İzâh: Evet… Pek bedihidir ki, Peygamber-i Zişân Efendimiz bütün kemâlât-ı ahlâkiyeyi hâiz idi. Ümmet-i merhûmesine de en güzel ahlâk düsturlarını ta’lîm ve
İzâh: Resûl-i Ekrem Efendimize selât ü selâmda bulunmak bizim büyük bir vazîfemizdir. Biz bu sûretle o kutsî fıtret peygamberimiz olan muhabbet ve merbûtiyetimizi ibrâz etmiş oluruz.
İzâh: Âşûrâ orucu mendûbdur. Hem âşûrâ gününde, hem de ondan bir gün evvel, bir gün de sonra olmak üzere üç gün muttasıl tutulacak oruçların sevâbı pek
RAMAZÂN-I ŞERÎF ORUCU “Her hangi bir Müslüman Ramazân-ı Şerîf orucunu, fazîletine inanarak ve sevâbını Cenâb-ı Hakk’dan dileyerek tutarsa onun geçmiş günâhları af ve setrolunur. Yani: […]
Mİ’RÂC’IN İMKÂN-I ASLÎSİ VE VUKÛ’U Ve Rasûlullâh’ın efdal enbiyâ olmasına delâlet eden delâil cümlesinden isminin ezânda ve tevhîdde ism-i İlâhî’ye mukârin olması ve Rasûlullâh’a itâatin […]
84 – S: Mi’râc nedir, ne veçhile vâkı’dir, ve ne ile sâbittir? C – Mi’râc, lûgatta merdiven, yükselme vâsıtası demektir. Istılâhda: Peygamber Efendimiz’in hicretten bir […]
İzâh: Müslümânlıkta namaz en büyük bir ibâdettir. Namaz kılmayan, ma’bûd-i kerîminin mânevî huzûrunda eğilip yüzünü secde-i ubûdiyete koymayan bir kimse, ulvî
İzâh: Bir ırmağın şeffaf, temiz suyundan her gün beş def’a dalıpta yıkanan bir kimsenin vücûdunda kir nâmına bir şey kalmayacağı gibi, günde beş def’a namaz kılan
“Âyinesi İştir Kişinin Lâfa Bakılmaz” MİLLİYETÇİ – MUKADDESATÇI GAZETE OLMAK DA BİLE BU BÖYLEDİR. YANİ “ÂYİNE” GENE “İŞDİR” “LÂF” DEĞİL… İŞTE EN KALIN HATLARIYLA BİR “İŞİN” […]
Diyanette son 20 yılda yayınlanan kitapların tamamına yakını, bu şekilde İslam itikad esaslarını hedef alır mahiyettedir. Ali Erbaş zamanında, özellikle son yıllarda çıkartılan kitaplar daha da vahimdir.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yönetilen Türkiye Diyanet Vakfı bünyesinde 2010 yılında Türkiye Diyanet Vakfı tesislerinde basılan ve Adnan ASLAN tarafından yazılan
Îzâh: Demek ki kıyâmet alâmetlerinden olmak üzere son zamanlarda birçok zulmetli, müthiş günler görülecektir. Beşeriyet âleminde pek fecî, muhrip hâdiseler görülecektir.
Daha dün bizi «tek» yakıyordu; şimdi «çok» yıkmak istidâdındadır!. Daha dün «tek» in ceberrutu altında inliyorduk; şimdi «çok» un hercümerci içinde harap oluyoruz.
İzâh: Malûm olduğu üzere bu iki mübârek ayda yapılan ibâdetlerin sevâbları pek çoktur. Birinde oruç farizesi îfâ edilir, diğerinde de hac farizesi yerine getirilir.
MUHAKKAK İNSÂN ZIYÂNDADIR Ahmed ZIYÂ Kendimizi medyadan koruyalım. Yine büyük bir oyun oynanıyor. Korku ve endişe şuuraltımıza yerleştirilmeye çalışılıyor. Her zamanki gibi dualarla kendimizi ve sevdiklerimizi […]
YİRMİDOKUZ KAZIK! Ahyed Hâlidî A, zulmün darağacı, on asra sehpâ kurar, Kitâb, hitâb, kalemin, bu yolla canı çıkar!.. B, belden yukarısı, sîne üryân bir […]
YENİ YILINIZI TEBRÎK EDERİZ… Hicret, Kâinâtın Efendisi elinde başlıyan ALLÂH aşkına dayalı kutsî ve mutlak hürriyet ve istiklâlin, Mekke’den Medîne’ye uzanan temeli; Sıddîkların Ekberi berâberliğinde, en […]
İMÂM-I A’ZÂM HAZRETLERİNİN TESBÎH DUÂSI İmâm-ı A’zâm, Allâh’ı rüyâsında doksan dokuz defa görmüş, yüzüncü defa da görürsem kıyâmet gününde bu ümmetin kurtulması için ne yapmaları lâzım […]
HALÎFE Halîfe [1] : Nâsın umûr-ı dîniyye ve umûr-ı dünyeviyyelerine âid maslahatlarını nezâret etmek üzere Cenâb-ı Peygamber-i Zîşân Efendimiz tarafından vekîl ve nâib olan zât demekdir. […]
Büyük İslâm ulemâsından İmâm-ı Gazâlî Hazretleri «İhyâu’l-Ulûm» adlı kitabında diyor ki: «Şerîat nazarında çocuk terbiyesi mühim işlerdendir. Çünkü evlâd ebeveyni nazarında Allâh tarafından bir emânettir.
Îzâh: Allâh korkusu, güzel bir îmândan neş’et eder. Bir kimse Allâhü Teâlâ’nın varlığını, azametini, emir ve nehyine riâyetin lüzûmunu bilirse elbette muktezâsı
KENDİSİNİ PEYGAMBER YAPAN CEHENNEMLİKLER “Her kim benim üzerime kasden yalan intikâb ederse ateşten oturacağı yere konub yerleşsin.” (İmâm Ahmed İbn-i Hanbel, İmâm Muhammed Buhârî, İmâm Müslim, […]
FRENK MUKALLİDLİĞİ VE ŞAPKA [ TAKLÎD ] Mukallid: Taklîd eden demekdir. Taklîd: Hüsn-i zân edüb muhıkk olduğunu i’tikâd etmek sebebiyle bir kimseye i’tikâdda, kavilde, […]
ÜSKÜDAR’DA 259 YILLIK GÜNEŞ SAATİNİN ÜSTÜNE BADANA YAPTILAR Üsküdar’da bulunan Kısıklı Abdullahağa Camisi’nin minaresindeki 259 yıllık güneş saatinin üstüne badana yapıldı. Üsküdar’da Kısıklı Mahallesi, Minare Sokak’ta […]
Îzâh: Arefe gününde tutulacak bir oruç, teveccüh eden kurban bayram günlerini bir şükrân ile istikbâl nişânesidir. Binâenaleyh bu mübârek oruç güzel bir ibâdet olduğundan
Îzâh: Müslümanlıkta kadınlara karşı hürmet, şefkat göstermek, onların nafakalarına, terbiyelerine i’tinâ etmek, onların nezîh bir hâlde yaşamalarını te’mîne çalışmak, erkekler için pek mühim bir vazîfedir.
MEZHEB Buraya kadar arzolunan mesâil-i i’tikâdiyye hep Âyât-i Celîle ve Ehâdîs-i Şerîfe ile sâbit olduğundan her erkek ve her kadın içün anları i’tikâd etmek farzdır bu […]
CENNET VE EHL-İ CENNETİN EVSÂFI Cennet: Sekiz tabaka olub (Cennete rahmet-i ilâhiyyem sebebiyle giriniz ve anda bulunan dereceleri dahî hayr amelinizin mikdârına göre taksîm ediniz.) Hadîs-i […]
Îzâh: Müslümanlıkta esbâba tevessül, tevekküle mâni’ değildir. Biz hayâtımızı idâme için lâzım gelen sebebleri, mâişet vâsıtalarını elde etmeğe çalışırız.
CEHENNEMİN EVSÂFI Cehennem: Yedi tabaka olub kâfirler küfürlerinin derecesine göre anlara tevzî’ (=dağıtma) ve taksîm olunurlar. Ehl-i cehennem ateşle, kaynar su ile, şiddetli açlıkla, büyük büyük […]
CENNET VE CEHENNEM Cennet: Büyük ve müzeyyen (=süslenmiş) bir mahaldir ki anda göz görmedik, kulak işitmedik, hâtır ve hayâl-i beşerden aslâ geçmedik nice niam-ı cismâniyye ve […]
SIRÂT Sırât: Cehennem üzerinde kurulmuş kıldan ince, kılıcdan keskin bir köprüdür ki cennete geçmek içün andan başka yol yokdur. Cümle halk anın üzerinden mürûr edecekdir. Mü’min-i […]
Îzâh: Peygamber-i Zîşân Efendimizi görmek şerefine nâil olan her Müslüman, eshâb-ı kirâmdan ma’dûddur. Bunlar bu ümmet-i merhûmenin en mümtaz, en dirahşan sîmâlarıdır.
HAVZ Havz: Hakk Teâlâ tarafından Hazret-i Fahr-ı Kâinât Efendimiz’e ikrâm buyurulmuş büyük bir havz ya’ni göldür. Havz-ı Nebî: Murabbau’ş-şekl ya’ni dört köşelidir ki bir tarafından diğer […]
HUSÛMET VE REDD-İ MEZÂLİM Ölmezden evvel üzerindeki kul hakkını vermeyenlerin mahşerde etrâfını hakk sâhibleri çevirüb haklarını isterler. Zâlimler ve üzerinde kul hakkı olanlar melekler vâsıtasıyla Mahkeme-i […]
MÎZÂN A’mâl-i ibâdın mikdârlarını tartmak sûretiyle bildiren âlete mîzân ve a’mâlin tartılmasına da vezn denür. Müfessirîn-i Kirâm’dan ekserîlerine göre (mîzân) dünyâ terâzîleri gibi iki gözlü, bir […]
KİTÂB Kitâb: Dünyâda iken (Kirâmen Kâtibîn) melekleri tarafından insanların i’tikâdât, akvâl ve ef’âli yazılan defterdir. Öldükden sonra mü’min-i mutî’lerin defterleri (İlliyyîn)e, âsîler ve kâfirlerin defterleri de […]
MAHŞERE HAŞROLUNAN HALÂYIKIN ENVÂ’I Umûm insanlar; cümle cinnler, şeytânlar ve bir kavle göre en küçüğünden en büyüğüne varıncaya kadar hayvânlar, kuşlar, böcekler cümle ve bi’l-umûm melekler […]
MAHŞER Mahşer binâdan ve başka gûnâ alâimden hâlî gâyet vâsi’, düz, beyazca, renkli bir mevzi’ olub amellerinin hasenâtlarını görmek ve aralarındaki da’vâları ve hakları fasl ve […]
ÂLEM-İ ÂHİRET Âlem-i âhiret şu âlem-i dünyânın ömrü nihâyet bulub ecel-i muayyeni hulûl edince tahrîb ve ifnâ olunarak diğer bir şekil ve sûrete tahavvül ve tebeddül […]
Îzâh: Ruhun mâhiyetini tamâmen bilmek Cenâb-ı Hakk’a mahsûsdur. Fakat ruhun varlığını, ahvâl ve evsâfını bilmek beşeriyet için de kâbildir. Bu cihetledir ki
BA’DEL-MEVT BA’SİN İMKÂN VE VUKÛ’U Öldükden sonra dirilmenin mümkin olduğunu isbât ve Dîn-i Celîl-i İslâm’ın bu rükn-i mühimini idrâk edebilmek içün evvelâ (üç aslı) kabûl etmek […]
NEFH-İ SÛR Sûr boynuz şeklinde gâyet büyük bir cism-i nûrânîdir ki İsrâfîl Aleyhisselâm ana müekkel ve me’mûr kılınmışdır. İnd-i ilâhîde mukadder olan zaman hulûl eyleyüb de […]
YE’CÛC VE ME’CÛC Ye’cûc ve Me’cûc Zülkarneyn Hazretlerinin inşâ eylediği seddin arkasında sâkin ve Âdem Aleyhisselâm’ın neslinden büyük iki kabîle olub cümlesi kâfirdir. Hazret-i İkrime’den merfû’ […]
FARZ OLAN ÎMÂN-I ŞER’İ (Mes’ele-3): Farz olan îmân-ı şer’i, ilim ve ma’rifet kabîlinden ve tasdîk-i mantıkî nev’indendir. Fakat tasdîk-i mantıkîde, i’tikâd-ı zannî dahî dâhildir. Rasûl-i Ekrem […]
Îzâh: Evet. Ne bahtiyârdır o kimse ki, dilini kötü sözlerden muhâfaza eder, abes sözlerle vakit geçirmez ve kendi hânesine çekilerek nâstan uzlette bulunur, fenâ şahıslara mülâkî olmaktan nefsini korur,
DECCÂL Deccâl uzun boylu, bir gözü kör bir adam olub ulûhiyyet da’vâsında bulunacak ve istidrâc olmak üzere kendisine Cenâb-ı Hakk tarafından ölüyü diriltmek, yağmur yağdırmak, nebâtât […]
ALÂMET-İ KIYÂMET (Alâmet-i Suğrâ) Kıyâmet alâmetleri iki kısımdır biri (Alâmet-i Suğrâ)dır ki küçük alâmetler demekdir. Diğeri (Alâmet-i Kübrâ)dır ki büyük alâmetler demekdir bunların zuhûru kıyâmet […]
Îzâh: Mübârek Kadir gecesi, en kuvvetli bulunan rivâyetlere göre, Ramazân-ı Şerîf’in yirmi yedinci gecesine müsâdiftir. Bunun kat’î sûrette bildirilmemesi bu gecenin füyûzâtına nâiliyet için
ZARÛRİYÂT-İ DÎNİYYE (Mes’ele-2) Zarûriyât-ı Dîniyye: Hazret-i Peygamber-i Zişân’ın teblîğ buyurmuş olduğu bizzarûre ve sûret-i kat’îyyede ma’lûm olan hüküm ve haberlerden ibâretdir. Bu ma’lûmiyyet bizzat kendisinden işitmekle […]
ÎMÂN (Mes’ele-1) Îmân: İcmâlî ve tafsîlî nâmıyla iki kısma ayrılır. Her şahs-ı âkil üzerine evvelâ îmân-ı icmâlî ba’dehû ıttılâ’ı nisbetinde îmân-ı tafsîlî farz olur. Şöyle ki: […]
MUKADDİME (ÎMÂN): Lûgaten bir kimseyi veya bir haberi tasdîk demekdir. Şer’an Hakk Teâlâ Hazretleri indinde teblîğ buyurduğu kat’iyyen ma’lûm ve sâbit olan her şeyde Hazret-i Peygamber-i […]
TEN’ÎM, AZÂB, ZAĞTA-I KABR Ölen kimse eğer mü’min-i mutî’ ise eltâf-ı ilâhiyye kendisine tecellî eyleyüb dürlü dürlü cennet ni’metleriyle mütene’im ve mütelezziz olur ve bu […]
SUÂL-İ KABR Rûh cesede veyâ cüz’lerine bâlâda beyân olunduğu vech üzere iâde olundukdan sonra ölülere suâl sormağa ve azâb etmeye müekkel olan Münker ve Nekîr […]
Îzâh: Ma’lûmdur ki, Kur’ân-ı Azîm, bütün beşeriyetin rehber-i necâtı olan bir kitab-ı ilâhîdir. Beşeriyetin ebedî selâmet ve saâdeti bu kudsî kitabın hükümlerine,
ÂLEM-İ BERZAH Herkesin vefâtından i’tibâren yevm-i kıyâmetde dirileceği zamâna kadar geçen vakte (Âlem-i Berzah) denir. Âlem-i berzahın mebdei rûhun boğaz çukuruna vusûlü, müntehâsı da ikinci […]
Ba’de zâ Kur’ân-ı Kerîm ve ehâdîs-i şerîfe ile sâbit ve ma’lûm olan ahkâm-ı şer’iyye başlıca üç kısımdır. (BİRİNCİ KISIM): Ahkâm-ı i’tikâdiyyedir ki bunları bilmekden maksûd, tashîh-i […]
Îzâh: Bu hadîs-i şerîf, Rasûl-i Ekrem Sallallâhu Teâlâ aleyhi vesellem Efendimizi rüyâsında gören herhangi bir mü’min için büyük bir tebşîri mutazammındır.
HAVÂRIKIN ENVÂ’I Hârikulâde olarak vücûda gelen hâdise ya İslâm’dan sâdır olur veyâ kâfirden sâdır olur. İslâm’dan sâdır olduğu takdîrde eğer peygamberden sudûr ederse o hârikaya […]
MU’CİZÂT Bir peygamberin peygamber olduğuna delîl ve şâhid mu’cizedir. Mu’cize: Peygamberlik iddiâ eyleyen zâtın yedinde bu iddiâsına mukârin ve anı musaddık olmak üzere âdet ve […]
DURUN KALABALIKLAR! (6) Efe URAL DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ’NE BAĞIŞ YAPAN BİLL GATES AŞI POLİTİKASI ARDINDA GERİDE NE BIRAKTI? Geçmişte, Afrika’dan Asya’ya Amerikan’dan Avrupa’ya kadar hemen her […]
FASL-I SÂLİS Kazâ ve kader-i ilâhîye imân etmek Allâhü Teâlâ Hazretleri’ne imânda dâhildir. Çünki kader Allâhü Teâlâ Hazretleri’nin olacak şeylerin vakit ve zamânını ve sâir […]
DURUN KALABALIKLAR! (5) Efe URAL Rahmi Koç, idolleri arasında olan, insanların hayatını kolaylaştırdığı ve barış için çalıştığını belirttiği David Rockefeller ile. David Rockefeller’in elinden ‘Hayırseverlik’ alanında […]
EVSÂF-I ENBİYÂ Peygamberler hakkında bilinüb i’tikâd edilmesi vâcib olan sıfatlar beşdir: 1) Sıdk Ya’ni sözlerinde doğru olub aslâ yalan söylememek 2) Emânet Ya’ni her cihetden […]
PEYGAMBERÂN-I İZÂM ALEYHİMÜ’S-SALÂTU VE’S-SELÂM Peygamber: Cenâb-ı Hakk tarafından Ahkâm-ı Şer’iyyeyi teblîğ içün kullarına gönderilen erkek, hür insandır. Peygamberlik insanın çalışmakla elde edeceği bir şey […]
Bosna Reisü’l-Uleması Cemal Hoca, şimdiye kadar dünya yüzüne gelip geçen bütün İslâm hükûmetlerinin mer’î (geçerli) ve mu’teber tuttuğu ahkâm-ı şer’iye ve
“Harb-i umûmî mütârekesinden sonra yüz elli bin ermeni Sûriye’ye, yüz bine yakın yahudi Filistin’e yerleşti. Bunun yüzde biri kadar Müslüman muhâcirin bir
MELÂİKE-İ KİRÂM Melâike: Nûrânî bir asıl ve maddeden yaradılmış diri ecsâm-ı latîfedir ya’ni renksiz, parlak ve gâyet ince cisimlerdir. Melâike-i Kirâm’ın vücûdu bütün şerîatlar ve […]
KADER VE KAZÂ Kader ve kazâya îmân etmek dahî her erkek ve her kadına farzdır Kader: Allâhu Teâlâ Hazretlerinin lâ-yezâlde ya’nî ilerüde halk olunacak ve […]