Bundan evvel yazdığım meqâlemin gördüğü teveccüh fevqa’l-âde büyük oldu. Meqâlem, “like/dislike”, “tasvîb etdi/tasvîb etmedi” tesbîtleri üzerinden 36 milyon kişi, ya’ni türkiye nüfûsunun %51 inden fazlası tarafından tasvîbe mazhar oldu. Bildiği ve yazdığı yegâne harfler latin harfleri ve bu harflerle yazılan cumhûriyyet türkcesi olan qalabalıqlar dolusu insân meqâlemi beğenmiş! Ya’ni, diyânet mezhebinin iddiâ etdiği günde qurban bayramı etmeyeceklerine qanaat etmişler. Bu demokratik fıqıh usûlü muvâcehesinde, bende de qanaat hâsıl oldu ki haqqlıyım. Meselâ meqâlemi tasvîb eden türkiyeli sayısı, %49 nisbetinde olsa idi, isâbet etdiğim xusûsunda tereddüt edecekdim. Mâdem ki %51i bulmuşum, öyle ise haqqlıyım. Menderesin dediği gibi, sayı kâfî olursa hilâfet de gelebilir. Tayyîb beyin dediği gibi, sultan ahmed câmi’i dolarsa ayasofya açılabilir ve dolmazsa öylece qalır. Demokrasi mezhebinin bu pek esâslı umdesi, “Haqîqat, ârâ-yı re’y ile sâbit olmaz” diyen zevât-ı kirâmın qavlinden farqlı olsa sorun baqalım, halqımız onlaramı daha çoq re’y verir, bunlaramı? Dört parmaqlı râbiâ hareketi ne içün meşru’dur ve müdafaa edilmelidir? Şeriatcı olduqları içünmü? Hâşâ!. Onlar %51 re’y almışlar idi ve fâsıqlar onları al aşağı etdi. Kenân evrenin ana yasası %90 teveccühe mazhar olsa da bir qavle göre bu sayılır, dîger qavle göre sayılmaz. “Mekkeli müşrîkler, demokratik bir oylamada RasûlUllah qarşısında qaç re’y alır idi? M.qamalin vaqtiyle, inkilablarına yüzde qaç teveccüh var idi ve şimdi ne nisbetde teveccüh var?” gibi suallerin cevâbları, bu demokrasi dîninin ‘amelî cihetlerini ta’yîn eder. Mısırlı sisi, dersimli kemal halqlarının ekseriyyetinin teveccühüne mazhâr olsalar, buna i’tirâz câiz olurmu? Bundan sonra, hangi hastalığa mübtelâ olduğum xusûsunda da doktorlara değil halqımıza sormaya qarar verdim. Kezâ, her türlü dînî mes’elenin bundan sonra melce’i sevgili ‘âlim, taqvâlı, sâlih halqımızdır. Bayram günün tesbîti de işte böyle bir iş sayılır. Saçmaladığımı düşünenlerin kendi mevqi’lerini bir daha nazardan geçirmelerini tavsiyye ederim. ‘Acebâ diyânet işleri, qurban bayramı ve benzeri xusûslarda aldığı karârlarındaki 1.meşrûiyyeti, 2.isâbetliliğini, 3.ma’qûliyyeti neye istinâd ediyor? Şeriate, ‘ilme, aqlamı? Diyânet işleri lâik siyâsetin qânûnlarına tâbi’ şeriât, ‘ilim ve ahlâqdan uzaq bir müessesedir ve aslâ şeriatle, ‘ilimle, ‘aqılla idâre olunmaz. Dînini bunlara, bunların âmirlerine ve me’mûrlarına emânet edenlere Allah hidâyet etsin. Bu uğursuz müesseseden sudûr edecek fetvâlar vesîlesi ile ortaya çıqacaq dînî ihlâllerin, oruç yemelerin veyâ yanlış günde hayvan kesmek xusûsunda insânları ma’zûr kıldığını zann ediyorsanız aldanıyorsunuz. www.hiyanet.com adresinde neşr edilen bir vesîqa gösteriyor ki bunlar dînlerinde, mezheblerinde de mezhebsizliklerinde de lâubâli insânlardır. Bir sene iş olsun diye hilâle baqarlar ve ertesi sene reîsleri olacaq adamın keyfî tasarrûfu netîcesi vaz geçerler.
‘Acebâ, kendini sevib beğendiğimiz insânlar diyânetin hesâbına tâbi’ olsalar, diyânet işleri maqbûl bir maqâmlığa terfi’ edermi? O qadar mübârek adam hatâ ediyor olabilirmi? O mübâreklere sormaq istermisiniz? Diyânetin qurulduğu seneden beri oruç ve bayram mes’elelerinde kaç kere kıble değiştirdiğini? Şâyet hocaları 1950 lerde bir prensibe göre oruç tutmuş ve onların hocası 1920 lerdeki prensiple ‘amel etmiş iseler kendi mübârek zâtlarının bugün ‘amel etdiği prensip evvelkilerden bir veyâ iki gün farqlıdır! 1974 den sonra cârî olan, tahiti merkezli hilâl hesâblarının netîcesi olan ramezân ve qurban bayramı günleri başqadır, 1950 lerde cârî olan fatin hoca prensipli, fasdaki bir tepeyi esâs alan hesâb daha başqadır. Bu lâûbâlilikler olmadan evvel bizde de resmen câri olan, RasûlUllah ‘aleyhisselatu vesselâmın ta’mim etdiği prensiplere tâbi’ olan ramezân ve qurban bayramı günleri ise hepsinden başqadır! Yaşayan ve vefât etmiş mübârek zâtların, 1900 lerden evveline intiqâl eden bütün eslâfı, tâ RasûlUllah ‘aleyhisselâtu vesselâma qadar bir şekilde ve sonrakiler başqa şekillerde ‘amel etmişse bunların arasını bulmaq külfeti ile meşğûl olan Müslimânlara Allah yardım etsin.
RasûlUllah ‘aleyhisselâtu vesselâmın qurban bayramının vaqtini ta’yînde -hâşâ- xatâlı olduğu bir daha anlaşıldı. O zâtın dediği doğru olsa, hilâlin arabistânda görülmesi hesâbca muhâl olan günde, hilâlin görüldüğü xusûsunda yalan söylenilmezdi. Tahiti adalarında görülmesi mümkîn olan hilâle ittibâen ramazan ve qurban edenler, hangi keyfî prensiplere tâbi’ olduqlarından haberdârmı? RasûlUllahın ‘amelini tekzîb etdiklerinin farqındalarmı? RasûlUllahın kendi devrinde tahiti adalarında görülen hilâle değil mekkede medînede görülen hilâle ittibâen ya’ni tahitide görülen hilâlden “bir gün sonra” ramezân ve qurban etdiklerinden haberdârmısınız? RasûlUllahın tâbi’ olduğu prensipler ya’ni İslâmın kamerî ayları tesbît etme, oruç ve bayram günlerini tesbît etme xusûsundaki prensiplerin hâl-i hâzırda diyânet işleri tarafından tahrîf edildiği ve türkiyede bu prensiplere tâbi’ olanların qurbanlarını zâyi’ etdiklerini, ramezânda oruç yediklerini ve oruç tutulması memnu’ olan ramezân bayramında oruç tutduqlarından bahs ediyorum. Bunun vebâli her kesin tek tek üzerindedir ve yapılan ‘aqılsızca, şeriatsızca hatânın vebâlinin diyânet reîsinin boynuna olacağını zann etmek bîhûdedir.
Zi’l-qa’de 1434Z ün son günü, ya’ni 6 ekim 2013U pazar yazdığım meqâlede mevcûd hilâl görünebilirlik harîtalarına i’tibârla qurban bayramının 17 ekim 2013U de olacağını tahmîn etmişdim. İstanbul, hilâlin görünebilirlik hudûdunda olduğu içün 6 ekim 2013U pazar aqşamı hilâli göremeyeceğimizi düşünmüşdüm. Faqat tahmînimde hatâ etdim. 6 ekim 2013U pazar aqşamı, dört Müslimân, 250 metre raqımlı sapphire qulesinde zi’l-hicce hilâlini gördük.
Hilâlin görünebilirlik harîtalarına nazaran 6 ekim 2013U pazar aqşamı istanbulda, ancaq hevâ şartları mükemmel olduğu taqdîrde hilâl görünebilirdi. Elhamdulİllah, arabistân ve anadoluda hilâlin görünebilir olduğu ilk gün hilâli gördük. ‘Arabistânda bir gün evvel hilâlin göründüğü ‘ilmen yalandır. Türkiyede ise hilâlin görünebilirliği haqqında bir iddiâ dahi yoqdur. Türkiyenin resmî dîn müessesesinin qanaatince tahitide görünmesi hesâblanılan hilâl kâfîdir. Türkiyede ve ‘arabistânda 5 ekim 2013U cum’â ertesi aqşamı hilâlin görünemeyeceğinin türkiyeli resmîlere ma’lûm olması ve bunların ‘aqsini iddiâ etmiyor olmaları, bedevî yalancılardan en mühimm farqlarını teşkîl ediyor. Bedevî suud yalancıları ise prensibde isâbetli faqat tatbîqatda ‘âlem-i İslâmdaki bütün Müslimânların istihzâ etdiği şekilde davranıyorlar. Görünmesi hesâbca muhal günde devâmlı sûretde hilâl görüyorlar.
1 zi’l-hicce 1434Z, efrencî 7 ekim 2013U pazartesi olduğu i’tibârla anadolu ve ‘arabistânda qurban bayramının birinci günü 10 zi’lhicce 1434Z, efrencî 16 ekim 2013U çarşanbadır. Diyânet mezhebine ittibâen 15 ekim 2013U salı günü kesilen hayvanlar qurban değil kavurmadır.
Allahu a’lem bis-savâb
9 zi’l-hicce 1434Z
15 ekim 2013U
salı
(İntişârı: 15.10.2013)