Besmele ile…
Vâcibü’l-vücûd Hazretlerinin mukaddes ve muazzez ism-i şerîfiyle ve O’na hamd ü senâ ile başlar; tahiyyât ve tesbihâtımızı muazzam bârigâh-ı ulûhiyyetine arzederiz…
Salât ve selâmımızı da Server-i Kâinât Hazretleriyle sâir enbiyâ ve mürselîn hazerâtına ve cümlesinin âl ve ashâbı ile tâbiîn, tebe-i tâbiîn ve müctehidîn-i kirâm ve turûk-ı âliyye pîrânımızın ulvî ervâhına ithâfa müsâreât eyleriz…
Rabbim!
Bizi, bize bırakma!
Bizi, tâğutları aslâ tanımamaya azmederek küfre tevbe edenlerden ve böylelikle de sana tam ve temiz, sıhhatli ve kıymetli îmân taşıyanlardan kıl!
Bizi, Şerîat-ı Garrâ-yı Ahmediyye’den bir sâniye ayırma!
Bizi, habl-i ilâhiye cemîan tutunup, rûh-i vâhidle hareket eden bir hey’et-i muntazama-i vahdâniyye eyle!
Bizi, tevhîd üzere ictimâ edenlerden eyleyip, garblı ve şarklı her türlü tefrika ve firkalaşma belâlarından masûn u mahfûz buyur!
Bizi, dîn-i Hakk’ın a’zam-ı erkânından olan tevhîd-i kulûb ve tevhîd-i ef’âl sırrına erenlerden eyle!
Bizi, “yedullâhi maal cemâah” diyenler arasına idhâl edip, cemâatlarını zâyi’ ve perişan ederek behemehal perişân olanlardan uzak tut!
Bizi, bir rûh ve bir misâk-ı ictimâî içinde şekillendir!
Bizi, kuru bir kalabalık değil, cemâatle ibâdet etmek için lâzım olan cemâatdan kıl! Tertîb-i ictimâînin tecelliyâtında bir sûret-i mahsûse de olan namazları, rızâna ve şartlarına muvâfık kılmayı nasîb et! Ve böylece yirmidört sâatimizde de saf bağlamanın lezzetini ve seâdetini, dînin dünyâda en büyük feyzi ve nihâî gâyesi olarak lûtfet!
Bizi, ba’del îmân ilk farîza-i dîniyyenin, bu muttasıl yirmidört saatlerle yapılan ibâdetler olduğundan habersiz ve edâsız yaşatma!
Bizi “câhiliyye ölümüne” müncer hayatların elinde müteharrik meyyitler eyleme!
Bizi bu farîzayı edâ edebilen müslümanlardan eyle ki “ve ülâike hümü’l-müflihûn” hükm-i celîli mu’cebince felâh-ı kâmile mazhâr olalım!
Bizi, (aksi halde “velâ temûtünne illâ ve entüm müslimûn” müeddâsı müşkil ve belki müteazzir olur) buyuran müfessirlerin sesini duyanlardan eyle!
Bizi, o müebbed ateşe mahkûm kıldığın ve “Allah’a az çok inansa bile aynı zamanda tâğûtlara da inanan” kâfirlerden uzak tut! Âmîn…
Sana sığındık, muhâfızımız sensin!…
(İntişârı: 19.01.2007)