Günlerdir, “cinsel istismâra cezâ” mevzuu ile alâkalı dembokratik siyâset bezirgânlarının parti-pırtıları ve onların tapınıcıları işkembelerinden öyle savuruyorlar ki, milyarlara bâliğ müslüman ecdâdın kabirlerinden (lâ’net) okumamaları mümkin değil…
Ne kadar nâmus ve iffetini ayağı altına almış cinsî sapık varsa, “sokaklarda ne çocuğu” olduklarını avaz avaz bağırır oldular!
Dembokratik hökümât-ı cümhûriyyeler de her zaman olduğu gibi “dembokrasi icâbı” diyerek (rezâletlerin) her nev’ine “hoşgörü” ile baka baka, bütün bu (ahlâksızlıklar) teammüm ederek zirvelere tırmanıyor; ve millet de her geçen gün o menfur ve menhus istikâmetde çamura batarak bizanslaşmaya doğru yol alıyor…
Yazık!
Temelde hep İslâm düşmanlığı… Gavur hançeresindeki şekli ile: “İslâmofobi!” denen iblislik…
3800 âile, 18 yaşın altında evlilik yapmış; İsviçre Medenî (aslında edenî) kilise kânunundan mütercem kânûna göre evlenmemiş; ecdâdının mu’teber addetdiği ve bir müslüman içün (zârûrât-ı dîniyyeden) olan nikâh-ı şer’îye göre evlilik yapdıklarından dolayı suçlu sayılmışlar; ve kimisi hapishânede, kimisi kocasız, kimisi kadınsız, kimisi babasız, kimisi anasız, kimisi oğulsuz kalarak; ve rejim kurbanı olarak da perişân ve muzdarib, çâresiz, çileli, fakr u zarûret içinde çırpınıb durmaktalarmış…
Cinnetlik bir zulüm…
Ne o?. 18 yaşını doldurmadan evlenemezsinmiş, İsviçre kilisesinden mülhem ve mütercem kânûna göre “nikâh” kıyılamazmış; kıyarsan yani haçlıdan müdevver kânunlara göre değil de bu vatanın sâhibi ecdâdın “nikâh-ı şer’îsine” göre “Nikâhlanarak evlilik yaparsan SUÇ İŞLEMİŞ” olurmuşsun; ve “işkenceyi ve çoluk çocuğa kadar süründürülmeyi” de hakedermişsin!
Böyle zulmün gel de içine etme…
“Muâsır medeniyet seviyesinin” üstüne fırlamak işte böyle bir şeymiş!
Bu memleketde o kadar “târihçi-soy-sopçu!” geçinen kazma var!. Ulan bunların içinden bir-ikisi çıksa da, şu köprülere ismi verilen Osman Gâzî, Fâtih Sultan Mehemmed Hân, Yavuz Sultân Selîm Cennetmekân Hazerâtı gibi cihan çapındaki BÜYÜKLERİN Mübârek ve Muhtereme Vâlideleri Hanımların kaç yaşlarında nikâhlandıklarını ve o cihân çapındaki oğullarını kaç yaşlarında tevellüd buyurduklarını bir yazıverseler Kıyâmet mi kopar?!. Târihdeki bunca büyük kahramanların vâlide-i muhteremeleri içinde 18 yaşının altında nikâhlananlar, bu yaşın üstünde nikâhlananlardan ağleb-i ihtimâl çok çok daha fazladır…
İmdi, târîhan bu sâbit ve bâhir hakîkatlara rağmen, o hangi aşşağılık cinsiyet ve cibilliyet felsefesi ve ideolojisidir ki, bu milletin südünü ve mayasını töhmet altında bırakır; ve bütün 18 yaşın altında nikâhlanan ECDÂDINI, SOYUNU ve ASLINI (SUÇLU) hükmünde telâkkî etdirir; ve milleti böyle bir ecdâddan üreme ve türeme (!) menzilesine sokar; ve ecdâdı lekeler, mücrim gösterir ve ahfâdının levmine muhâtab bir derekeye indirerek aşşağılar ve karalar…
Topdan iğrenç bir tahavvül, tanassur, takallus ve inkilâp manzarası…
Lâ’net olsun…
Haçlı Avrupa denen Bâtıl BATI’yı Tanzimat belâsından i’tibaren bütün inkilaplarıyla tam bir maymun mukallidliği ile taklid eden içdeki Paris-Londra kafası veya neseb-i gayr-ı sahih tabaka, bu milletin içine bir kanser topu gibi sokulmuş; ve her kımıldanışda bu millete avaz avaz (sancı) feryadları kopartdırıyor…
Ne demek 18’den evvel evlenememek?
Bu hangi “insan hakları bilmem nesine” ters olurmuş da, “cinsel tâciz” bilmem nesi kategorisine sokulurmuş?. Âkîl bâliğ olan her insan, “fıtrî hakları îcâbı nikâhlanarak evlenmek HAKKINA sâhibdir.” Bunun önüne (kânunla) geçmiye kalkışmak, insanların fıtrî garîzalarının önüne, hâince, zâlimce, deccalca, kezzabca, diktatörce, eşkıyâca ve cebren sedd çekmekdir ki, bu, insanlığa en büyük darbe, hakâret ve cinâyetdir… İnsanların (fıtrî garîzâlarının) önüne geçerek, bunları, nice homongolosluk iklimine de kanalize edenler, insanlığın fıtratını değiştirmek istiyen ucûbeler ve hilkat garîbeleridir… Bu mahlûkâta karşı mücâdele etmiyen, bu insanlık kusûru eşkıyâ ve zâlimleri susturmaya matuf teşebbüslere bihakkın mübâşeretde bulunmayan her (ferd-i vâhid), ALLÂH AZZE’ye karşı büyük suç işlemiş mücrimlere dâhildir…
Meşrû’ mazeretler müstesnâ, 18 yaşdan sonraya evliliği te’hîr etdirmek, teehhülü daha da ötelemeye ve binnetîce gayr-i meşrû’ münâsebetlere müntehî olacak fıtrat dışı hâllere kadar yol bulabilmektedir…
Allâh’sız Bâtıl BATI, dünyâdaki bütün sapıklıklar gibi bu cinsiyet ve cibilliyet bâbındaki binbir çeşit sapıklıkların da îcadçısı olub, bunun çukur ve merkezini teşkîl etmektedir. Haçlı Batıl Batı’nın her pisliğini taklid etmekde biribirleri ile yarış eden Türkiye içindeki bazı ma’lûm cehennem parti-pırtıları, bidâyetden beri milleti meflûc edecek her hâinlik ve pisliğin baş müşevviki olmuşlardır. Bu i’tibarladır ki, bugün de, aynı mihrâklar, binbir dereden su getirerek mücerred“İslâm düşmanlığı=İslâmofobi” gibi bir kâfirlikden hareketle, bu işlerde de başı çekmekte bulunuyorlar…
Ödlek ve iktidarsız iktidârın bu Allâh’sızlık gürültülerine bakarak geri adım atması, son derece (fıtratla) tersleşmek ve iptidâî bir çıkmaza girmesi demekdir…
Reis-i Cumhur Receb Tayyib Paşa’nın 22 Kasım’daki “Daha geniş mutabakatla çözüm istiyerek” bu istikâmetde emr ü fermân buyurmaları da kat’iyyen yerinde değildir; İslâm milletinin genleriyle oynamakdır… Ucûbe bir muhâlefetin mücerred “İslâm Düşmanlığı” ile işi bulandırmak üzere tezvirât yapması, onların 93 senelik fıtrat bozukluğunun bir tezâhürü bilinmelidir…
Evliliğin 18’den sonraya te’hir edilmesini kânun zorbalığıyla millete dayatmak:
1) ALLÂH CELLE’ye ısyan ve O’na terör başlatmakdır.
2) İnsan fıtratını bozmak, insanlara zulmetmekdir.
3) Bilhassa kızları evlerde küflendirmek ve kart tavuklukdan da ötede cadaloz horozlar (!) hâline gelmelerini teşvikdir… Bir kısmını flört yoluyla fuhşa özendirmek ve alıştırmakdır.
4) Homongolosluğun her çeşidine kapı aralamakdır.
5) Zührevî hastalıkların fuhuş ve zinâ yollarıyla çoğalmasına; ve millet sıhhatini tehdîd etmeye sebebdir.
6) Evliliği, Kilise’den müdevver “bilmem ne nikâhı” uğruna 18 ötesine taşımak, her belediye muâmelesi (şâhidliğiyle) çiflerden 3 çocuk doğurmalarını ve doğurtmalarını (!) resmen ve alenen, dünyanın gözü önünde ve çoluk çocuğun kulakları dibinde istiyen Reis-i Cumhur Receb Paşa’nın bu emr ü fermânını da sallamamak demekdir!.. 18 yaş üstüne fırlayan 30-40 yaşındaki rahm-i mâderi çürümeye yüz tutmuş “erkek tavukları yumurtlatmak!” da, başlara pek büyük belâlar veya sıkıntılar da getirebilmektedir!..
Benim rahmetli teyzem 13 yaşında evlenmiş ve nur topu gibi çocuklara vâlide-i muhteremelik yapmışdır… Ben şimdi o merhûmeye ve onun gibi sülâlemde 18 yaşının altında evlenenlere “suçlu gözüyle mi bakacağım!?” Herkesin, sülâlesinde 18 yaşının altında evlenenlere (suçlu gözüyle bakması), bu milleti, kendi kendisini aşağılayan ruh hastası bir sürü hâline getirmiyecek midir?.
İşte, Tanzîmât belâsından i’tibaren ivmesi gitdikçe artan bir hızla bu millet, böyle bir ihânete ma’rûz bırakılmış; ve bugünki binlerce illetli mes’ele de, içdeki Haçlı Bâtıl Batı ajanları tarafından onun başına böylece belâ kılınmışdır… Bugün kaç kişinin anası, teyzesi, halası, büyük anaları v.s. nice hısım akrabası 18 yaşının altında evlenmemişdir?. Bu milleti Batı’da olduğu gibi ecdâdının iffet, nâmus ve âile telâkkîlerinden sıyırarak paçavraya çevirmek istiyenlerin nasıl din ve millet hâinleri olduğu çok iyi bilinmelidir…
MÜSLÜMANIN KÂNÛNUNDA: KIZ DENİLEN, İSTİKBÂLİN O ELİ DEĞİL AYAĞININ ALTI ÖPÜLESİ YİĞİT ANALARI, 1. HAYIZINI BABASININ; 2. HAYIZINI İSE KOCASININ EVİNDE GÖRÜRLERDİ…
NEREDE O MÜSLÜMANLAR; VE NEREDE O BÂTIL BATI MODERNİZMASINDA ERİMİŞ SÜSLÜMANLAR?
Şimdi, hele O HAÇLI Avrupa kafası burgulanmış horozlaşmış MODERNİST tavuklar, evlenmek içün evlenmiyor; BOŞANMAK İÇÜN (!) VE KOLLEKSİYON YAPMAK İÇÜN AYGIR PEŞİNE DÜŞÜYOR!..
Ey, Sarâ-yı Tayyibe ve Hükûmet-i Binâliyye!
Her noktada olduğu gibi, (âile müessesesini) de kurtaramaz ve ecdâdın temel ve esaslarına oturtamazsanız, Fetö-PKK-DEAŞ ve DHKPC, v.s. gibi nice Allâh’sız sürüleri üreten bir ülke inşâ edeceğinizi; ve bunların da memleketi hangi BATILI-DOĞULU gâvur piçlerine satacağını iyi hesâb ediniz!. 15 Temmuz’da ödünüzün ağzınızdan nasıl fırlıyacak gibi kopduğunu da aslâ unutmayınız!..
Bilgilerinize…
(İlk intişârı: 22.11.2016)