Maddeci şöyle konuşur:
-Artık felsefe devri geçmiştir. Bir şeyi anlamak, onun künhüne nüfuz etmek, fikirle mücerretleri kuşatmak diye (metafizik) bir sıkıntıya yer kalmamıştır. Pratikte, eşya ve hadiseleri tasarruf, onlara tahakküm, onları verimlendirme devri açılmıştır. En iyi anlayış ve tam kavrayış, elektriğin ne olduğunu bilmek değil, onu bir nâkil üzerinde ve bir ampul içinde zaptetmektir. Hiçbir kafa humması, mide gurultusundan daha aziz değildir. Mutlaka mefkûreleştirilmesi gerekli bir şey aranıyorsa o da makinedir.
Ruhçu da şöyle cevap verir:
-İnsan başını fare kafasından ayıran tek haslet ve haysiyet, fikir, mücerret fikir, arayıcı, tarayıcı, çırpınıcı, çatlayıcı fikirdir. İşte bu türlü arayışın yolda bulduklarıdır ki, bugünkü teknolojiyi doğurdu. Fakat durak ve gaye onlar değil, öteler, öteler, ötelerin ötesi ve sonsuzluk… Eğer mücerret fikir olmasa ve herşey hayvanı bir insiyaka bırakılsaydı, arz cazibesi kanunu bulunur muydu? Siz, Yirmibirinci Asra doğru sarkan teknik küfür, insan saadetini, ruhu hadım etmekte arar ve onu bağırsak yoluna doğru iterken, atom bombanızın bile eşiti olamayacağı patlamaya belki Yirmibirinci Asırda şahit olacaksınız!..
[ Îmân ve İslâm Atlası, sh:289, tab’ı:1981 ]