İsmet Paşa ve Lozan’ın İçyüzü
24 Temmuz 2018
Demokrasya
Merhûm Üstâd Necib FÂZIL
16 Mart 2019

TAVIR VE EDÂ

Neslihan KISAKÜREK

.

Kadınlık ölçüsü olarak başlıca fârıkalardan biri telakkî ettiğimiz tavır ve edâ yekûnundan ibâret mânâ, gerçekten birinci derecede ehemmiyetlidir; ve gerçekten her millette başka başka tecellîlere sâhibtir.

İngiliz kadınına bu zâviyeden bakacak olursanız, onun tavır ve edâ yekûnunda vakar ölçüsünü hâkim görürsünüz. Fransız kadınında, şûhluğa kaçan bir zerâfet merâkı ve heyecan hâli ön plandadır. İspanyol kadını, elbisesine ve kilisedeki duâ tavrına kadar ateşlidir. Alman kadınında, hemen bütün Şimallilere eş ve oldukça sığ bir aklîlik ve fayda edâsı göze çarpar.

Hemen anlaşılıyor ki, bir kadınlık zümresinde tavır ve edâlar yekûnu, o kadınlık zümresinin rûhunu aksettiren bir ayna… Eski Türk kadını, bu aynaya göre, nâdir ve milsiz bir saffet, hassâsiyet ve incelik örneğiydi. Dâima büyük şehirlerin çürük yeni zaman yemişlerini kasdederek diyoruz ki, bugünkü gûyâ münevver kadınlığımızın tavır ve edâ yekûnundan tüten mânâ, sadece köksüzlük, anlayışsızlık ve kopyacılıktır.

Büyük Doğu Mecmuası, Sayı: 14, İstanbul 1 Şubat 1946

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir