Erkeklerin, mahremleri (evlenmeleri yasak olan yakınları) olan kadınların yalnız yüzlerine, başlarına, kollarına, göğüslerine (yani gerdanlarına, memelerine değil) bacak (baldır değil, diz kapaktan aşağı) ve ayaklarına bakmaları şer’an / dînen câiz olduğu gibi, bir ihtiyaç için bu organlarını üzerinde bir şey olmadan şehvet olmaksızın dokunmaları ve tutmaları da câiz ve helâldir. Zirâ bir erkek meselâ yolculuk sırasında yakını olan kadınları hayvana/vasıtaya bindirmeye ve indirmeye ihtiyaç duyabilir. Böyle durumlarda tutmadan yardım etmeleri zordur.
Yakınları olmayan kadınların görünen ve görünmeyen zînet yerlerine bakmanın ve dokunmanın haram kılınması, böylece zinanın sebebi olan şehvetin meydana gelmesine engel olmak içindir.
Erkeklerin yakını olan kadınlar için böyle bir durum söz konusu değildir. Çünkü yakını olan kadınların zînetlerinin bulunduğu yere bakmak ve dokunmak, şehvetten dolayı değil ekseriyetle şefkatten ve yakınlık sevgisinden dolayı olur.
Ancak, buna rağmen -umulmadık bir şekilde- şehvet olacağı kesinse veya böyle bir ihtimal varsa, bu durumda bir erkeğin kendi yakını olan bir kadına dokunması ve onun zînet yerlerine bakması da şer’an/dînen haram olur.
Çünkü şehvetle dokunmak ve bakmak bir nevi zinadır. Bunun, birbirlerinin yakınları olan erkek ve kadınlar arasında meydana gelmesi ise daha fecîdir.
Onun içindir ki, İslam dini, kadınların sadece yukarıda sayılan 13 sınıf erkekle beraber ve bir arada bulunmalarına izin vermiştir. Gerek tenha, kimsenin bulunmadığı ve gerekse insanların bulunduğu yerlerde, kadınların bu 13 sınıftan başka erkekler ile bir arada bulunmaları şer’an/dînen yasak ve haramdır.
Şu kadar var ki, kadınların icabında şahitlik yapmaları gerektiği gibi, mecbûrî durumlarda ihtiyaç olduğu kadar, yabancı erkeklerin bulunduğu yerde bulunmalarına şer’an/dînen izin verilmiş, daha fazlası ise haram kılınmıştır.
Netice:
İslam dinini kabul ve ona iman etmiş olan genç kadınların, yabancı yani şer’an/dînen aralarında nikah câiz olan erkekler ile han, otel, apartman, mektep, dersane, hükümet dâireleri, bağ, bahçe, ziyafet sofraları, çarşı ve pazar gibi yerlerde, bir mecbûriyet olmadan bir arada bulunmaları şer’an/dînen haram ve yasaktır.
Kocasının vakti ve durumu müsait değilse, evin iç işleri evin hanımına ait ise de, evin dışındaki işler esasen kadının vazifesi değildir. Bununla beraber kocasına bir yardım olarak veya ihtiyaçtan dolayı, kadınların kocalarına ve yakınları olan erkeklere evin/ailenin dış işlerinde hizmetlere ortak ve yardımcı olmalarına şer’an/dînen müsâade verilmiştir.
Kısaca söyleyecek olursak:
Ziraat işlerinde kadınların kocalarına ve yakını olan diğer (mahrem) erkeklere yardımcı olmalarında bir beis yoktur. Tesettüre dikkat etmek, fitne ve fesattan emin olmak şartıyla, kadınların nehirlerde çamaşır yıkamalarında, kuyudan, çeşmeden, nehirden su getirmelerinde, hayvanları merâya sürmelerinde, merâdaki hayvanları sağmalarında, bağ-bahçe ve bostanlarında çalışmalarında ve oraları beklemelerinde de beis yoktur. Çünkü bu gibi işler dinen yasak değildir.
Şunu da arz edeyim ki, yakını olmayan erkeklerle bir arada bulunmamak şartıyla, genç kadınların kadınlara ait yerlerde kendileri gibi kadınlardan veya yakınları olan erkeklerden veya şehvetten kesilmiş ihtiyar ve şehvetten kesilmiş kimselerden ilim ve sanat öğrenmelerinde ve kendilerinin imalâthanelerinde sanatlarıyla ilgili iş yapmalarında dînen bir yasak yoktur.
(İlk intişârı: 24.09.2014)