkemizin demokrasi, özgürlük ve kalkınma yolunda ilerleyeceğinin en açık delilidir.

Aradan geçen 93 yılda Avrupa’nın en büyük 6., dünyanın en büyük 17. ekonomisi haline gelen Türkiye Cumhuriyetini, 2023 hedeflerini gerçekleştirmekten, 2053 ve 2071 vizyonu doğrultusunda ilerlemekten hiçbir güç ve odak alıkoyamayacaktır.

Bu düşüncelerle, Lozan Barış Antlaşması’nın 93. yıldönümünde, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, anlaşmanın mimarı olan tüm devlet adamlarımızı rahmetle anıyorum.” (24 Temmuz. 2016) 

Dün “Rahmetle anılan Lozan kahramanları!” bugün, “Olmıyan Zaferin yutdurucuları” oluyorsa, YARIN aceba ne olacaklardır!?

Bu beyanlar, 15 Temmuz HAÇLI SEFERİNDEN, yani devletlû ve şevketlû devlet böyyüklerine “ecel terleri döktüren FETÖ Haşhâşî ayaklanmasından” sâdece 9 gün sonra, hangi rûh hâleti veya kanlı gece (hayâletleri) tasavvurâtı ile söylenmişse, CHP, bundan, ateist A.Necdet Bey’in ağzı kadar memnûn olmuş olabilirdi!..

Tam 14 gün sonra da, 7 Ağustos’da “Yenikapı ruhu” denen ruhçuluğun seansları… Bu ruh çağırma seanslarından 26 gün sonra 2 Eylül’de, Kıl.ıkdaroğlu denenin, ABD büyükelçisi ile halveti ve bunun arkasından da aynı adamın Yenikapı’nın rûhuna da, ervâhına da, gövdesine ve gölgesine de salvo atışlarının başlaması…

Ruh seanslarından 53 gün sonra ise, bu seanslarla üfürülen (rûhun) Ervâh-ı Gayr-i Tayyibesini 12’den belliyecek “Lozanı birileri ZAFER DİYE YUTDURDU!” ağır bombardımanı…

CHP olsun da, kudurmadan bu bombaları yesin!

Nasıl mı, CB’nından şöyle:

“Hem projenin gerisindeki siluetler hem de darbenin başarılı olması halinde hayata geçirilecek niyetler itibarıyla 15 Temmuz, 1912’den 1923’e kadar geçen kısa sürede beşte bire düşen topraklarımızdan elimizde kalan son parçanın işgali teşebbüsüydü. İşte, millet o toprakları bunlara teslim etmedi.

Benim milletim çok aziz, kararlı bir millet. Hani o çılgın Türkler diyorlar ya.. 15 Temmuz Türk milletinin ikinci bir kurtuluş savaşıdır.

1920’de Sevr’i gösterdiler 1923’de bizi Lozan’a ikna ettiler. Ege’de bağırsan duyulacak adaları biz Lozan’da Yunan’a verdik. Birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı. Zafer mi bu?

Lozan’da masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Onlar veremedikleri için şimdi biz sıkıntı yaşıyoruz.

“15 temmuz işgal girişimidir”

15 Temmuz’da Türk milleti ülkesini bir işgalden kurtardı. Oyunu bozduk. Kardeşlerim, unutmayın, bir lider taşın arkasına saklanırsa millet de, dağın arkasına saklanır. Biz o gece milletimizle yürüdük.

Ne mutlu şehitlik makamına ulaşan kardeşlerimize, ne mutlu onların yakınlarına, ne mutlu gazilerimize. Şehitlerimizle ilgili öyle hikayeler var ki tüylerimiz diken diken oluyor. Bu milletin sabrını zorlamayın.

Erdoğan: “Oyunu bozduk.” 

Başkomutan Şevketlû Tavil Tayyib Paşa, “oyunu bozduk” dese de, “bozmadı, bozamadı, hatta oyun yeni başlıyor!” Çünki kancık dünya şeytanları önünde bu iş, pek öyle kolay bozulacak cinsden değildir!. Bu gavur dünyasından “Ecdâdımız Müslüman Osmanlıların” neler çekdiğini, meselâ ve sâdece Abdülhamid Cennetmekân’ın 33 senesine “sünnî dikkat, ferâset ve hassâsiyyeti” ile nazar edilirse çok iyi görmek mümkindir…

Gâvurlar bugün, sâdece biraz (MOLA) verdi; ve B, C, bilmem ne şeytânî planlarını devreye sokdular!.

Evet, “Birileri” değil, CB bunu diline almakdan korksa da, “Lozan’ı zafer diye yutduranlar”, HAÇLI BATI DENEN İBLİS CEBHESİ İLE AYNI TARİHE SAHİB OLAN VE TÂRİHLERİNİ 1923 LOZAN HAÇLI SEFERİ İLE BAŞLATAN KURUCU VE KAVURUCU ATEİST VE HEYKELİST İRÂDE SÂHİBLERİDİR…

CB, 12 adadan, toprakdan, ıvır zıvırdan bahsediyor!. İçdeki Batıcı Lozanizma, en ana maddesi olarak HILÂFET’in şahsında “İslâmiyyet’in Dünya’dan Kaldırılış Kararını Taşır Efendi Oğullarımız!..” 

Bunu göremediğiniz müddetçe ve İslâmiyyet’in aslını “Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat” çizgisinde telâkkî ve kabûl, tasdîk ve tahsîn eylemediğiniz müddetçe, ne kadar “Oyunu bozduk!” derseniz deyiniz, sadece “Batılı HAÇLI siyâset standartlarına esir olarak” lâf etmiş olursunuz, o kadar… Bunun neticesi ise 1839 Tanzimât belâsından beri apaçık ortada: ÇÖKÜŞ, FELÂKET, ESÂRET, İŞGÂL, İHÂNET VE PİŞMANLIK…

Lozanı da İslâmiyyet’i de iyi öğrenmeniz içün, İslâmiyyet’deki (HILÂFET) müessesesinin bu DÎNİN Kelime-i Tevhid’den sonra en baş zarûrât-ı DÎNİYYESİ olduğuna evvelâ adam akıllı VE SÜNNÎ USÛLÜNDEKİ ÎMÂN-I ŞER’Î ile nüfûz şartdır… Bu usûl, kalblerinizde olmasa da, dillerinizden düşürmediğiniz (!) Alpaslanların, Fâtih, Yavuz ve Abdülhamidlerin çizgisidir… Artık ya asla dönülecek; veya ıvır zıvır FASLA!

Sâniyen: Lozan içün en başda bilinmesi şart olan, Müteveffâ Birâder-i A’zam Cim Bayar’ın Lozan ile alâkalı söylediği sözünü, “Lozan” diyerek açılacak bir ağzın herşeyden evvel telâffuz etmesi; ve bunun da, adam akıllı İDRÂK ve ŞUURUNDA olmasıdır! Yoksa her söz, lagalugadan ve katakülliden öteye geçemez… Ne demişdi o mason:

“Biz, LOZAN’da Batılılara SÖZ verdik. Türkiye’den belli bir zaman içinde İslâmiyyet’i tamâmen kaldıracağız. Bunun baş takibçisi de ben olacağım. Benden sonrakiler de BENİ TA’KÎB edeceklerdir!” (Sâbık Meclis Reisi Süleyman Arif Emre Bey’in makalesi)

Masonun “Benden sonrakiler” dedikleri acebâ kimlerdir?. Kayserevî Hacı Abdullah Efendi (!)  Kraliçenin önünde 8 gibi nasıl kıvrım kıvrım kıvama ve kadeh kaldırmaya getirildi!?. Diğerlerini saymıya lüzum yok, millet bilmese de onlar kendilerini iyi biliyor!

Lozan denen ihânet vesîkası, İslâmiyyet’in, HILÂFET üzerinden dünyâdaki imhâ ve idâm fermânıdır!

Ne kadar “birileri zafer diye YUTDURMAK” isterse istesin, sizler de ister YUTUN, ister YUTMAYIN… İsterseniz “yutmuş veya yutmamış” görünün!..

Biz, sâdece, toprak altındaki milyarlarca, toprak üstünde de ne kadarsa o kadar  Müslümanın, hâdiseye nasıl bakdığını ve başka türlü bakmanın (muhal) olduğunu beyân etdik!

Bilgilerinize…

(İntişârı: 02.10.2016)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir