Dembokrasi (yahudi-haçlı emperyalizma) dîni, kendi dışında hiçbir dîne hayat hakkı vermez; ve kendisini tehlikeye düşürecek her türlü din, ideoloji ve doktrinlere ve hele hele en başta da vahye müstenid İslâmiyyet’e meydanı bırakmaz. Bırakması demek, kendi ipini kendi elleri ile çekmesi demekdir!
İslâmiyyet ile dembokrasinin bir arada yürüyeceğini ve bunların arasının kabil-i te’lif olabileceğini ısrarla ve nemrutça iddia edenler, ya İslâmiyyet’in keyfiyetini bilmiyen echellerdir; ya, bildikleri halde müslümanları dembokrasi meydanına çekerek, kendi uydurdukları kâideler ile, oyunu müslümanlara da oynatarak, onları eritmek istiyen İngiliz siyâseti ve bu siyâsetin parmaklarında oynayan yehudi ve ABD’dir; veya, bu siyâseti, İslâm memleketlerinde bazı cemaat ve onların emekli vâizleri üzerinden yürüten; ve onları, tampon veya katalizatör olarak da oynatan vazîfeli mihrâklardır…
Dembokrasi, bir başka ta’birle, bütün İslâm coğrafyasında “EL ATIDIR!”
EL ATINA BİNEN TEZ İNER!
Dembokrasi dîninin ana mabetlerindeki ruhban sınıfı, “Dembokrasi benim atımdır!” der; ve onu, kendi coğrafyasının gayrında, bu atın sâhibinin yani kendisinin istediği gibi ve yine kendisinin istediği istikâmete gidecek olanlara kirâlar! Bu şartlarla kirâlayıp da, aksi tarafa gitmeye kalkanın veya memleketini o beygir sahiblerine tavla veya ahır yapmıyanların altından, atına kıç atdırır; ve binicisini (râkibini), bu bir kıç atımlık darbe ile omurgası kırılacak şekilde münasib bir taşın en sivri yerine düşürür…
Dembokrat (!) Erbakan Hazıretleri böyle düşdü!.. Altındaki dembokrasi atı kıç atınca, bu kıç (darbesi) ile kendisini yerde buldu!. Menderes, Özal, Salamon v.s.
Şimdi Mısır’da Mursî!
Dembokrasi ile (darbe), kat’iyyen ayrı şeyler değildir. Darbe denen vahşet, dembokrasi dîninin içinde, ondan bir cüzdür. Patronlar, dembokrasi denen dînin münâfığını yakaladıkları an, bu münâfığa kan kusturmak içün darbokrasiyi devreye sokarlar!. Yani dembokrasinin, müslüman coğrafyadaki tecziye veya ukûbât sistemini…
Bizim echeller, (darbe) denen eli kanlı eşkıyâlığı, dâimâ, dembokrasinin dışında, ona zıd ve onu ortadan kaldıran bir necâset gibi görürler!. Bu ezberi bozacak bir mahlûk da ortada görülmez. “Kral çıplak!” diyeni sanki keşkeş edeceklerdir! Çünki dembokrasi, kendini kabûl etdirmek içün böyle ister, buna mecburdur!. Komünist, muhâfazakâr, liberal, kapitalist ve faşist partilere kadar, “bu demborasi nakarâtı!” ahmak avlamanın birinci maddesidir! Aksi halde o dembokrasi, (darbenin), kendi bünyesi içinde şiddet ve cinnetle cezâlandırma mekanizması olduğunu söylerse, dünyâ, “dembokrasi putu veya b.ku” önünde diz çöküp,“sen ne aşık olunacak orospuymuşsun!” diyemez!..Dembokrasiyi, iç yüzü ve kan grubu ve süt keyfiyetiyle ve katil ve dişlek suratıyla ve mikrop yanardağı mahrem yerleriyle görür; ve nefret ederek iğrenir…
Bizdeki dembokrasi âşıklarının, önünde diz çöktükleri orospu işte budur…
(Darbe) diye lânet okuyorlar! Sisi denen necâset cellâdın kimin infâz me’muru olduğunu kör gözleri görmüyor!. Çünki odunlar, gerzekler, ayılar… Dembokrasi dîninin kardinalleri, Mısır’da târihde görülmeyen bir kıtâl ve vahşet yaşanırken, kılları bile kıpırdamıyor, hatta “yiyin biribirinizi ve bize köpek olacaklar ortada kalsın!” der gibiler!. Türk medyası denen bazı diyalogcu pislikler de, ellerinden gelse, “âferin ulan kıpti Sisi, ABD dembokrasisi istikâmetinde uygun adımla yürümiyenleri hakla!” diyecek ve darbeyi, dembokrasinin tecziye sistemi olarak kutsayacak ve kurtlayacaklar!. Neşriyatlarında, yanpil yanpil yengeç gibi, nasıl da ABD kokusu tüttürüyorlar!
Darbokrasi, müslüman coğrafyada, dembokrasinin mütemmim cüz’ü ve lâzım-ı gayr-ı müfârıkıdır!
Mısır’da, Mursî, dembokrasiyi mi inşâ edecek, İslâmiyyet’i mi?. Eloğlu, Mursî’nin kıçı altına öyle beleşden at çeker mi?. Demokrasiye gideceğim diye eşkıyânın atını kirâla, sonra ters istikâmete, eşkıyânın istemediği tarafa dizginleri çekiver!. Gâvur bunu yutar mı, yutdu mu?. Dembokrat mısın, müslüman mısın?. Açık, net, sarih ve vazıh, neyiz yavrum?
Akıl ve nakil, “olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol, beni yaşayacaksan, el bilmem nesiyle gerdeğe giremezsin!” diyor… İslâmiyet’le dembokrasinin ortasında, kendine takiye hamamı inşâ’ etme, terletirler!. Müslümansan, müslüman, seni müslüman bilsin!. Dembokratsan, o da öyle bilsin!. Hangi peygamber, takiye yapdı?. Sonsuz kere hâşâ!.
Müslümanlıkda, takiyye, bakıye, telbis ve iblis yolları ile menzil-i maksûda vasıl olunamaz!. İslâm’a, islâmî usûllerin dışında aslâ gidilemez. Evvelâ buna îmân şart. Noksan sıfatlardan tenzih etdiğimiz Allâh Azze ve Celle’nin dînine gidiş, gene ve zarûreten, o dînin usulleri ile olacak, başka din ve ideolojilerin usulleri ile aslâ olamıyacakdır… Buna îmân da, o tenzîhin içindedir… Müslüman görünen gavurların “dembokrasi” ile İslâm’a gidilmesini durub dinlenmeden öğütlemeleri, ipin ucununun dâima puştda olması taktiğidir; ve ahmak ve kolaycı ve acül adamların önüne atılan zehir yemleridir… İslâmiyyet’e, mücerred İslâmiyyet’e îmân, sabır, azîm, çile ve cihad ile vasıl olunur… O Rasûl-i Rusül Aleyhisselâm’ın hayatı meydanda… “El aceletu mineşşeytân!” buyuran da O… “El atı olan dembokrasiye binip beleşden ve çabucak, hiç çile ve cihada dokunmadan ben İslâm’ı meydana dikerim!” dedin mi, işte netîce, o dembokrasi beygirine kıç atdırılıb meydana darbokrasinin kan revan içinde dikilmesidir!. “Tiz-i reftâr olanın pâyine dâmen dolanır!” Acele edib, dembokrasi ile çabucak, sabırsız, çilesiz, cihadsız, silahsız hedefe varırım dedin mi, ayaklarına eteklerin dolanır düşersin!
“Dembokrat görünmezsem, idâreye (başa) geçemem!” sancısına yakalanmışsan, bunun içün uykuların kaçıyorsa, işte dediğimiz gibi, o idâreyi başdan kaybetdin demekdir!. Sen, “ben dembokratım!” dediğin zaman, gâvur, “haa bu dembokratmış!” demez!. Seni bin kere elekden geçirir, hergün donuna kadar emarını çeker!. İslâm’a, dembokratdan kirâlayacağın uyuz beygirle veya katırla gidemezsin, her peygamber hangi küheylânla gitmişse, tek yol ve çâre odur!. “Onların yolu çok zor ve çileli, ben, dembokrasi uyuz eşşeği ile giderim!” dersen, gâvur bunu yemez!. O uyuz eşşek veya beygir, her ne ise, o da, Allâh’ın dînini taşımaya nâmütenâhi uzakdır, bu muhaldir! Dembokrasi, dembokrasiyi yaşatmak içün vardır evlâdım!. İslâm’ı yaşatacak dembokrasi, daha icâd olunmadı, olunamaz da… Bu muhâl… İtikâd, dâimâ en temel esas…
Bundan sonra dembokrasi beygiri veya uyuz eşşeğine kıçını oturtacaklara duyurulur!
Tayyib Paşa da bir dembokrasi beygiri üzerinde, ancak istikâmeti, kör topal da olsa, biraz ağrılı sızılı da olsa, dembokrasi patronlarının istediği istikâmet değil!. Emekli vâiz iki senedir, ABD’den, “istikâmetin yanlış, benim dediğim tarafa dön, sen de benim gibi dünyâ gemisinin kapiteni ABD’ye teslim ol!”diye nice sinyaller, nasihatler çekiyor, hatta sövüp sayıyor!. Tayyib Paşa ise, “bizim mahdum beyin gemiciği bize yeter!” havalarında!… O zaman da, “usul usul gezi (darbokrasisi) ruznâmeye !”girmedi mi?. Paşa direkden döndü, ama onu, bizzat değil de cemaatle terbiye eden patron, 2-3 ay sonra yeni bir uslandırma “hizmet hareketi!” vasıtasıyla devreye girebilir!
“Hizmet hareketi” bu, darbeci ve heybeci zorcenırıl (İlter) paşanın borusu değil!
Devreye girer mi girer! Cemaatin kalemşörleri hökûmat-ı Tayyibeye nasıl diş göstermiye başladılar… Yakında akapella koro hâlinde havlamıya başlarlarsa, kimse şaşırmasın!
Darbe (darbokrasi), dembokrasinin terbiye ve tecziye servisidir, karantinasıdır, bunları unutana, kulağına küpe yapmıyanlara acımayız!. “Darbokrasi, dembokrasiden apayrı, onun dışında, ona alternatif bir necâsetdir!” diyenler, halt eder; ve cehâlet veya gaflet veya hıyânet pisliğinden aslâ kurtulamazlar…
Popolitikacı denen heriflerin, her gün kaynana zırıltısı gibi “dembokrasi” zırlama ve hırlamaları veya sahte derviş ağzıyla “dembokrasi” zikirleri artık iğrendirdi!. Hele Mısır eşkıyâsı (Sisi Pisi) baltacı Allahsız takımlarının döktükleri kandan ve yapdıkları katliâmdan sonra…
Unutulmasın!
Olan kime oluyor, gariban Mısır ehâlisine! Dembokrasi, kendi cüz’ü olan darbokrasi ile, kadın, erkek, 17 yaşında ESMA, ihtiyar, hasta, çocuk, bebek ve zavallı demeden öldürmüyor, biçiyor!. Namaz kılıyor demeden, câmiye sığınmış demeden, yaralı demeden, kan revân içinde demeden, kolu bacağı kopmuş demeden, son nefese yaklaşmış demeden, iki damla ilaç peşinde demeden, işin iç yüzünü bilmeyen binleri, yüzbinleri, milyonları kurşunla, hatta tank ateşiyle biçiyor!. Bu vahşet mi dehşet mi, neyin nesi, hangi kelimeyle ifâde edilir, bilen varsa, söylesin!
Lânet olsun!. Kahrolsun, merhametsiz dembokrasi darbecisi câniler!. Allâh topunun da belâsını versin!
Ramazan’da oruçlu müslümanlara revâ gördükleri şu hâller, cihân târihinde görülmez!
Dembokrasiniz ve onun darbokrasisi de, yerin yedi kat dibine batsın emi, bâtıl batılı alçaklar ve onların kuyrukları pislikler!
Fir’avn Ramses, piramidinde hortlayıb bu piçlerini görse, o bile bunların suratına tükürür!
(İlk intişârı: 18.08.2013)