“Ümmetimin bozulduğu bir zamânda benim sünnetimi i’fâ ve ikâme eden kimse için bir şehîd sevâbı vardır.”
(Hâkim, Künûzü’l-Hakâik)
İzâh: Ma’lûmdur ki, zamân-ı Nebevî’yi müteâkib İslâm âlemi pek büyük bir vüs’ât bulmuş, milyonlarca insan İslâmiyet şerefine nâil olmuştur. Fakat aradan zaman geçtikçe İslâm cemiyetleri arasında ba’zı nâhoş haller zuhûra gelmiş, İslâmiyet’in yüksek emirlerine, tavsiyelerine lâyıkiyle riâyet edenler azalmıştır. İşte böyle bir zamânda İslâmiyet’in ahkâmını muhâfazaya çalışanlar, Peygamber-i Zîşân’ımızın mübârek sünnetlerine yine riâyette bulunanlar, birer mücâhid sayılacaklarından şübhe yok, şehidler gibi ecr ü mükâfâta nâil olacaklardır.
Binâenaleyh bir takım kötü cereyanlara kapılmayıp ahlâk ve etvârını muhâfazaya muvaffak olanlar, tebrîke lâyıktırlar.
[500 HADİSİ ŞERİF, ÖMER NASÛHİ BİLMEN, 255. Hadîs-i Şerîf, Sh;167]