Daha dün bizi «tek» yakıyordu; şimdi «çok» yıkmak istidâdındadır!. Daha dün «tek» in ceberrutu altında inliyorduk; şimdi «çok» un hercümerci içinde harap oluyoruz. Daha dün, baştanbaşa memleket ve hakîkati ezen «tek», bugün topyekûn aynı memlekette hakîkati savurup yele veren bir «çok» la yer değiştirmiş bulunuyor. Daha dün, her şeyi yanlış toplamıştık; şimdi her şeyi daha yanlış olarak dağıtmaya savaşıyoruz.
Bu muydu gâye?
Ve bütün bunları, maymun (Alfabe) lerinde yazılı olduğu gibi «Medeniyet Dünyâsı» denilen Garp madde ve mâna âlemine uymak için yapmaya mecbûr ediliyoruz.
Ben bu işe, çöküşümüzü bir buçuk asırdır gayet sinsi hesaplar ve son derece gizle iç tesirlerle gerçekleştirmeye çalışan Batının çok yeni ve yaman bir tertibi diyebilirdim, eğer bugün o dünyânın gözünde bir kaygı ve korku belirtecek tarafımız kaldığına inansaydım… Heyhat ki; artık Batının gözünde bir kıymet ve ehemmiyet mevzuu olmaktan çıkmış ve onun herhangi bir menfi çalışmasına ihtiyaç bırakmamış bulunuyoruz.
Parti, bizde ilk örneklerinden başlayarak dâima bir dış tesir ajanı olmaktan kurtulamamış ve hiçbir zaman millî cepheden bir dünyâ görüşüne çıkamamıştır. Bugün bunlardan hiç birinde, bir dünyâ görüşü değil, bir zıpzıp anlayışı bile yoktur. Tek çıkış noktaları CHP’ye zıt olmak… Yâni çıkış noktasının ne olduğu malûm bulunan, millî ruh körleticisi ocağa aykırılık… Bu aykırılık da tam olmadığı ve köke kadar uzanmadığı halde ona zıt olmak hüner midir ki. Âlemde ona zıt olmayacak şey en geniş mânasiyle şey, nesne tasavvur edilebilir mi?.. Ona zıt olmak, yangına karşı su, mikroba karşı ilâcın hakkı gibi bir bedâhettir. Suâl şuradadır ki, bütün bu zıtlar, nefslerini ona aykırı görenler, kendi içlerinde, kendilerine karşı nedirler?.. Allâh aşkı olmadan put nefreti hiçbir şey ifâde edemez…
«10 derste İngilizce» tarzında (broşür) lük dünyâ görüşü reçeteleriyle kurtuluş hapı yutturmaya çalışmak devri geçmiştir. «6 ok» yerine 600 tok, veyâ çok, veyâ yok, veyâ kok, veyâ fok, veyâ. Hepsi bir…
Bize derhal lâzım olan, her şeyi yanlış toplamış olmanın tepkisiyle bu defa her şeyi büsbütün yanlış olarak dağıtmak yerine, tek ve gerçek bir mihrak ve şekil etrâfında dosdoğru toplanmaktır. Bu da muhâlif parti kalabasiyle öbürlerini beslemiş, onlar da yalnız bu sadaka sâyesinde hayat aramışlardır.
Ve işte halk bu hikmeti derinden derine sezdiği içindir ki, mevcut partilerin hiç birinde kendi öz dâva ve ifâdesini bulamamakla berâber, sırf CHP nefretinin sadakasiyle öbürlerini beslemiş, onlar da yalnız bu sadaka sâyesinde hayat aramışlardır.
Parti, bizde, bizzat «parti» fikrine düşman ve bir BÜTÜN’e sımsıkı bağlı olarak ancak HAK PARTİSİ olabilirdi. Ne yazık ki mücerret «parti» mefhûmu, tez vakitte bayat palamutlar gibi ucuzlamış ve bu ta’bîrle zuhûrun hemen hemen hiçbir şansı kalmamıştır.
Hele şu maddî ve mânevî (enflasyon) günleri biraz durulsun da görelim!..
[ Necip Fâzıl Kısakürek, Raporlar, sh: 41, 42, 43 ]