Dünyâyı Saran Put
24 Ocak 2007
Davos’un Karanlık Yüzü…
1 Şubat 2007

Milli Görüş lideri ve 54. Hükûmetin Başvekili Profesör Doktor Necmü’d-din Erbakan Beyefendinin basın organı Milli Gazete’nin 10 Ocak 2007 Çarşamba

LAHEY KABUKLU GAVUR MAHKEMESİ 

Ahmed SEYYİDOĞLU 

 

Milli Görüş lideri ve 54. Hükûmetin Başvekili Profesör Doktor Necmü’d-din Erbakan Beyefendinin basın organı Milli Gazete’nin 10 Ocak 2007 Çarşamba tarihli nüshasının 8. sahifesinde, Saadet Partisi kurmaylarından Doçent Doktor Oya Akgönenç bacılarının kaleminden:

“ – Yakalandığı andan beri Amerikalıların kontrolündeki bir bölgede hapisde tutulan ve aylarca trajikomik bir mahkemede, Amerikalıların tayin etdirdiği hakimlerce yargılanan Saddam’ı, asıp toprak altına gömene kadar (bizden: gömünceye kadar olacak) rahat edemeyen El Mâlikî acabâ şimdi neyin bunalımında?”

Tahrirat, ortalara doğru, “alınacak dersler” ara serlevhasından sonra, şöyle devam etmektedir:

“ – Böylesine bir dava MUTLAKA Uluslararası bir mahkemede, mesela Lahey Adalet Divânında görülmeliydi. Aynen, Bosna savaş suçlularının yargılandığı gibi. Bu hata tekrarlanmamalıdır.”

Milli Görüş’ün “modernist ve çağdaş” bacısı, alınacak dersin de, “modernist ve çağdaş” mîzâna uygun olmasını öğütlüyor. Öyle ya, Lahey Adalet Divânı dururken, dâvâyı Allah ve Rasûlüne ircâ’ edip, bir Şeriat mahkemesinde muhakeme edilsin diyebilir miydi hiç? Demek ki, bundan sonra zuhur edecek bu kabil dâvâlar için, mutlaka lâbis-i libâs-ı katrânî hâkimlerden müteşekkil kabuklu gavur mahallerine gidilirse; ve oralardan da adâlet zuhûr edeceğine inanılmış olursa, demek ki ders alınmış olunacak!..

Milli Görüş’ün “modernist ve çağdaş” bacıyânımına acaba sual edildikde:

“ – Pek sayın bayan bacıyânım! Cemaat-ı meşhureniz, hamamın namusunu değil de, partilerinizin namusunu kurtarmak için “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine” mürâcaatlarınızın neticesinde, demek, “iyi ders almış olmalısınız” ki, aldığınız bu derslerden, Dünyanın dahi azim istifadesine çalışıyorsunuz! En kalbî tebrikler… Avrupa kabuklu mahkemelerinden, İslamiyyetin lehine veya memâlik-i İslamiyyenin lehine veya hükûmât-ı İslâmiyyenin lehine bir tek karar çıkdığına, ne zaman ve nerede şahid olduysanız; ve buna, aklen ve naklen bir ihtimal bulunduğunu nerede gördüyseniz; ve yine bunun Şeriat-ı İslâmiyye nezdinde câiz olduğuna dair hangi akâit, fıkıh ve tefsir müdevvenâtında üç satırlık bir hükme rastlamışsanız, bunu da ortaya koymanız, ilmi haysiyyetiniz nokta-i nazarından size bir vecibe değil midir? Dîni bütün Milli Görüş cumhûr-ı ulemasının da, bu hususdaki “çağdaş ve modern” fetvalarına, âcilen ve serîan ihtiyac messetdiği, îzâhdan vârestedir. Ancak, hey’et-i fetâvânın, buna mübaşeretden evvel, blogumuzdaki “ULÜ’L-EMR, NİZÂ’, TÂĞUT, MÜNÂFIK VE MUHÂKEME MESÂİLİ BEYÂNINDADIR… ” serlevhalı yazımızdaki muharrer tefsir satırlarını kıraat buyurarak, feyziyâb olmaları da, mevzuun ve dâvânın imâna taalluk eden vechesi münasebetiyle ve âcil lüzûma binâen, harâretle tavsiye olunur… Bunun aynı zamanda:

“ – Millet-i İslamiyyenin, kefere mahkemelerinden adalet idhal etmek üzere oraların muhakemesine muhtac olduğu, dünya tarihinde görülmüş ve duyulmuş mudur ki böyle bir hal-i ibtizâle müsâraat edilmektedir!”

Deyû, mütehayyir, müzebzeb ve mütereddid bir halde kalan partili garib gurabâ ve fakir fukarâyı da rahatlatacağı îzâhdan vârestedir!.

Vesselâmu alâ menittebeal hüdâ..

(İntişârı: 29.01.2007)

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir