-3- Cedd-i Azîzim Bartın Müftüsü Muhammed Rif’at Efendi Hazretlerini Yâdederken…
26 Kasım 2023
-2- Noel, Yılbaşı, Silvester Ve Mîlâdî Takvim Rezâleti
23 Aralık 2023

NOEL, YILBAŞI, SİLVESTER VE MÎLÂDÎ TAKVİM REZÂLETİ

-1-

Ahmed ZIYÂ

 

Müşâhedemize göre, sosyal medyada Noel ve yılbaşına iştirakin küfür olduğunu ilân edip çevresindekileri ikâz edenlerin sayısı geçen senelere nazaran çoğalmış idi. Bu hâl itirâz edenleri daha bir azdırdı, müdâfaaya geçenlerin yanısıra kendini temize çıkarmak isteyenler oldu. Önceki senelerde duymadığımız yeni bir müdâfaa usûlü dikkatimizi çekti ki şöyle:

“-Biz noel kutlamıyoruz, biz yeni yılı kutluyoruz! İkisini birbirine karıştırmayın lütfen! Noel Hrıstiyanların dînî bayramı ama yılbaşı dînî bir bayram değil. Noel kutlamak küfür ama yılbaşını kutlamak küfür değil; günahdır.”

Tahmin edileceği üzere bu sözler kafaları karıştırdı. Yılbaşını kutlayan veya kendi kutlamasa da muhakkak çevresinde kutlayanların olduğu insanlar, fetva sormaya başladılar:

“-Yılbaşı kutlamak küfür mü? Yılbaşı ile noel arasındaki fark nedir? Hiristiyanlar yılbaşını neden kutlar? Yılbaşında hediyeleşmek küfür mü? Yılbaşında tebrikleşmek küfür mü?”

Benzer suallerle kafaların ne kadar karışdığı ortada.

Bu suallere, ehil olmayanların verdikleri cevablar ise, maalesef içler acısı:

“Yılbaşını kutlamak küfür olmaz. Noel Hrıstiyanların dînî bayramı ama yılbaşı mîlâdî yılın başlangıcı. Niyet noel değil de yılbaşı kutlamak ise küfür olmaz. Tabii kutlama harama girmeden olmalı! ”[1]

Noel nedir? Yılbaşı ile arasındaki fark nedir? Kökü nereye dayanır? Yılbaşı dînî bir bayram mıdır? Gelin bu sualleri noeli ve yılbaşını bayram olarak tes’îd eden milletlerin kaynaklarından araştıralım ve ölçümüz ile hükmü, internetden değil, Osmanlı ulemâsından alalım.

Batılı kaynaklar şöyle diyor:

NOEL NEDİR? HRISTİYANLAR NOEL’DE NEYİ TES’ÎD EDER?

Noel, Hrıstiyanların en kıymetli dînî bayramlarından biridir. O günü, tanrının oğlu olduğuna inandıkları Jesus’un doğum günü olarak kabul ederler. Jesus, (onlara göre son peygamber ve tanrının oğlu Îsâ) insanları günahlarından arındırmak için seçilmişdir. Hristiyanlar o güne noel diyerek “tanrının insanlaşmasını” tes’id eder (kutlar).

Umûmi inanış Jesus’un 25 Aralık’da doğduğunu söyler ama evangelik incile bakıldığında böyle bir tarih mevcud değildir. Gerçek doğum tarihi belli olmamakla birlikde daha sonra kilise tarafından 25 Aralık kabul edilmiş ve öylece tes’îde başlanmışdır.

Peki neden özellikle Aralık ayı seçilmiş?

Bu mevsim, ortalık karanlık ve soğuk olduğundan onlarca nâhoş bir aydır! Aralık ayının sonlarında günler uzamaya başlayıb geceler kısalır. Persler, Romalılar, Keltler ve Cermenler de dahil, bütün kültürlerde bu sebeble gündönümü tes’îd edilmişdir. 25 Aralık’da gündüzün tekrar gece üzerinde kurduğu hâkimiyetin bayramı yapılır. (Bugün ise gündönümünün 21 Aralık’a tekâbül ediyor olması, 16. Yüzyılda yapılan takvim sisteminin reformu sebebiyledir.)

Ayrıca Roma’lılarda bir güneş tanrısı vardı. Onun şeref günü de 25 Aralık’a isâbet ederdi. Bu tanrı, Jesus’a bir nevi “rakib” olarak görülürdü. Hristiyanlar Jesus’un doğumunu bayram günü yapmak istediler ve neticede 25 Aralık’ı kesin olarak tesbit etdiler. Güneş tanrısı “Sol İnvictus” böylece yerini Jesus’a kapdırmış oldu.

Aynı zamanda Jesus’u ışık getiren ve kurtarıcı olarak gören kilise, bu günü sadece rekâbet sebebiyle seçmemişdir. Jesus’un bir keresinde “Ben dünyanın ışığıyım” dediğine inanırlar.

Fakat bu tarihi seçmelerinin çok daha basit bir açıklaması vardır. 25 Mart’da Jesus’un annesinin melek Gabriel tarafından oğlu ile müjdelendiğine inanırlar. Eğer Jesus da tam 9 ay sonra dünyaya geldiyse, doğumu 25 Aralığa düşer.” [2]

Demek ki hrıstiyanlar noeli, son peygamber olarak kabul etdikleri Jesus’un doğum günü olduğu için tes’id etmektedir. Hatta bu günün kıymeti o kadar büyükdür ki, bunu tes’ide bir ay öncesinden başlar, evlerin önü, cadde ve sokaklar, alışveriş merkezleri, mektebler ve sınıflar ışıklar ve çeşitli şekillerde süslenir. Bazıları bu bayram şuurunu çocuklarında, her güne çeşitli hediyeler koydukları takvimlerle veya her Pazar yakdıkları mumlarla devamlı taze tutar…

Putperestler ise bu günü güneş tanrılarının şeref günü olduğu için tes’id eder…

Şimdi sorarım sizlere, hrıstiyan ve putperestlerin mübârek kabul etdikleri bu günü, “yüzde doksandokuzu Müslüman” denilen bir ülkenin ferdleri niçin tes’îd eder? Neden burada da sokaklar süslenir, bazı eczaneler de dahil olmak üzere neden buralarda da alışveriş merkezlerinde süslenmiş çam ağaçları boy gösterir? Hrıstiyan âdetlerini bu denli taklid eden Anadolu evladı, neyi niçin yapdığının farkında mıdır?

Yine Hrıstiyanların kendi kaynaklarından okumaya devam edilm:

NOEL’DE NEDEN ÇAM AĞACI SÜSLENİR?

“Çam ağacı, Noel’in en mühim simgelerinden biridir. O günlerde çok kişi çam ağacı süsler. Bu yüzden sadece Alman pazarı için 29 milyon çam devrilir. Bu ağaçların en fazla iki hafta sonraki âkıbeti ise maalesef çöpdür. Noel’de yapılan israf bununla da kalmaz. Dindar olsun olmasın çok kişi noel’i müsrif bir şekilde tes’îd etdiğinden bazıları bu israfdan rahatsız olub, Noel’i hrıstiyan dîninin ailecek tes’îd edilen bir bayramı olmakdan çıkarıb noel alışverişi ve hediyelerin ön planda olduğu bir “tüketim bayramı” hâline geldiğinden şikâyet eder.”[3]

Peki hrıstiyan âlemi neden çam ağacı süsler? Yüzde doksan dokuzunun müslüman olduğu iddiâ edilen Türkiya, bu âdeti taklid ederken aslında neyi tes’îd etmiş olur?

“Yukarıda bahsi geçmişdir ki, Cermenlar noeli bilmezdi, onun yerine 25 Aralık’da gündönümünü tes’îd ederlerdi. Yılın en kısa gününde kendileri için kıymetli olan bir takım ahşap parçaları ve ahşap tekerleri yakarlar ve külünü tarla ve ahırlarına serperlerdi. Böylece tarlaların bereketli olacağına; hayvan ve insanların da hastalıklardan korunacağına inanırlardı. Devamlı yeşil kalan ağaçlar ve bilhassa kozalaklı ağaçlar o zamanlar hayâtın sembolü olarak kabul edilirdi. Zira hiçbir bitkinin büyümediği kış mevsiminde bile bu ağaçların yaprakları yeşil kalır.

Antik Romalılar husûsî günlerinde şans getirmesi ve koruması için birbirlerine çam dalı ve çam çelengi hediye ederlerdi. Yavaş yavaş bu âdet hrıstiyanlar arasında yayılmaya başladı ve bu ağaçlar giderek cennetdeki hayat ağacı ile irtibâtlandırıldı. Bu ağaç sonsuz hayâtı temsil eder oldu. Evvela sâdece Romalıların, kendilerini felâketlerden korumak için çam dalını eve sokma âdetini aldılar.

14. Yüzyılın ortalarından itibaren ise bu işi büyütmeye başladılar. Bunun için ormandan ağaç getirib onu süslemeye başladılar. Süs olarak da 1419’larda meyve, zencefilli çörekler, fındık, fıstık ve cevizi ağaca asmaya başladılar. Evvela ağacı evin önüne veya bir meydana koyarlarken 1800’lerde oturma odalarına sokdular.”[4]

Görüldüğü gibi çam ağacı süslemesi de putperestlere dayanıyor. Peki hrıstiyanlar bu âdeti niçin ve nasıl benimsedi?

“Tabîidir ki bu gelişme bütün hrıstiyanları memnûn etmedi zîrâ âdet putperest âdeti idi. Hrıstiyanlık âdeti değildi. Papaz Martin Luther çam ağacının kabulü için çaba sarfetdi. Onun sayesinde çam ağacı bütün Almanya’da meşhûr oldu. Böylece kısa sürede Avrupa’nın geri kalanı da çam ağacı ile tanışdı. İngiltere’de, 1840’da ilk defa İngiltere kraliçesi Victoria çam ağacı süsletdi. 30 yıl sonra da Fransa’da moda oldu. Avrupalı göçmenlerle de Kuzey Amerika’ya kadar ulaşdı ve Avrupa dışında da noelin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Kısa bir süre sonra, o, dünya çapında tanındı.

Başlarda ağaç ele geçen herşeyle süslenirdi. Mesela İsviçre’de elma ve peynir kullanılmışdır. 1650’lerde soylular süs bebek, kıyâfet ve hatta gümüşle süslemişlerdir. Bebek ve gümüş takı ile süslemeye güç yetiremeyen halk kendi takı ve süsünü el sanatıyla yapıyordu. 19. Yüzyılda sanâyileşme başlayınca da çam ağacı süsleri imâl edilib satılmaya başlandı.” [5]

Evet, bu satırlardan anlaşıldığına göre, çam süsleme âdeti putperestlerden hrıstiyanlara Martin Luthesâyesinde geçmiş ve oradan bütün dünyâya yayılmışdır. El’ân hrıstiyanlar bu çam ağacını o kadar benimsemişlerdir ki ismi bile “Christbaum” yani “hrıstiyan ağacı” olmuşdur.

Türkiye’de noel günlerinde mağazalar, eczâneler, meydanlarda ve daha birçok yerde süslenen çam (hrıstiyan) ağaçları hangi gâye ve hedeflerlerle teşhir ediliyor ve zihinler nasıl iğdiş ediliyor, akıl ve iz’ân sâhiblerine soruyorum. Bütün bu ma’lûmât ile birlikde tüyleri diken diken eden şu fotoğrafa ibretle bakıldığında içler acısı bu hâle nasıl gelindiğine hayret etmemek mümkün olamaz. Fotoğrafda Lafzatullah, Habîbullâh ve mevlevîler ile süslenmiş bir çam ağacı görülüyor. Cehâletin, rezâletin, hakâretin vardığı noktayı, buraya yazmaya kelimeler kifâyet etmiyor. Putperestlikden Hrıstiyanlığa oradan da maazallah İslâmiyyet’e mi remz olacak, istikbalde bu “christbaum” denilen hrıstiyan ağacı?..

Noel’in gerek putperestlikden, gerek Martin Luther tarafından yaygınlaşdırılmış daha birçok âdeti vardır ki, onları burada zikretmek istemiyoruz. Biz, bilhassa Türkiya’da da tanınmış ve benimsenmeye başlanmış olan hrıstiyan âdetlerini derinlemesine îzâh etmek istiyoruz.

(Mâba’di var)

 


 

[1] http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=2754

[2] https://www.helles-koepfchen.de/artikel/3346.html

[3] https://www.helles-koepfchen.de/artikel/3346.html

[4] https://www.helles-koepfchen.de/artikel/3346.html

[5] https://www.helles-koepfchen.de/artikel/3346.html

 

İntişârı: 24.12.2017 / 01:41:19

1 Comment

  1. besmele dedi ki:

    Bir yazıdan iktibâs:

    (New York Üniversitesi’nde târîh profesörü olan Waelangi Ferguson diyor ki:

    “Hıristiyânların yortuları, putperest yortularıyla aynı târîhlere rastlar. Meselâ Noel târihi, İrân ve Roma’da güneş tanrısı Mitharas’ın doğum târîhiydi. Ayrıca bu târîh çok eskiden beri putperest dünyâsında önemli bir yortu günüydü.”)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir